Top
13/04/2024

31 Mart Sonrası Ekonomiye Odaklanma Zamanı

Son dönemde enflasyon ve büyüme arasında görece daha dengeli bir duruşa ve daha konvansiyonel bir politika setine doğru evirilen iktisat politikaları, 31 Mart sonrası da yakın markajda olacak.

31 Mart sonrası öncelikli iktisadi hedefler noktasında;

Fiyat istikrarı; kalıcı, düşük enflasyon, Cari açığın azaltılması ve sürdürülebilir seviyelere çekilmesi, Deprem harcamaları dahil bütçe açığının sürdürülebilir seviyelere çekilmesi, Pandemi sonrası, küresel ekonomiyi zorlamaya başlayan borç/GSYH oranının içeride yüzde 40'lı seviyelerin altında tutulması,

gibi hedeflerin altı da sıklıkla çiziliyor.

Şüphesiz 31 Mart sonrası dört yıllık uzun ve seçimsiz bir dönem, tüm bu hedefleri gerçekleştirmek ve siyasi istikrar, uzun vadeli kalkınma ve makro-istikrar hedeflerine ulaştıracak reformlara odaklanmak için önemli bir fırsat sunuyor. 31 Mart sonrası söz konusu hedeflere odaklanmak için yeterince zaman olacak.

Daha önemlisi, küresel konjonktür de Türkiye'nin lehine işliyor. Ekonomi yönetimi, bu yeni fırsatı iyi değerlendirmeli. Nitekim Türkiye'nin 2022 sonrası oluşturduğu fiziki altyapı, teknoloji atağı, güçlü girişimci ekosistemi, dev pazarlara yakınlık ve ticari koridorlar üzerindeki stratejik konumu gibi önemli avantajlar da önümüzdeki dönemlere dair daha umutlu olmak için çokça neden sunuyor.

31 Mart Sonrası Öncelikler

Özellikle hayat pahalılığı ile mücadelenin seçim sonrasının en önemli politika önceliği olması bekleniyor. Açıklamalar o yönde. Ancak enflasyonda zamana yayılmış bir düşüş daha olası. Gıda ve hizmet enflasyonu ile kur geçişkenliği üzerinde daha fazla kafa yormak gerekecek.

Yüksek cari açık da kur oynaklığı ve irrasyonel fiyat hareketlerinin temel sebepleri arasında. Temel sorunlardan biri haline gelen yüksek cari açığın sürdürülebilir seviyelerde tutulması, borçlanmanın ve bütçe açığının düşük tutulması hayati önem arz eder. Bunun için de güçlü iç talebin dizginlenmesi şart.

Özellikle de deprem bölgesinden ihracattaki daralma ve deprem sonrası inşanın da şişirdiği iç talep ve ithalat ile kamu harcamaları, cari açığı GSYH'nın yüzde 6'sı seviyelerine kadar çıkarmıştı. Cari açık gerileme trendine girerken; 2024'ün ikinci yarısında bütçe disiplinine de daha fazla odaklanma beklenmeli.

Öte yandan görece yüksek ithalata rağmen Türkiye'nin küresel ticaret ve ihracattan aldığı pay tarihi rekor seviyelerinde seyrediyor. Uzak ülkeler stratejisi, Kuşak ve Yol projesi veya Kalkınma Yolu gibi yeni girişimler ile de dışa açılım son hız sürdürülüyor.

31 Mart sonrası cari oynaklıkları azaltacak hatırı sayılır finansman akışı da beklenmeli. Batı'daki gelişmiş ekonomilerde beklenen parasal genişleme dalgası ve yerel seçimler sonrası içerideki siyasi istikrar ile birlikte yabancı sermaye girişleri de hızlanabilir. Bu da kısa vadede ihtiyaç duyulan dış finansman açığını azaltacaktır.

Ancak daha önemlisi, uluslararası piyasada ülke ekonomisine güveninin bir işareti olan CDS primlerinin düşüşü ve ülke risk algılarının düzeltilmesine ciddi ihtiyaç bulunmakta. Olumsuz risk algıları, CDS primleri ve kredi notları üzerinden Türkiye'ye yeni finansal operasyonlar çekilmesine de izin verilmemeli. Bu noktada da yakın zamanda, Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmeye başlanması pozitif bir gelişme. Ancak daha fazla not artışına ihtiyaç var.

Konjonktür Türkiye Lehine

Küresel ekonomi-politik, Ortadoğu'daki derinleşen kriz, sonu görülmeyen Rusya-Ukrayna gerginliği, Çin ekonomisi ile ilgili endişeler, resesyondaki Avrupa, para politikasındaki ayrışma trendi, Ortadoğu ve Afrika'da hissedilmeye başlanan yeni döviz krizleri ile meşgul. Tüm bu gelişmelerin ortasındaki Türkiye'nin ise önemi sürekli artıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp