Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

19/09/2020

Gençliğin önündeki engel

 
Ne vakit gençlere seslenen bir yazı kaleme alınmış olarak görsem, yüreğim cız eder.
Hatırıma Necip Fazıl’ın mısraları gelir.
“Tarih kutuplara kaçmış bir fener,/Buz denizlerinde çakar başıboş” mısraları...
Bugün gençlere yazılan nice yazıda bu duygu var… Gençliğe moral vermek var. Motivasyon var. Tarih şuuru vermek var… Ama gençlerin ne hâlde olduğuna kafa yormak da var mı? Ben niye üzülürüm? İşte buna üzülürüm. Çünkü bugünün gençliği çoğunlukla dünün gençlerini anlamaz, anlayamaz.
Dil olarak değil, anlam olarak değil... Mesaj olarak anlayamaz. Yargı olarak, şuur olarak anlayamaz…
Çünkü gençliğin diğer adı delikanlıdır. Gençlere “cahil” de denilir. Cahilden maksat ilim irfan bilmeyen demek değildir. Bir cahillik etmiş denildiğinde aklın ve mantığın ön planda olmayıp duygunun ön planda olduğu bir iş yapmış demektir. Cahillik gençlik çağına ait bir özelliktir. Yani gençlik olaylara bakarken şuur ve mantık yürütmede yeteri olgunlukta olamaz. Olamamıştır… Kimse bana Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştan bahsetmesin. O Fatih’i Fatih yapan ortamdan bahsetsin… Ben de zaten o noktaya gelmek istiyorum. Gençlik dediğimiz nesil, 12 yaşından başlayıp 20 yaşına kadar şekillenen bir güruhtur. Fidan gibidirler… Yük taşımak için değil yükseltilmek içindir… O bakımdan gençlere tarihi hatırlatma yapmak yerine gençliğin ebeveynlerine hatırlatma yapılmalıdır. Hangi ebeveynlere mi? Olgun yaşta olmasına rağmen tûl-i emelden başka bir şeyi göremeyen kendine Müslüman ebeveynler… O ebeveynler ki… Çocuklarını belirtilen ideale göre yetiştiremezlerse… Belki kendileri kendilerince amaçlarına ulaşıp rahat yaşamış olabilirler. Ama onların çocukları hatta torunları, hatta torunlarının torunları geleceğe borçlu olur. İtibarsız olur, kifayetsiz olur... Avuç açan olur… Nitekim olmuştur da… Gençliğin önündeki bazı engellerden bahsedilir… Ama bütün bunlar gençliğin amacına ulaşmasında -doğrusu ulaştırılmasında- hiçbir zaman esas engel olmamıştır. Olamaz… Olması da mümkün değildir...
       Murat Uğur-Ankara
 
 
 
ŞİİR
 
               ARDIÇ AĞACI
 
Sararmış otların etrafını sardığı bir ardıç ağacı gördüm.
İlk bakışta ardı sıra düz bir ova vardı.
Durdum ve izledim.
Tek bir ağaç ve dümdüz bir ova. Ucu bucağı gözükmüyordu.
Hani geçmişten bir iz vardır her zihinde. Bir şeyler hatırlanır.
Hafiften kapladı bulutlar gökyüzünü.
Yağmur indi aşağıya. Yüklendi ağaca kasvet.
Yıldırımlar görkem…
Yağmur damlalarını çarptı rüzgâr yüzüme. 
Güzeldi toprağın kokusu, çektim içime.
O beni içine çekmeden…
Biz bir lunaparkta gözlerimizi açtık,
Ve gene burada kapayacağız gözlerimizi…
Zamanın misafirleri bu oyun parkında, doldur boşalt dünya…
Salgı bezleri, kimya, kas ve kemik, et ve sinir, ruh ve akıl, fikir…
Ama daima bir oyun ve eğlenceden ibaret...
Duydun mu klarnetin hüznünü, davul ve zurnanın sevinci eşliğinde.
Kâh güldük kâh ağladık.
Duygu ve durum biteviye değişiyor. 
Doğanlara sevinçten, ölenlere ağıttan gözyaşı...
Çıkabildiğin bütün tepelere çık,
Burasının bir lunapark olduğunu biliyorsan...
Palyaçoların, sirk gösterilerinin, yanar söner lambaların içine gömülmüşüz…
Jetonu ya da bileti olanların zamanı öldürdüğü,
Olmayanların da izlediği bir lunapark…
Tavşanı vurduk, dönme dolaba bindik,
Korku trenine bindik,
Henüz dört ayaklıyla omuzlarda taşınmadan...
                     Tunahan Dağaşan
 
 
 
UNUTULMAZ COĞRAFYAMIZ
 
NEMRUT GÖLÜ: Nemrut Dağı'nın tepesinde bulunan Türkiye’nin en büyük krater gölüdür. Nemrut Dağı'nın, çapı altı km kadar olan geniş ve derin krateri vardır. Göl, kraterin batı yarısını işgal eder. Deniz seviyesinden yüksekliği 2400 metre, yüzölçümü ise 10 km2dir.
Nemrut Gölü'nün dışarıya akıntısı yoktur ve suyu tatlıdır. En derin yeri 150 metredir. Kraterin doğu kısmında bulunan üç küçük gölün, en kuzeyindeki Ilıca Gölü'nün suyu sıcaktır. Suları kışın dondurucu soğuklarında donmayan bu göl, hem kar suları hem de sıcak kaynaklarla beslenmektedir. 
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları