Ülkemizin büyük bir bölümü deprem kuşağında… Yaşadığımız bunca acının arasında hâlâ depremi bile siyasi malzeme yapıp siyasi tartışmaya çevirmek gayretleri çok acı bir şey. Böyle felaketlerde millet devlet el ele verip yaraları sarmaya çalışır…

Bundan sonra ne yapılabilir? Başta Japonya olmak üzere başka ülkelerde deprem konusunda yapılanlar örnek alınabilir. Japonya gibi yapılan binalarda -izolatör- sistemi uygulanabilir. Yine kurulacak Afet Bakanlığı ile sadece deprem ve felaketlerle mücadele etmek için sosyal, coğrafi, askerî ve uzay konusunda eleman yetiştirerek hiçbir felaketi oluruna bırakmamak için gerekli tedbirleri önceden alarak her şeye hazır duruma getirilebilir.

Ülkemizde siyasetin her şeyi oy üzerinden değerlendirme alışkanlığından vazgeçilip çok acele olarak “Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığı” kurulmalıdır ki bu konuda yapılan açıklamalar sevindiricidir. Yapı ve inşa işleri, denetimleri ve kontrolleri doğrudan Ankara’dan yapılmalı ve bu iş belediye ve yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Kimi belediyelerde rant uğruna, oy uğruna, eş dost parti yandaşlığı uğruna yeteri kadar kontrol ve denetim yapmamakta ve sık sık çıkarılan imar affı gibi uygulamalar da artık gündemden çıkarılmalıdır. Başta deprem bölgesi olmak üzere hasarlı binalar yıkılmalı yeni yapılacak olanlar usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Yine başta İstanbul olmak üzere deprem bölgesindeki bütün binalar elden geçirilmeli ve hiç vakit kaybetmeden acilen yıkılıp yeniden yapılma işlemlerine başlamalıdır. Devlet ve ülke seferber olmalı devlet gerekirse birkaç yıl bütün diğer harcama ve yatırımlardan feragat edip bütün gücünü buraya vermelidir. İstanbul’a göç kesinlikle durdurulmalıdır. Son söz olarak çok büyük bir derdimiz olduğu ortadadır. Deprem bir geldi ülkemizi ve milletimizi canevinden vurdu. Sonradan daha büyük felaketler ve acılar yaşamadan ve vakit zaman kaybetmeden hemen bugün harekete geçme vaktidir. Allah beterinden korusun. Sağlık ve esenlik dileklerimle…

     Aslan Torun

ŞİİR

     AŞKIN TARİFİ

Aşkın tarifini istedim Mecnun’dan,

Leyla'yı çizdi gönderdi…

Goncagül'e toprak istedim,

Ferhat, dağı deldi gönderdi.

‘Bu diş bu derdi öğütmez’ dedim

Kerem dişlerini söktü gönderdi…

Aşkı âşıklar yaşar,

Derdi de dermansızlar.

Aşka derdi istedim,

Dermanım güldü geçti.

Buluttan şavk istedim,

Şimşeği çaktı geçti

Gönlüme kar istedim,

Erciyes’i yardı geçti.

Güllere yağmur istedim,

Bülbüller gözyaşıyla geçti.

Kalbime kan istedim canandan,

Canan hançeri sapladı geçti.

Akıldan bir yol istedim,

‘Yolsuz menzili geç’ dedi.

Ruha ayna istedim,

‘Cemaline bak’, dedi.

Güneşten ışık istedim,

‘Gönlü zamandan ayır’ dedi.

Yıllardan, bir gün istedim,

Onu vuslata sakla dedi.

Topraktan bir taş istedim,

Hattata ‘çiz, yaz’ dedi.

Yazıyı okudum, ah kaderim,

Geldi geçti buradan bir Selim…

Şiirimi yazarken hislerim ezdi geçti,

Ruhum buhara döndü.

Damlalar aktı geçti…

     Yavuz Selim Bulut

KELAMI KİBAR KİBARI KELAMEST

(Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)

Büyükler buyurdular ki;

Mevlana Halid-i Bağdadi "kuddîse sirruh" hazretleri buyuruyor ki; "Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gafil değildir. Evliyanın kalpleri, ilâhî nurların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur. Onların kalplerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur.”

Dünya ve ahirette huzur ve saadet isteyen Peygamber efendimizi "sallallahü aleyhi ve sellem" sevmeli, Onun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemeli, Ona uymalı, Onun ve eshâbının yolundan gitmelidir. Büyükleri tanıma nimetine şükretmek, başkalarına da anlatmakla olur. Akıllı kimse, hayrı ve şerri bilen kimse değildir. Akıllı kimse; hayrı gördüğünde ona tâbi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir.