Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

02/03/2023

Pamuk ipliği hayat -1

Depremle ilgili ne kadar yazsak ne kadar anlatsak az. Acılarımız azalacak yerde her geçen gün daha da artmaya devam ediyor. Deprem olan bölgelerde fiziki enkaz belki kalkar ama içimizdeki enkazın uzun bir süre kalkmayacağı belli. Bu yıkımı uzun süre unutmak mümkün değil. Depremde kurtulanları veya depremde yakınlarını kaybedenleri dinlerken çoğu kez gözlerimiz doluyor, boğazımız düğümleniyor, konuşmaya gücümüzün yetmeyip susmayı yeğleyeceğimiz zamanlar oluyor.Yaşadığımız dünya çok garip. Hayat bitti dendiği anda başlıyor, başladı dendiği anda da bitiyor. Depremin olduğu o illerde akşamleyin yatarken hayatını kaybedenlerden kaç kişi ölümü aklına getirip ertesi sabah ölüme gözlerini açacaklarını düşünmüştür acaba? Ölüm öyle bir şey işte, hepimiz için… İnsanız ve meğer hayatımız bir pamuk ipliği gibiymiş… Bir saniyede bile kopabiliyormuş...Her şeyi bildiğini söyleyen, zengin olduğu için her şeyi doğru yaptığını düşünenler vardı etrafımızda. Ama beş dakika sonra bile ne olacağımızı bilmediğimiz bir dünyada çok kimsenin hiçbir şeye hazırlıklı olmadığımızı son yaşananlar bize bir kez daha gösterdi.On katlı, on beş katlı devasa binaların korkunç bir gürültüyle yıkıldığı, insanların korkuyla çaresiz sağa sola kaçıştığı, toprak ananın bile insanları ayakta tutamadığı; dağların parçalanıp devrildiği, birçok insanın enkaz altında hayatını kaybettiği o kıyamet gibi depremin korkunç görüntülerini nasıl unutacağız?Toplum olarak psikolojimiz bozuldu. Evlere giremez, odalara sığamaz olduk. Her an bir ürperti, korku endişe tedirginlik; tarifsiz bir acı sardı sarmaladı her yanımızı. Şiddetin, korku ve kaygının içine hapsolduk. Nefes alamıyor, uyku uyuyamıyoruz. Acılarımızın hangisine yanalım? Depremde yerle bir olan şehirlerimize mi, kaybettiğimiz onca canlarımıza mı, yakınlarını kaybedenlere mi yoksa onca yaralanan, sakat kalan insanlara mı yanalım?  Yoksa yıllarca belimizi doğrultamayacak oluşumuza mı? Yoksa ekonomik kayıp ve millî servete mi yanalım. Bölgedeki bir neslin çocuklarımızın yaşayacağı travmaya mı? Artık bundan sonrasına da bakmak gerekiyor.
 
 
ŞİİR
 
 
          ACİZ
 
Aç gözlerle çıkma yola, ilk kavşakta satılırsın.
Semtlerinde verme mola, meclisinde atılırsın.
 
Hep bana, hep bana derler, hiç doymazlar daim yerler.
Sözde ağa, sözde beyler, para ile tartılırsın.
 
Var gününde ağam paşam, yerindedir giyim kuşam.
Yok gününde bütün akşam, yalnız kalıp yırtınırsın.
 
Avlanırken kurar tuzak, yakın görünürken uzak.
Düşman kazanırlar ancak, tek başına çırpınırsın.
 
Varlığa mağrur olurlar, yalandan mağdur olurlar.
Dünyada mamur olurlar, bunu görüp aldanırsın.
 
Haris adam, caka satar, ahmak ile düşüp kalkar.
Görmez ama her gün batar, zahir bakıp yanılırsın.
 
Kimse sevmez cimrileri, aman demez kibirleri.
Ateş dolar kabirleri, seyre dalar bakınırsın.
 
Toprak dolar gözlerine, bakan olmaz yüzlerine.
Kulak verme sözlerine, inanıp da kaldırırsın.
 
Hâlinden eder şikâyet, dinliyor onca rivayet.
Etmiyor asla nedamet, söyleyince ağlatırsın.
 
Fakirleri sevmiyorlar, gariplere vermiyorlar.
Yetimleri görmüyorlar, sen de buna saldırırsın.
 
Aciz’im artık gözün aç, kul olan Allah’a muhtaç.
Acizlik başlarda taç, kul ismini yazdırırsın.
 
     ACİZ-A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
PANAYIR: Panayır Rumcadır. Şemseddin Sâmi Bey Kamus-ı Türkî isimli eserinde “Senede bir veya iki üç defâ belirli bir yerde kurulup birkaç gün devam eden büyük pazar” diye tanımlıyor.
Rumların kültürü olarak devam eden panayırlara Osmanlılar güreş, at ve yaya koşularını katarak sportif yön ve görünüş katmışlardır. Osmanlıların bu anlamda yaptığı ilk kültür etkinliği 1288’de Eskişehir’in Ilıca’sında açılan pazardır. Fakat Bursa alınınca, Türkler bir koldan İzmit Körfezi'ne, bir koldan Mudurnu yörelerine ve diğer koldan Karesi iline ve Gelibolu sahillerine doğru akınlar yaptılar. Ülke genişledikçe bölgede yaşayan insanlar birbiriyle iletişim kurdular. Bu kültür yakınlığı sonucu Bursa Hisarı içinde de Beğ Sarayı adı ile anılan ilk Osmanlı Sarayı yapıldı ve yurttan konağa konaktan da saraya geçilmiş oldu.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları