Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

27/01/2023

Geç saatlerde uyanmıştım ilaç kokan hastane odasında...

Penceremden lacivert sema ve gümüş dolunayı görüyorum... Tam sağlıklı düşünemiyorum, yarı uyku yarı uyanık olma hâli gibi aklım tam başımda değil.

Ay bu gece, göz bebeğini kaybetmiş, kör bir göze benzese de bana ürkütücü gelmiyordu. O kadar yakındı ki elimi uzatsaydım parmaklarım, onun gümüş şelâleden müteşekkil ışık huzmelerine değecek sanıyordum. Zifirî karanlıkta durup bize öyle masum bakan ve karası olmayan bu kocaman gözün, hayatım boyunca karşılaştığım en enteresan ve oldukça insana tesir eden görüntülerinden biriydi karşımda duran.

Pek ihtişamlıydı ama herkeste aynı hissiyatı uyandırmayacak kadar da derin ve muhtelif manalar yüklüydü. Ayın bu hâlini bir mevtanın soğuk görüntüsüne benzeten olabileceği gibi, parlaklığını sevgilinin güzelliğiyle kıyaslayabilecekler de çıkardı.

Gökler hancı, bulut yolcu,

Henüz gitti en son yolcu,

Bitmedi mi hasret borcu?

Nerelerdesin ay yüzlüm?

Onu seyrederek şiir yazan şairler boşuna mı nefes tüketiyordu? Kirpiklerimi hiç kırpmadan baktıkça gözümde parlaklığı arttığı gibi, hissettirdikleri de çoğalıyordu. Sanki karanlıkta ne kadar mal mülk ve varlık varsa kendine has gümüş ışığıyla boyayarak gecenin hakiki efendisi olduğunu göstermek istiyordu.

Etrafındaki kıpır kıpır yıldızlar, hiçbir zaman erişemeyecekleri bu parlaklık karşısında duydukları hasetlik veya kıskançlıkla, birer ateş böceği misali solgun ışıklarının çaresizliği içinde lacivert semanın sonsuzluğuna savrulup duruyordu.

Ay ve gece,

Kafamda binbir düşünce,

Kelimeler dilimde hece.

Acep çözülür mü bu bilmece?

 

Maviye çalar gözlerin,

Derdime derman sözlerin.

 

Rüzgârdan hızlı,

Grup oğlanlı kızlı.

Koşuyorlar dağlara,

Ovalara bağlara.

Faydan olsun bari,

Dirilere sağlara.

 

İdealin yok, hedefin yok!

Boş laflara karnım tok,

Yaşattın şok üstüne şok!

Can benim, canan benim,

Çürümeye yüz tutmuş tenim!

 

Hadiseler bir anlık,

Ay çaresiz, gece karanlık…

 

Ay ve gece,

Kafamda binbir düşünce,

Kelimeler dilimde hece.

Acep çözülür mü bu bilmece?

Rehberim küçük, oldukça acemice!

Geç saatlerde uyanmıştım ilaç kokan hastane odasında. “Bu vakitte, burada ne işim vardı acaba? Kim ne diye getirmişti?” Bütün zihnimi zorlayarak anlamaya çalıştım. En son kaldırımda yürüdüğüm o tozpembe sahne gözümün önünde canlandı. Ne yalan söyleyeyim, kalbimin “küt küt” attığını, yeniden acıdığını, canımın fena yandığını, bütün bedenimin soğuk terler döktüğü anı bir daha yaşadım. Yine aklım başımdan gider diye “korkmadım” desem yalan söylemiş olurum. Buna rağmen kendimi zorlayarak etrafımı tanımaya çalıştım. DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp