Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

20/01/2023

Size küçük Meryem Jale'den bahsedeyim bugün...

Diğer bir ifadeyle sistem, inananların imanlarıyla alâkalı hayatı “hiç yokmuş” gibi görmezlikten geliyor. Bu şartlar altında kıvranan zavallı insan, iki arada bir derede kalıyor. Hangisini, hangisine tercih edeceğinde zorlanıyor. Birinden birini tercih ettiğinde de bitmiyor, rahatlamıyor, içten içe, “Yanlış yaptım!” diye, vicdan azabı çekiyor.

Anlayacağınız, ruh hâlimi izah edebileceğim kelimeleri bulmam kolay olmuyor. Kelimeler az olsa da derdim çok! Hangi birini sıralayayım, bilemiyorum? Ben yine de size küçük Meryem Jale'den kısaca bahsedeyim bugünlük.

Küçük çocuktum, tahminen beş altı yaşlarında. Daha ilk mektebe başlamamıştım. Bahçesindeki kıpkırmızı elmaları hayranlıkla seyrettiğimi gören Ayşe Teyze, dalından koparıp verdiği iki elma ile koşarak eve geldim. Ne kadar çok seviniyordum bilemezsiniz. Zannediyorum anneciğimin de canı çekmiş olmalı ki;

“A güzel kızım, iki elma sana fazla değil mi?” deyince, hemen harekete geçtim. Zaten aklımdan da “Birini de anneciğime vereyim…” diyordum. Bu şekilde laf atınca da vermem elzem olmuştu. Kısa zaman aralığında nereden aklıma geldiyse; “Tatlarına bakayım hangisi daha sulu ve lezzetliyse onu vereyim…” dedim. Elimdeki elmaların birini ısırarak tadına baktım. Anneciğim de; “Bu deli kız öyle ne yapıyor?” diye düşünmüş olmalıydı ki, meraklı gözlerle beni ve hareketlerimi seyrediyordu. Anneciğimi konuşturmadan diğer elmayı da ısırınca, sanıyorum canım anneciğim mahcup oldu, istediğine. Benim, elmaların ikisini de yiyeceğimi düşünerek arkasını dönüp evin mutat işlerine koyuluyordu ki seslendim;

- Al, canım anneciğim bu daha tatlı.

- !!!

Anneciğim bu hareketime pek şaşırmıştı. Bir hoş oldu, gözleri doldu. Sonra o günü ailemizle yemekteyken “İçimizden sadece; ‘hüküm vermekte acele etmemeyi beceremesek bile, hiç olmazsa hemen terliği elimize almamamız lazım!’ Sakın ha, neticeyi görmeden karar vermeyin!” diyerek, nasihat etmişti. Verdiğim elmayı alan annem kolumdan tuttu, yanıma çömeldi; öptü kokladı defalarca. O gün aramızda geçen konuşmaları her fırsatta eş, dost ve akrabalara anlatırdı:

- Bu ne güzel düşünce canım evladım! İyi ki benim kızım olmuşsun!

- İyi ki benim anneciğimsin! Sen dünyaların en güzel annesisin!

- Güzel kızların güzel anneleri olur!

- Bence güzel annelerin güzel kızları olur!

- Tamam Meryem Jale’m sen kazandın!

- Yok siz kazandınız!

Anne kız sımsıcak birbirimize sarılırken ne kadar da hislenmiştik o gün.

Bilmem halet-i ruhiyemi bir nebze de olsa aktarabildim mi? İşte öylesine deli dolu bir kızdım anlayacağınız. Bu deliliklerimin başıma ne çoraplar açtığını görüyorsunuz. Yazdıklarımı sabırla okuduğunuz için minnettarım.

DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp