Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

11/02/2023

"Saadet Hemşirenin gülücükler dağıtarak geldiğini gördüm..."

“Bir musibet, bin nasihatten evladır...” ecdat sözü bu defa geçerli olacak mıydı? Bekleyip görecektik.

 

Sözüm sözdü! İlk açığı bulduğumda Saadet Hemşireyi bu kitabı bana verdiğine bin pişman edecektim!

“Bir musibet, bin nasihatten evladır...” ecdat sözü bu defa geçerli olacak mıydı? Bekleyip görecektik.

Kitap hakkında kafamda muhtelif senaryolar kurgularken kapı açıldı, Saadet Hemşirenin gülücükler dağıtarak içeri girdiğini gördüm. Ne hikmetse sinirli hâlim yatıştı. O gülünce ben de, gayr-i ihtiyari tebessüm ettim. Kararımdan vazgeçmeyecektim elbette. Ne edip edip bu kitabın açıklarını bulacak, getirip önüne koyup “yanlış yolda olduğunu” söyleyecek, hakikatleri gözüne sokacaktım. O da benim memnun olup olmadığımı anlamak istiyor olmalıydı ki hemen söze girdi:

- Biliyor musun Jale Hanım?.. Biz hemşirelerle hastalar arasında enteresan diyaloglar gelişiyor, yepyeni kocaman bir aile oluyoruz farkında olmadan.

- Gece gündüz beraber olunca, şimdiki gibi sohbetler de oluyor tabii.

- Hem de ne sohbetler! Sohbet olunca hususi hayatları da öğreniliyor, dert derdi açıyor, bakıyorsun önce küçücük bir odada başlayan arkadaşlık, muhabbetle gelişiyor, bütün hastaneyi içine alacak kadar büyüyor.

- Demek işler kendiliğinden gelişiyor. Benim ve Tanju’nun size mektup bırakmamız gibi.

- Böyle münasebetlerle senelerdir tebrikleştiğimiz çok dostumuz oldu.

- Belki ileri gidip hısım olanlar da çıkmıştır.

- Aynen, ne aşklara, sevdalara şahit oldum.

- Ciddi misin?

- Hem de çok! Şaka değil hakikat! Neticede insan değil miyiz? Her şey olabiliyor, nasip meselesi.

- Düşmanlık besleyenler de oldu mu?

- İşte o olmaz! Biz hastalarımızı iyi edip şifa bulmalarına, huzur ve saadetle yaşamalarına çalışan teknik işçileriz. Bundan nasıl düşmanlık çıkabilir ki?

- Çok kolay! Bir kitap verirsiniz, alan da: “Bunu bana niçin verdiler?” diye kızar, al sana düşmanlık!

- Haa şimdi anladım! Yastığının üzerine koyduğum kitaptan mı bahsediyorsun? Okumak istemiyorsan hemen ver Jale Hanım! Ben, çok okuyan biri olduğunuzu görünce, memnun kalacağınızı düşünerek koymuştum. Onu da bir başka hastamızın yakını getirmişti. Yoksa nereden kitap bulup size hediye edecektim ki?

- Okuyacağım ve yanlışlarını önüne koyacağım, mahcup olmazsın inşallah!

- Eğer hâlâ oralardaysan lütfen alayım! Ne siz görmüş olun ne de ben vermiş olayım. Lütfen Jale Hanım verin o kitabı!

- Okumadan olmaz! Bir bakıma çok doğru olan bir iş yapmışsınız lakin benim tarzım değil. Zaten memleket, gericilerden çektiği kadar çekmiş, biz de yeniden aynı kısır çarkın dişlerine sıkışmayalım!

- Sen bilirsin Jale Hanım!

- Doğrusu dinî kitapları okumayınca rahat ediyorum; ölümü, ahireti düşünmüyorum, yani düşünsen de o kadar kafa patlatmıyorsun, dolayısıyla “niçinsiz” bir rehavet, bir huzur baş gösteriyor bünyede. Sonra her şeyi de kabulleniyorsun. Oyun ve eğlencenin dışındaki zıt hayatlar aklına gelmiyor. “Ya ölürsem, ya Cennet yüzü görmeden Cehenneme gidersem…” gibi psikolojini darmadağınık eden düşüncelere takılmıyor, kahırlanmıyorsun! DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp