Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

01/02/2023

Hakikati tam ve noksansız anlamak istiyordum...

Asıl üzerinde düşündüğüm baygınlık geçirecek kadar fenalaşmamın altında yatan sebepleri tam anlayabilmekti.

 

Gece, yalnızlık ve ilk defa geldiğim bir hastane odası… Bu ince ruh hâlimle neler düşünmüyordum ki?

Telefonumdan internete girdim. Meğer Çinliler Türk hanlarına, hakanlarına “TANJU” diyorlarmış. İlk defa öğrenince kendi kendime, “Benimkisi de zaten imparator gibi biri…” demeden edemedim.

İkimizin isminde de “J” harfi baskındı. Bundan başka ne gibi müşterek taraflarımızın olduğunu ve ayrıştığımız yönlerimizi düşündüm dakikalarca. Hem ikide bir Tanju’nun bana dönüp dönüp “Jelus” demesini tefekkür ettim. İsmimden hareketle sevgi jesti yapıyor sanıyordum. Araştırırken Jale’ye yakın “Jealous” kelimesini gördüm, dikkat kesildim. Yunanca zelos’tan geliyormuş, rekabet ve gayret manası taşıyormuş ve his yoğunluğuyla dolu “KISKANÇLIK” demekmiş.

Her neyse, mevzuyu yine çığırından çıkardım galiba. Asıl üzerinde düşündüğüm baygınlık geçirecek kadar fenalaşmamın altında yatan sebepleri tam anlayabilmekti. Bende bilemediğimiz bir hastalık mı vardı, yoksa romantik münasebetlerin bir neticesi miydi? Doğrusu hakikati tam ve noksansız anlamak istiyordum. Bu iş kolay olmayacağa benziyordu.

Kitabın fosforlu kalemle işaretlenmiş ve benim “KISKANÇ” biri olabileceğimi ima eden cümleyi ve devamını tekrar okudum. “Kıskançlığın bir görünen ve bir de görünmeyen tarafı varmış. O bakımdan karmaşık bir ruh hâliymiş. Ruhi tarafı, umumiyetle dış dünyadan görünmeyen çeşitli hisler, düşünceler ve fizikî belirtileri ihtiva ediyormuş. Bunlar acı, kızgınlık, hiddet, kıskanma, üzüntü, korku, keder ve aşağılanma duygularından oluşabilirmiş. Düşünceler ise; gücenme, kendini suçlama, rakiple kendini mukayese edip karşılaştırma, insani münasebetlerde endişelenme… Meselâ “Herkes biliyor ve bana gülüyor…” kendine acıma şeklinde görülürken kıskançlığa ilişkin fizikî işaretler ise; yüz kızarması, terleme, ellerde titreme, mide krampları, nefessiz kalma, baygınlık hissi, hızlı nabız atma, uyuma zorluğu gibi benzeri şeylermiş. Ben bayıldığıma göre durumun vahametini varın siz düşünün.

Kıskançlarda; problem hakkında açıkça konuşma, bağırma çağırma, ağlama sızlama, bazen konuyu mühimsemezlikten gelme, bazen de alaya alma, karşılık verme veya şiddete başvurma şeklinde hareketler de olabiliyormuş.

“Acaba bende hangisi vardı?”

Bana söyler misin nasıl geçilir?

Ham toprağa temiz tohum ekilir.

Kadir, kıymetini bilmezsen eğer,

Bereketi kalkar, sular çekilir.

Neler düşünmüyordum ki bu ilaç kokan odada?

Hastane dönüşü “O kolundaki de kimdi?” diye sormuş ve ilk kavgamızı etmiş olarak burnumdan soluyordum hayal âlemimde.

Tanju'nun, “Dur bi dakika, bi sakin ol; bir gel bakalım şöyle...” diyerek köşeye alıp yüzüme bir miktar su serpmesi, varsa gözümüzdeki morluklara soğuk kompres tatbiki, ağzımızdaki kanı tüküreyim diye leğen uzatmak gibi insani hareketleriyle beni rahatlatmaya çalışsa da bozuk hava gibi, nerede rüzgâr olup eseceğimi, fırtınaya dönüp ortalığı yıkacağımı, nerede dolu olup yağacağımı, sel olup bendimi yıkacağımı tahmin edemiyordum. DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp