Top
Öcal Uluç

Öcal Uluç

ulucocal10@gmail.com

09/11/2012

Yarın için galibiyet!..

Koşmayan, savaşmayan, görevini yapmayan yoktu Galatasaray'da; hatalar yok muydu, elbette vardı ama bu hatalar, takım için de, tek tek oyuncular için de "kabul edilebilir" sayının bile altında kaldı!.. Galatasaray'ın Cluj maçından 3 gol ve 3 puanla dönmesinin "futbol olarak" açıklaması buydu; büyük ve rakibinden güçlü bir takım olarak sahaya çıktılar, "takım" olarak oynadılar, "yardımlaşma" mükemmeldi, 90 dakikanın "her iki devre başındaki kısa süreleri hariç", kendilerine güvenleri tamdı, "kazanacaklarına inanmışlardı" ve kazandılar!.. Elbette Galatasaray için, "Şampiyonlar Ligi'ndeki bu dirilişinde", diğer üç maçtan "çok farklı" bir başka husus daha vardı ve bu husus "galibiyetin müjdecisi" oldu; "şansın nihayet sarı-kırmızılı ekibe sırtını dönmemesi!.." Fatih Hoca, takımını böylesine hayati bir maça iyi hazırlamıştı. Oyun içindeki müdahaleleri, gerek oyuncu olarak, gerek taktiksel olarak, galibiyeti perçinleyen özellikler taşıyordu. Futbolcularını "kazanacaklarına inandırmış olması", yenilen golün altından "kolaylıkla kalkılmasını" ve hatta "atılan kadar" kaçan ya da kurtarılan pozisyonlara girilmesini sağladı!.. Burak'ın "gol", Hamit'in "futbol" dönüşü, Yekta'nın kazanılması, Riera'nın "nihayet" değerinin anlaşılması, Emre'nin resitali, Umut'un takım için bütün gücünü seferber etmesi, Selçuk'un iyi günlerine yaklaşması, Muslera, Eboue, Cris ve Dany'nin "hata sayılarını" bütün bir maç "toplam 10'nun altına çekmeleri", Cluj maçının şifreleriydi!.. Bundan sonra ne olur?.. Galatasaray "böyle oynarsa" ve "şans sırtını dönmezse", bu gruptan çıkabilir, hiç olmazsa "UEFA Ligi'ne gidecektir", ya "bu iki ihtimal de olmazsa" diye sorarsanız; bu durum, futbol adına "büyük haksızlık" olur!..
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp