Tüm dünyanın gözü önünde işlenen vahşete rağmen İsrail’in destekçileri "üç maymun"u oynamayı sürdürüyorlar... Gazze’de binlerce çocuk katledildi, mahalleler haritadan silindi, ses yok seda yok. Batı medeniyetinin sadece kendisinden olana medeni davrandığını daha iyi bir örnekle tecrübe edebilir miydik? Hiç zannetmiyorum. 

Eğer çocuğunuz Filistinli ise öldürülebilir. Hastaneniz Filistin’de ise bombalanabilir. Eviniz Filistin’de ise yıkılabilir. Ama aynı sahnenin onda biri herhangi bir Avrupa köyünde -bakın şehri de demiyorum- yaşansaydı ortalık ayağa kalkardı. Bu ikiyüzlülük, vicdan sahibi tüm insanların midesini bulandırıyor. Türkiye’den başka çocukların, masumların hakkını savunan başka bir ülke gördük mü? Bu nasıl bir vicdansızlıktır, hepimiz az çok tarih okumaya meraklı insanlarız, hiçbir kitapta rastlamadım. Medyalarından iş dünyalarına, siyasetçilerinden sivil toplum kuruluşlarına kadar “uygar” dünyanın çöküşünü canlı yayında izliyoruz. 

Evet, Batı uygarlığı denen illüzyon 7 Ekim’den bu yana bombalanıyor, öldürülüyor, enkazların altına gömülüyor... Sadece şimdilik kimse farkında değil, o kadar. Cani İsrail hükûmetinin insanlık suçu işlemesi bir yana, ortada stratejik bir körlük de var. Netanyahu ve yanında duran savaş suçluları, hiçbir kural kaide tanımadan katliam yapıp dünyanın dört bir yanında yaşayan Yahudilerin can güvenliklerini de tehlikeye atıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Mahaçkale Havaalanı’nda yaşanan skandalı hepimiz izledik. Müslümanlar öfke dolu, tahrik ediliyor, sınanıyor. 

Dün de New York Times gazetesinde, Avrupa’da yaşayan Yahudilerin artık kendilerini güvende hissetmediklerini okudum. Bunun sorumlusu Netanyahu ve hükûmetidir. Evinizin duvarları camdan ise komşunun camına taş atamazsınız! Bu caniliğin faturasını Netanyahu kendisi hariç herkese ödetecek gibi...

Dilan-Engin Polat çiftiyle alakalı bir açıklama gelecek 

 Pazartesi günü Dilan ve Engin Polat çiftiyle alakalı bir yazı yazmış ve şöyle bitirmiştim:

“Savcılık ve polis bize Dilan-Engin Polat çiftinin suçu var mı, varsa hangi suç olduğunu söylemeli. Biz de bilelim konunun ne olduğunu. Dünyada ve ülkemizde bu kadar sorun varken bu tür meseleler artık gündem olmamalı. Kara paraysa kara para, helal paraysa helal para. Bu kadar zor olmamalı. Yoksa her gün dedikodu üzerinden yol alınmaz...”

Aldığım haberlere göre yakında bir açıklama gelecek. Kamuoyu bu konuyla daha fazla meşgul edilmeyecek...

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu bu konuyla alakalı olarak Veysel Şahin’le ilgili bazı iddialarda bulunmuştu. Kemal Bey, Şahin’in cezaevinden erken çıkarıldığı ve yargının ona iltimas geçtiğini iddia etmişti. Hem Adalet Bakanı’nın açıklamaları hem de görüştüğüm adalet bürokrasisi bunun tam tersini söylüyor. Bu kişi cezasının tamamını dakikası dakikasına yatmış. Yani Kılıçdaroğlu, Veysel Şahin üzerinden yargı camiasını karalamaya çalıştı ancak yine baltayı taşa vurdu...

Bir diğer iddia da Dilan-Engin Polat çiftinin Veysel Şahin’in parasını akladıkları söylentisiydi. Bu iddiayı hem Veysel Şahin’in avukatlarına hem de emniyet ve yargı bürokrasisine sordum. Veysel Şahin’in avukatları bırakın bunun doğru olmasını Şahin’in Dilan-Engin Polat çiftinin kim olduğunu bile daha yeni öğrendiklerini ve haberlerde gördüklerini söylediler. Emniyet ve yargı bürokrasisinden de bu yönde bir bulgu olmadığı bilgisini aldım. 

 Artık Dilan-Engin Polat çiftiyle alakalı savcı ve polislerin yapacağı açıklamayı beklemek dışında bir seçenek yok.