Top
Cem Küçük

Cem Küçük

cemkucuk@gmail.com

12/08/2020

Gazla çalışan siyasetçi: Muharrem İnce

Geçen cuma günü Ayasofya'da cuma namazı sonrası Başkan Erdoğan'a Muharrem İnce'nin parti kurma çalışmaları soruldu. Başkan Erdoğan da "Biz bu tür şeylere yabancı değiliz. Bizim içimizden de birileri ayrıldı. Muharrem Bey'in en doğal hakkı. Eski bir siyasetçidir. Eski bir siyasetçi olarak en doğal hakkı" açıklamasında bulundu.
Erdoğan "Bizden ayrılan arkadaşlar da kurdu. Muharrem Bey de kurabilir ama bu işler zor" demek istedi. Muharrem Bey alınganlık gösterdi ve yarı sitemkâr bir yorumda bulundu. Bir kere şunu baştan diyeyim: Muharrem Bey gazla çalışan bir siyasetçi. Az biraz kitle gördüğü zaman iktidara yürüyeceğini ya da başkan olacağını sanıyor.
2018'de başkanlığa CHP'den aday olduğunda da seçimin ikinci tura kalacağını sandı. Hâlbuki Erdoğan'ın seçimde tam da aday olarak istediği profil İnce'ydi. Çünkü İnce Atatürkçü, Kemalist ve sosyal demokrat bir siyasetçi. Ve böyle bir profilin Türkiye'de seçim kazanma şansı sıfır. 1946'da da sıfırdı, 2020'de de. Hatta 2023'de de sıfır olacak. Türk toplumu 1950'den beri sosyal demokrat, Kemalist bir siyasiyi tek başına iktidar yapmadı.
Muharrem İnce yukarıda dediğim gibi kitlenin kendisine yaklaşımını yanlış okudu. 2018'de yüzde 31'de kalınca morali bozuldu. Ortada bile görünmedi. Yaşadığı şoku atlatamadı. Aradan zaman geçince yerel seçimlerde İstanbul Belediye Başkanlığına aday olmak istedi. "Başkanlık oradan geçiyor" dedi ve Erdoğan'ı örnek verdi. Bunda da yanılmıştı. Hâlbuki Türk siyasetinde İstanbul Belediye Başkanı olarak göreve başlayıp Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na yürüyen tek kişi Erdoğan. Diğer başbakan ve cumhurbaşkanlarının kendi hikâyeleri var.
Muharrem İnce cesaret gösterip Belediye Başkanlığı'na adaylığını bağımsız koyamadı. CHP ve Kemal Bey’in kendisini aday göstermesini bekledi. Olmayınca o hayali de yarım kaldı. Sürekli aklında olan parti kurma hazırlıklarına şimdi başladı.
İnce bilsin ki, parti kurarsa da pek şansı yok. Yüzde 1-2 alır mı, hiç sanmıyorum. Gaza çabuk geldiği için büyük hayaller kuruyor ama içinde bulunduğumuz sosyolojiyi okuyamıyor. Türk halkı solcu, sosyal demokrat birini iktidara getirmez. Tayyip Erdoğan'ı eğer illa biri yenecekse bu sağ bir aday olabilir ama öyle biri de ortada görünmüyor. İstanbul ve Ankara belediyelerini kazananların sağcı ve hatta bazı açılardan muhafazakâr oldukları asla unutulmasın. Ve o belediyeleri bir şey vadettikleri için kazanmadılar, AK Parti bazı şeyleri yanlış yaptığı için başarılı olmuş gözüktüler.
Türk siyasetinde kendisini bulunmaz Hint kumaşı sanıp ilk seçim sonucunu görünce bunalıma girenlerin sayısı hiç de az değildir. Muharrem İnce parti kurar kurmaz bilemem ama sonucun hüsran olacağı şimdiden açık.
Bu arada bazı anketler yayınlanıyor. Bir tanesinde İnce'nin kuracağı parti yüzde 14 alıyor denmiş. Güler misin ağlar mısın? Hatırlarsanız, Meral Hanım da partisini kurmadan önce anketlerde yüzde 25 gözüküyordu. Seçimlerde kendisi yüzde 7,7, partisi 9,9 aldı. Şu anki oran nedir bilemiyorum. O bakımdan İnce manipülasyonlar konusunda dikkatli olmalı. Ama gaza çabuk geldiği için kendisini öyle görebilir.
 
Siyasette her parti birbiriyle iş birliği yapabilir
 
Türk siyasetinde geçmişte liderler birbiriyle atıştılar, hatta sert sözler söylediler. Menderes'le İnönü, Demirel'le Ecevit, Özal'la Demirel, Çiller'le Yılmaz bunun en bariz örnekleri. Sonra bu sözler unutulur, geçer gider. Kimse hatırlamaz da kimin kime ne dediğini.
Devlet Bahçeli Meral Akşener'e eve dön çağrısı yaptı. Tayyip Erdoğan buna destek verdi. Hâlbuki partiler birbirlerini sert şekilde eleştiriyorlardı. O yüzden yarın her parti diğeriyle iş birliği yapabilir. Bunun tek istisnası Cumhur İttifakı içindeki partilerin HDP ile yan yana gelmesidir. İyi Parti bile ciddi mesafe koydu arasına. Çünkü PKK'nın siyasi kanadıyla beraber anılmak, istenilen şey olamaz.
Bazı genç arkadaşlar bu nasıl olur diyorlar. Yani birbirlerini itham eden partiler nasıl bir araya gelebilir diye merak ediyorlar. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Churchill ile Stalin Yalta'da aynı masada buluştular. Tarihte en olmaz denilen müzakere budur.
En çok dikkat etmesi gerekenler de gazeteciler. Çünkü bir bakmışlar ki, en sert eleştirdikleri Erdoğan ve Akşener yan yana gelmişler. Sonra hüsran yaşamasınlar. Bu benim için de geçerli. Tarihi az çok bildiğim için ben buna şaşırmam. Ama bazı genç ya da az okuyan arkadaşlar tuhaf karşılayabilirler. Benden söylemesi.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp