Top
08/12/2023

Yüzde elli artı tek oy meselesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazetecilere yaptığı cumhurbaşkanı seçiminde yüzde elli artı bir oydan vazgeçilebileceği yolundaki açıklaması siyasette yeni bir tartışma oluşturdu... Cumhur İttifakı’nın ikinci büyük ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gerek parti grup toplantısında gerekse başka bazı yerlerde yaptığı konuşmalarda ve verdiği beyanatlarda bu düşünceye karşı çıktı; yüzde elli artı bir usulünün değiştirilmesinin hata olacağını belirtti ve korunmasını istedi.

Hükûmet sistemi tartışmaları genellikle başkanlık sistemi ve parlamenter sistem etrafında yapılıyor. Bunun sebebi tüm dünyadaki demokrasilerde bu iki sistemin yoğun olarak kullanılması. Bu, elbette, bütün özellikleri belli ve her yerde aynı olan iki sistem bulunduğu anlamına gelmiyor. Her ülkenin kendi şartlarına ve arayışlarına mahsus düzenlemeleri var. Hükûmet sistemi belirlemelerinde genel ilkeler yanında özel hâller de etkili oluyor. Bu yüzden, fiiliyatta dünyada ne kadar demokrasi var ise o kadar demokratik hükûmet sistemi olduğu söylenebilir.

Türkiye daha önce sapkın bir parlamenter sisteme sahipti. Sapkınlık yürütmenin ikiye bölünmesinden ve yetkisiz ve sembolik olması gereken cumhurbaşkanının bürokratik vesayet sisteminin kalesi olarak hareket etmesinden kaynaklanıyordu. Bu sistem hem demokrasinin yeterince gelişememesine hem de kısa süreli hükûmetler yüzünden siyasi istikrarsızlığa sebep oldu. Bundan dolayı Türkiye bir hükûmet sistemi değişikliğine gitti. 2017 referandumunda toplumsal kabul gören ve ilk uygulaması 2018’de gerçekleştirilen bu değişiklikle Türkiye bir tür sapkın başkanlık sistemine geçti. Sapkınlığın ana sebebi başkanlık sisteminde genellikle kuvvetlendirildiği iddia edilen kuvvetler ayrılığında fazla bir gelişme olmasına yol açacak bir uygulamaya gidilmemesiydi. Cumhurbaşkanının adayı olduğu parti ile ilişkisinin kesilmemesi ve genel başkanlık makamında oturması kuvvetler ayrılığının güçlenmesini önledi. Yani, yeni sistemde kuvvetler ayrılığı önceki sisteme göre bir nebze olsun artmasına rağmen gerektiği veya arzu edildiği kadar kuvvetlenmedi.

Bu sistem doğası gereği yürütmenin doğrudan doğruya seçilmesini gerektiriyor. Yani seçmenler yürütmenin kim olacağını bizzat kendileri belirliyor. Bu, elbette, tartışmalar esnasında vurgulandığı gibi, yürütmenin demokratik meşruiyetini artırıyor. Ayrıca, ömrünü dolduran hükûmetlere vücut vererek siyasi istikrarı sağlıyor. Yürütmenin bölünmüşlüğünü ortadan kaldırıyor. Böylece vesayet sisteminin önemli silahlarından birini elinden alıyor. Bunlar sistemin artıları. Ancak, sistemin hiç eksisi olmadığı söylenemez. Sistem, beklendiğinin tersine, siyasette birleşmeyi değil bölünmeyi veya bölünmüş olarak kalmayı teşvik ediyor. Küçük partileri küçüklükleriyle ters orantılı olacak şekilde daha önemli hâle getiriyor…

Yüzde elli artı bir oy sisteminden vazgeçilmesi bu özelliklerden bazılarından taviz vermek anlamına geliyor. Mesela bu durumda sistemin parlamenter sistemdekine göre daha demokratik olma iddiası geriler. Bu parlamenter sistemin daha iyi olduğu yolundaki iddiaları kuvvetlendirir. Ayrıca, Erdoğan’ın başkanlık dönemi sistemin karakteristik özelliklerinin ortaya çıkması ve anlaşılması açısından çok da verimli olmayacak bir döneme tekabül ediyor. Sistemin gerçek yüzünün görülmesi, artılarının ve eksilerinin daha iyi anlaşılması için Erdoğan sonrasında en az bir başkan daha görmemiz lâzım.

Bu gibi sebeplerle cumhurbaşkanı seçiminde yüzde elli artı tek oy siteminde değişikliğe gitmekte acele etmemekte ve beklemekte fayda var.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp