Top
06/12/2023

Siyonist İsrail Yahudi soykırımcısı Hitler’in izinde

Hayatta öyle anlar ve durumlar vardır ki, birbirine tamamen zıt olduğu düşünülen şeyler aslında bir paranın iki yüzü gibi olabilir. Bunun tipik bir örneği faşizm ile sosyalizm ilişkisinde görülebilir. Bazı yerlerde ve alanlarda birbirinin kanlı düşmanı olduğu zannedilen bu iki totaliter ideoloji, felsefî hareket noktalarında ve hedeflerinde bir kısım farklılıklar görülse de, aslında, aynı veya çok benzer siyasal ve ekonomik örgütlenme modellerine vücut verdi. Buna benzer bir ilişki Siyonist Yahudiler ve İsrail ile Hitler arasında bulunabilir.

İlk bakışta bu tespit yersiz ve haksız görünebilir. Öyle ya, Yahudiler ile Hitler nasıl bir araya getirilebilir ki? Hitler bir Yahudi düşmanı, bir antisemitikti. Yahudileri Almaların en büyük düşmanı, Alman ırkının bir tür şeytanı olarak gördü. Dahası, Yahudilerin insanlığın da en büyük düşmanı olduğu kanaatindeydi. Bu düşünceler onu Yahudilere karşı önce negatif ayrımcılığa sonra soykırıma itti. İlk başta Yahudileri toplumda hemen ayırt edilmelerini sağlayacak işaretleri -sarı yıldızlar- kıyafetlerine takmaya mecbur etti. Daha sonra onları bir bölgede toplayarak diğer insanlarla ilişkilerini kesti. En sonunda nihaî çözüm dediği bir yolla bazı Yahudileri toplama kamplarında, gaz odalarında yok etti. Ortaya üç milyon ila altı milyon arasında Yahudi'nin hunharca ve alçakça katledildiği Yahudi holokostu çıktı. Bundan dolayı Yahudiler ile Hitler’in bir arada düşünülmesi çok zor!..

Bu bir bakıma doğru ama ben de zaten bütün Yahudilerle Hitler’i bir araya getirmiyorum. Bir arada oldukları ve birbirlerine benzediklerini düşündüklerim Siyonist Yahudiler ve Siyonist İsrail devleti. Bunlar, gerçekte, Hitler’in ayak izlerinde ilerliyorlar. Kendilerine karşı kullanılmış kavramları ve düşünce biçimini şimdi Filistinlilere karşı kullanıyorlar ve teokratik atıflarına bakılırsa diğer halklar için de kullanmaya hazırlanıyorlar.

Hitler Almanların dar bir alanda sıkıştığını ve o alanda yaşayarak potansiyellerini gerçekleştiremeyeceklerini düşünüyordu. Bu yüzden yaklaşımının temeline hayat alanı kavramını yerleştirdi. Bu kavram Avrupa’da çeşitli bölgelerin Almanya tarafından işgal edilmesini ve Üçüncü Reich’ın parçası hâline getirilmesini ihtiva ediyordu. İşgal edilmesi düşünülen yerler sadece az veya çok Alman nüfusunun var olduğu yerler değildi, hiç Alman'ın yaşamadığı yerler de işgal planı altındaydı. Böyle işgallerle Avrupa’da merkez güç konumuna gelecek ve bin yıl sürecek hâkimiyet dönemi başlayacaktı...

Siyonist Yahudiler ve İsrail de kendilerine bir hayat alanı açmayı hedefliyor. Bu yüzden Filistin topraklarını adım adım ve sürekli olarak işgal ediyor. Barış içinde olunduğu sanılan dönemlerde dahi işgal planı ilerliyor. İsrail dünyanın her tarafından Yahudileri ev verme vaadiyle İsrail’e davet ediyor. Özellikle ABD’den çeşitli suçlara bulaşmış veya toplumda fazla tutunamamış Yahudiler İsrail’e koşuyor. Sayılarının 600 binden çok olduğu düşünülen bu insanlara bir kelime oyunuyla ‘yerleşimci’ adı veriliyor. Asıl hak ettikleri isim ise ‘işgalci’... İsrail böylece nüfusunu artırarak ve toraklarını genişleterek kendisine bir hayat alanı açmaya çalışıyor. "Vadedilmiş topraklar" sadece Filistin toprakları ile sınırlı değil, çok daha geniş ve kaçınılmaz olarak etrafındaki tüm komşularla, Türkiye dâhil olmak üzere, çatışmaya girmelerini gerektiriyor. Bu sadece bir zaman meselesi...

Hitler’in izinde yürüyen Siyonist Yahudilerin ve İsrail’in de Hitler’in akıbetine uğraması kuvvetle muhtemel. Ve bu da sadece bir zaman meselesi...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp