Top
Mesut Parlak

Mesut Parlak

mesutparlak@sozcum.com

05/12/2023

Yakınsan risk yok garipsen var


AKP iktidarı 21 yılı devirdi. Bugünlere gelinceye kadar iktidarın hiçbir yatırım hedefi olmadığı gibi, Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını da  haraç mezat sattılar.

“Yap işlet devret” diye bir yöntem yarattılar. Bu yöntemle yapılanları da büyük övgülerle halka anlatıyorlar. ‘’Sevgili vatandaşlarım görüyorsunuz, köprüler, otoyollar, hava limanları, şehir hastaneleri yaptık. Yaptığımız bu eserler için devlet kesesinden bir kuruşumuz  çıkmadı. Bu eserleri yaparsa  AKP yapar’’ deyip meydanlara topladıkları on binlere kendilerini alkışlatıyorlar.

Devletin kesesinden bir kuruş çıkmadı sözü, özellikle AKP seçmen kulağını çok mutlu ediyor ve meydanlarda vatandaşlar avuçları patlayıncaya kadar alkışlıyor.

Meydanları dolduran vatandaş, yapılanların kimler tarafından kaça yapıldığından  habersiz. Bu yapılanların tümü “beşli çete” diye adlandırılan müteahhitlere  yaptırılıyor. Bu müteahhitler bu işleri yaparken bazı koşullar ileri sürerler. Dolar bazında şu kadar yıl süre isterken, köprülerde, otoyollarda ve havalimanlarında geçiş garantisi isterler. Büyük çoğunluk yapılanların kaça yapıldığını bilmediği gibi, meclis kürsüsünden muhalefet yapan milletvekillerine de isyan ederler ve onlarda kaça yapıldığını bir türlü öğrenemezler.

Müteahhitler için bu alışveriş dikensiz gül bahçesi ve hiçbir risk yok. Döviz cinsinden ödemelerini tıkır tıkır alıyorlar.

Sanayici, müteahhit, esnaf, yani yapılan her ticaretin kendine göre riskleri vardır. Ama bu beşli müteahhitler için “ver Allah’ın verdiğine” hiçbir risk yok.

Yukarıda beşli çetenin nasıl risksiz para kazandığını özetlerken, lise yıllarında genelde Anadolu’da yaşanan fakat sonunda ciddi riskler içeren  bir anıyı paylaşmak istedim.

Lise yıllarında, Malatya’nın en kalabalık meydanlarına gelen tablacılar vardı. Meydanda tablayı açar bağırır “gel vatandaş gel.  Bul  karayı al parayı, bir koy beş al” diye bağırırlardı.

Tablanın üstünde  üç fincan vardır. Fincanlardan birinin altında  madeni parayı gösterirler ve fincanları kapatıp el çabukluğu ile fincanların yerlerini değiştirirler ve izleyiciye paranın hangi fincanın altında olduğunu sorarlardı. Bilen beş mislini alırdı. Devamlı bağırarak çevreden insanları toplamaya çalışırlardı. Tablacının “Yancıları” da vardı, onlar da, seyirci gibi durup oyuna iştirak eder ve  arada oyuna katılır ve paranın hangi fincanın altında olduğunu bulurlar ve tablacı eyvah kaybettik diye avazı çıktığı kadar bağırırdı. Kısa sürede kalabalıklar toplanır, yancıların paranın hangi fincan altında olduğunu bulup kazandıklarını görenlerin iştahları kabarır ve oyuna katılırlardı. Bir anda kalabalıklar artar ve adeta sıraya girerek para basarlar ama hiç kimse  kazanamazdı. Arada yancılar tekrar devreye girince seyirciler yine heyecanla oyuna girer ve kaybederdi. Bu böylece devam eder. Sonuçta herkes kaybeder, tablacı kazanırdı.

Tablacılar, müteahhitler kadar şanslı değillerdi. Onlar  için ciddi riskler vardı. Belediye zabıtasına veya güvenlik güçlerine yakalanabilirlerdi. Yakalanılırsa paralarına el konulmakla kalmaz, tablaları ellerinden alınırdı. Çoğu kez de yakalandıklarında karakola gittikleri ve tutuklandıkları  olurdu.

SON SÖZ:
Fakirliğin sebebi, iktidarlar ve onun doymak bilmeyen yandaşlarıdır. HUGO CHAVES

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp