Son on beş yılda yandaş olmayan bir yurttaşın kamuda bir göreve atanıp,

Bakan,

Büyükelçi,

Konsolos,

Vali,

Kaymakam,

Rektör,

Milli Eğitim Müdürü,

Başöğretmen,

Genel müdür,

Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu,

Alevi yurttaşlardan birinin üst düzey kamu görevine atandığını,

Üç beş ayrı yerden kaymaklı maaş alan sade bir vatandaşın olduğunu,

Sadece sizin belirlediğiniz müteahhitler dışında, kamu ihalesi alan müteahhitte,

Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'e hakaret eden, giderek artan biçimde İslamcı bir anlayışı dayatan din adamlarına herhangi bir yaptırım,

Milli günlerde, Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün adını anmayan, Cuma hutbe bildirilerini hazırlayan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki sorumluya, bir işlem yapıldığını,

Duyan, işiten veya gören

var mı?.

Peki, bu koşullarda nasıl aynı gemideyiz?

Kendinizi yormayın efendiler… Yurttaş kimin lüks yolcu gemisinde, kimin Kadıköy vapurunda olduğunu çok iyi biliyor.

Sizler de farkındasınız. 20 yıllık gemi su almaya başladı. Lüks gemide birlikte seyahat ettiğiniz yolcular bile yavaş yavaş gemiyi terk ediyor. Günlük yaptırdığınız anketler önünüzde. Bunu gördüğünüz için birlik mesajları veriyorsunuz.

Çizdiğiniz pembe tablolar da artık halkta karşılık bulmuyor. Her geçen gün güvenirliğinizi yitiriyorsunuz.

Deniz bitti!!!

Bu iktidarı altılı masa değil, kim gönderecek biliyor musunuz?

Birbirine benzemeyen siyasi ideolojilerin bir araya gelip, özgürlük, kardeşlik ve Demokrasi diyen birliktelik,

“Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?“ türküsü ile size sandıkta güle güle diyecek.

SON SÖZ: Her insanın değeri kendi yüreğinin ağırlığı kadardır…  HACE BEKTAŞ-I VELİ