Top
Murat Yeşiltaş

Murat Yeşiltaş

yesiltas@sakarya.edu.tr

13/01/2024

Türk İstihbaratında Yaşanan Devrim

97. yıl dönümünü kutlayan Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT), Türkiye'nin yükselen bölgesel güç profili ve derinleşen uluslararası jeopolitik portföyünün en fazla öne çıkan kurumlarından biri oldu. Özellikle 2010 yılından itibaren Türkiye'nin istihbarat doktrini ve pratiklerinde fark edilebilir bir değişim ve dönüşüm gerçekleşti. Arap Baharı'nın patlak vermesiyle birlikte Türkiye'nin güvenlik ve stratejik ortamında yaşanan kapsamlı dönüşüm ve yeni oluşan tehdit ortamı, Türkiye'nin bütüncül bir stratejik dönüşüm geçirmesini zorunlu kılmıştı. Özellikle Suriye iç savaşının neden olduğu meydan okumalar, Türkiye'nin kritik alanlarda devlet kabiliyetlerini geliştirmesini bir zorunluluk haline getirmişti. Asimetrik tehditlerin çoğalması ve çeşitlenmesi, terörün Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden öncelikli tehditlerin başında gelmesi ve bölgenin adeta istihbarat savaşlarının merkezine dönüşmesi, Türkiye'yi askeri ve istihbarat alanında yeni bir politika benimseye sevk etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politika, güvenlik ve savunma sanayi alanlarındaki devrimsel adımları istihbarat alanında da atıldı ve Türkiye stratejik önceliklerini belirleyerek buna uygun istihbarat kabiliyet ve kapasitesini geliştirdi.

Dış politikada Türkiye, takip eden edilgen bir pozisyondan aktif bir diplomasi pratiğini hayata geçirirken, askeri alanda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan sivil-asker ilişkilerinin demokratikleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması için devrimsel adımlar attı. Böylelikle Türkiye'nin kendisine yönelen tehditleri minimize eden etkin ve caydırıcılığı yüksek bir askeri stratejinin hayata geçirilmesine öncülük etti. Askeri caydırıcılığın önemli unsurlarında biri olan savunma sanayi alanında ise Türkiye, dışa bağımlılığı azaltmak ve kendisine yeterli bir savunma eko-sistemi oluşturmak için milli projelere öncelik verdi. İstihbarat alanından atılan adımlar da devrimsel nitelikte oldu ve Türkiye'nin artan stratejik kabiliyetlerinin ayrılmaz bir unsuru olarak ortaya çıktı.

İstihbarat Reformu

Türk istihbaratının Hakan Fidan'ın öncülüğünde son yıllarda yaşadığı reform sürecinin birkaç kritik boyutu bulunmaktadır. Bunlardan ilki istihbarat hedeflerinin ve stratejik amaçlarının yeniden belirlenmesi noktasında yaşandı. Tarihsel olarak içerdeki terör ve rejime yönelik güvenlik tehditlerine odaklanan Millî İstihbarat Teşkilatı, öncelikli olarak dış istihbarata yoğunlaşarak bu alandaki kabiliyetlerini genişletti. Türkiye'nin güvenlik ortamında yer alan kritik konu ve bölgelerde MİT'in insan kaynağı artırılarak tehditlerin kaynağında minimize edilmesine öncelik verildi. Bu anlamda insan istihbarat ağında bir genişleme söz konusu oldu. İkinci boyut ise Türk istihbarat eko-sisteminin entegre ve bütüncül bir strateji ile hareket etmesine yönelik yeni bir mimarinin oluşturulmasıydı. Bu kapsamda istihbarat kurumları arasındaki sorumluluk saha ve alanları yeniden belirlenirken istihbarat entegrasyonu de tamamlandı. Böylece bütüncül bir istihbarat resmi çekmek mümkün hale geldi. Yapılan reformlar kapsamında MİT'in yeni hükümet sistemi ile Cumhurbaşkanlığına bağlanması yönetimsel sorunların da minimize edilmesini sağladı.

Öte yandan üçüncü önemli nokta, MİT'in teknolojik kabiliyetinin artırılmasıdır. Teknik istihbarat yetkinliğinin yanı sıra Türkiye'nin terör tehdidi karşısında hem bilgi hem de operasyonel üstünlüğünü elde etmesi, terörle mücadelede etkili sonuçların ortaya çıkmasını sağladı. Özellikle DEAŞ, PKK ve YPG'ye karşı mücadelede MİT'in SİHA kabiliyetinin artması stratejik bir üstünlük sağladı ve Türkiye'de terörün zayıflamasını sağladı. Dördüncü önemli dönüşüm ise MİT'in dış politikanın önünü açan bir işlev görmesi oldu. Bu noktada istihbarat diplomasisi kritik bir oynadı.