Top
26/03/2024

Huzur seçimi

2018 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlıyor musunuz? Hani Muharrem İnce'nin İstanbul'da CHP tarihinde görülmemiş mahşeri bir kalabalığı toplayıp, muhalefet medyasını sevinç gözyaşlarına boğduğu seçimi. Kazanacaklarına o kadar emindiler ki, bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İnce'ye tam 11 milyon yani yüzde 23 fark atarak seçimi alabildiğine inanamamışlardı. Muharrem İnce'nin "adam kazandı" sözüne bile itimat etmemiş, kaçırılıp işkence altında konuşturulduğunu bile söylemişlerdi. İnce haklı olarak "şizofrenlere bak" deyivermişti anason kokulu isyankâr gecelerin sabahında.

Muhalefet açısından bu zift karası günler bir yıl sonra İmamoğlu'nun kıyıda köşede kalmış ne varsa tüm partileri peşine takarak aldığı seçim zaferiyle son buldu. İşte o günden bu yana Türkiye'de "seçim"in konuşulmadığı tek bir gün yok. 23 puan farka rağmen yenildiklerine inanmayan bir kitlenin 2019 seçimlerinin hemen ertesinde bir erken seçim olacağına dair ümitlenmemeleri tuhaf olurdu zaten. Ne diyelim. Muhalefetin fonlanan medyasını, parti içi hizipler arasında dolar desteleri üzerinde yuvarlanmaktan başı dönmüş kalemşorlarını ve yakasına toz kondurmayan kitlesini tebrik etmek lazım. Tam dört yıl erken seçim konuşturdular bize. Hatta 2023 yılının başında bile Türkiye ertesi gün seçim olacakmış gibi hararetle tartışmayı sürdürdü.

Fakat bu pazar her şeyin sona ereceği gün. Eğer İstanbul'da Murat Kurum seçimleri kazanırsa, Türkiye'nin 4 yıl, evet yanlış duymadınız, tam 1500 gün boyunca seçim diye bir gündemi olmayacak. Şimdiden içinizi bir huzur kapladı değil mi?

Paradan kule yapan adamlar gündemimizden çıkacak. İmamoğlu'nun para saymadan sorumlu şirket müdürünün kanatları altına özenle gizlediği ve böylece beyanda göstermediği değeri 1,5 milyar lira olan üç villası gündemimizden çıkacak. Bakımsızlıktan yanan otobüslerin, yoldan çıkan tramvayların, daima duran yürüyen merdivenlerin esbab-ı mucibesini konuşmayacağız artık nihayet. Gitsin versinler yargıya hesabını.

Anketlerde yüzde 7'lerde gösterilip, seçimde oyları buharlaşan ve bugün yüzüne bakılmayan Babacan'ın iki numara büyük ayakkabısı, Davutoğlu'nun altılı masalara cinnet geçirten uzun nutukları acı birer hatıra olarak kalacak anılarımızda.

CHP'nin televizyonları arasında koşmaktan helak olan Yeniden Refahlı siyasilere, neredeyse neolitik çağdan beri babadan oğula miras yoluyla milletvekili seçilip sonra istediği tek bir makamı alamayınca küsüp karşı dağa kaçan aşiret ağalarına veda edeceğiz uzun bir süre.

CHP'de iç savaş mı yaşanacak? Onu da kendileri konuşsun artık parti bütçesinden maaşa bağladıkları arkaik televizyon kanallarında.

İstanbul'un yapacak çok şeyi var. Her şeyden önce huzur gelmeli şehre. Şöyle gül sularıyla yıkamalı baştan sona. Üzerine sinen o kokudan temizlenmeli. Sonra laleler dikilmeli refüjlere. Yeni bir çağın başladığı ilan edilmeli böylece.

Balık istifi metrobüsler, taş devrini anımsatan otobüsler değişmeli. Otoparklar, bahçeler, raylı sistemler, tüneller. O kadar çok iş var ki yapılacak. Olsun. Hele bu kasvetli patikadan bir kurtulalım. Hepsi kolay.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp