Top
23/01/2024

Fitnenin hedefinde Cumhur İttifakı var

Amerikan darbesinin 15 Temmuz gecesi milletimiz tarafından püskürtülmesiyle kurulan Cumhur İttifakı'ndan kimlerin rahatsız olduğunu biliyoruz. Bu ittifakla birlikte Türkiye, emperyalizmin bölgemizdeki planlarını bozdu. Suriye'den Libya'ya, Karabağ'dan Kıbrıs'a uzanan hatta tasarladıkları her şey bu ittifakın gücü karşısında yok oldu. Ermeni işgali son bulurken, PKK için kurmak istedikleri devletçik hayali ve Akdeniz'den bizi kovma girişimleri çöktü. Bu yüzden Batı'nın Türk ve İslam ülküsü çerçevesinde oluşan bu ittifakı yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptığını ve bundan sonra da yapacağını biliyoruz.

Cumhur İttifakı'ndan sadece Batılılar rahatsız değil. Bölücüler, ırkçı-faşistler ve kaderini Batı'ya bağlamış işbirlikçiler de ittifakın bozulması için gece gündüz çalışıyorlar. Fakat onların saldırıları ittifaka zarar vermediği gibi daha da güçlendiriyor.

Bu yüzden Türk Milliyetçileri ve İslamcılar arasında ihtilaf çıkartabilecek her konuyu bulup fitneye dönüştürmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de her iki yapının içine sızmış işbirlikçileri ve her iki kimliğe de bürünmeyi başarabilen FETÖ/CIA aparatlarını kullanıyorlar. Bu operasyonlar da oldukça tanıdık.

Cumhurbaşkanımızın Türk Dünyası arasında birlik kurma çabalarına öncülük etmesi, Devlet Bahçeli'nin ise Filistin meselesinde tüm liderlerden çok daha güçlü bir tavır alması "Turancılık" ve "Ümmetçilik" konusunda ihtilaf çıkarmaya çalışanların planlarını bozdu.

Fakat fitneciler için, "Kürt sorunu ve terörle mücadele" at koşturabilecekleri bir alan olarak görülüyor. Bahçeli aslında bu tehlikeyi çok önceden sezmiş ve 2015 seçimleri sonrasında ortaya koyduğu tavırla ülkeyi büyük bir felaketten kurtarmıştı. Eğer MHP, AK Parti'nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği seçimlerin yinelenmesini istemeseydi, Türkiye bir Davutoğlu-Demirtaş Koalisyonu dönemini yaşayabilirdi. Bu AK Parti'nin bölünmesini, PKK'nın güçlenmesini ve Türkiye'nin çöküşünü sağlayabilirdi. Oysa Bahçeli MHP'nin 40 milletvekili kaybetmesini göze alıp, AK Parti'nin Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49'la iktidarını güçlendirmesine ön ayak oldu. Aslında ittifakın temeli o gün, Devlet Bey'in fedakârlığı sayesinde atıldı.

Elbette AK Parti'de bu yönelimden rahatsız olanlar vardı. Zaten Davutoğlu ve diğerlerini partiden uzaklaştıran şey de yeni Türkiye'nin Türk-İslam ülküsü etrafında şekillenmeye başlaması oldu.

Cuma hutbesinde şehitlere rahmet okumayan bir imam ve olaya müdahale eden kaymakam arasında yaşanan hadiseyi münferit bir olay olmaktan çıkaran şey de tam olarak budur. Türkiye'nin hiçbir camisinde şehitlerimizden rahatsızlık duyan bir imam görev yapamaz. Çünkü bizim için camiler, teröristler başta olmak üzere tüm düşmanlarımıza karşı birer "kışla"dır: Müminler ise asker. Elbette bir mülki amirin, bir kamu görevlisi hakkında soruşturma açmak yerine darp etmeye kalkması da bir hukuk devleti için kabul edilebilecek şey değil.

Lakin bu olay üzerinden, imam-kaymakam, Türk-Kürt kavgası üretmeye çalışanların niyetinin Cumhur İttifakı'nı yıpratmak olduğu çok açıktır. "Fitne var koşun" diye meydana sürülenlerin önemli bir kısmının AK Parti'nin MHP ile kurduğu dostluğa başından beri düşmanlık besleyen ve sonrasında CHP'nin himmetinde ikbal arayanlar olduğunu görmüyor muyuz? Aynı şekilde diğer tarafta fitneyi çoğaltamaya çalışanların Bahçeli nefreti üzerinden siyaset yapmaya çalışan sözde Türkçüler olduğu açık değil mi?

Cumhur İttifakı, iki partinin birlikteliğinden çok daha büyük bir şeyi ifade ediyor. Türkiye düşmanları bunun farkında. Pire için yorgan yakmaya kalkanlar da farkına varsa iyi olur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp