İlk astronotumuz pilot albay Alper Gezeravcı uzay yolculuğuna çıkarken, tüm Türkiye bu tarihi anı büyük bir heyecanla bekledi. Dakikalar geriye doğru sayılırken, milyonlar dualara karışan sevinç gözyaşları ve alkışlarla bu ana şahitlik etti.
Çünkü sevinçte ve tasada ortaklaştıkça bir millet olunabileceğini bilenler için ülkemizin bilim ve teknolojide ulaştığı bu nokta çok değerliydi. Oysa bazıları için bu tahammül edilemez bir seviyedir.
Çünkü iki asırdır söyledikleri her şey çöktü. Onlara göre inancımız ilerlememizin önündeki tek engeldi. Onlara göre İslam'a ait hayatımızdaki her şey, geri kalmamızın yegâne sebebiydi. Kurtuldukça ilerleyecek, yaşantımızdan dini çıkarttıkça medenileşecektik. Fakat olmadı.
İlerlemenin törenlerde frak giyerek vals yapmak olduğu zehabına kapılan dünyanın en gerici bir avuç despotunun elinde Anadolu insanı çaresizce sabretti. Hizmet etmekten, üç yüz yaşındaki bir çeşmeye musluk takmayı, mezarlıklara bidon koymayı anlayan zihin fukaralarının kendilerini çağdaş ve ilerici diye pazarlamasına acıyarak tebessüm etti.
Biz bu sabrı, oğlunun yemin törenini dahi elleri bağrında uzaktan seyretmek zorunda kalan Alper komutanın anacığı gibilerinin gözlerinden süzülen yaşlardan tanırız. Şimdi o gözyaşları bir mutluluk pınarı olup, ülkenin ilk astronotunun ardından semâya karışıyor.
Anadolu insanı bu küstah cendereden kurtuldukça neler başarabildiğini gösteriyor. Tüm tezleri çökenler ise hırslarından deliye dönüyorlar. Ülkenin pek çok üniversitesindeki bilim adamlarıyla koordineli bir şekilde uzayda 13 bilimsel test yapacak olan astronotumuza turist diyecek kadar zavallılaşabildiler.
Öfkelerinin sebebini biliyoruz. Çünkü tüm bu devrimler, imam hatipli bir cumhurbaşkanının iktidarında gerçekleşti.
Uygarlığımızın altın çağlarında da durum böyleydi. Dünyadaki ilk rasathaneler 9. yüzyılda Bağdat ve Şam'da kurulmuştu. 600 yıl önce Semerkant'ta Uluğ Bey astronomi çalışmalarına başladığında, rasathanesinin başına Bursalı Kadızade Musa'yı getirmişti. Çünkü İslam, bu gerici taifenin iddialarının aksine ilerlemenin temel unsuruydu.
Yerel seçimleri bile II. Abdülhamid'le hesaplaşma üzerinden okuyan gerici bir zihniyetin bu uzay yolculuğundan memnun olması mümkün müdür? Hırsları gözlerini öyle kör etmiş ki, ülkeyi bölmeye çalışan bir terör örgütünü dahi kucaklamaktan geri durmuyorlar. Öyleyse biraz daha öfkelendirelim:
Ruslar ve Almanlar orduları için makineli piyade tüfeğini 1944'te üretmişken, Türkiye ancak bundan 70 yıl sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabalarıyla ilk milli piyade tüfeğini üretebildi. Oysa Türkiye Kanuni döneminde tüfek fabrikaları kurmuş, beş asır önce ordusunda "tüfekçi birlikleri" olan bir devletti.
Türkiye ilk uçak gemisi TCG Anadolu'yu ancak Cumhuriyeti'nin 100. yılında denizle buluşturabildi. Elbette yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gayretiyle. Oysa İngilizler bundan tam 110 yıl önce Ark Royal isminde bir uçak gemisi inşa etmiş, hatta Çanakkale Savaşı'nda üstümüze göndermişti.
Dine ve değerlerimize düşmanlık üzerine kurguladıkları her şey, çürük ittifakları gibi dağıldı gitti. Onlara en güzel cevabı Kur'an veriyor: "Size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: Öfkenizden çatlayın!"(Al-i İmran-119)
