Top
16/03/2024

İstanbul hatırlatacak

Kendisine ne sorulsa "hatırlamıyorum" diye cevaplıyor, inanılmaz bir pişkinlikle. Beş yıl önce verdiği sözlerin neredeyse hiçbirini tutmuş değil. Katıldığı tüm televizyon programları artık kâbusu olmuş durumda. Ekibine önceden verilmiş sorular karşısında dahi şaşkınlığa kapılıyor, "hiç duymadım, öyle mi demişim hatırlamıyorum" diyor. Elbette hafıza kaybı değil bu. Pinokyo'nun burnu artık bir yere sığmıyor.

Gerçi kendisine hatırlatılan vaatleri, İstanbul'un kurulu trafik düzenini dahi bozarak, şehri yaşanmaz hale getiren birisi için oldukça fazla. Metrobüs hatlarını felce uğratan, deniz ulaşımını azaltan, otobüslerin bakımını yapmaktan aciz, beş yılda sadece 8 kilometre metro yapabilen birisine "Denizaltı ile kent içinde yolculuk vaat etmiştiniz, gerçekleşti mi" diye sorarsanız elbette "hatırlamaz".

Şimdi İstanbul'un bir yakasından diğerine "Hızray" yapacağını anlatıyor hararetle. En büyük vaadi bu. Oysa 4 milyar euroya mal olacak bu devasa proje için 2021'de tantanalı toplantılar, günler süren çalıştaylar yapmıştı zaten. Üzerinden geçen 3 yıla rağmen tek çivi bile çakılmadı. Hatırlatılınca "beş yılda yetişmezdi zaten" diyor, neden çalışmaya dahi başlamadığına tek bir yanıt vermeden. Ve şimdi İstanbul halkının gelecek beş yılda bu işe başlayacağına inanmasını istiyor.

"Belediye tesislerinde haftada bir kere ihtiyaç sahibi çiftlere ücretsiz düğün" gibi o devasa İBB bütçesinden bir damla bile etmeyecek vaadi dahi gerçekleştirememiş kişi elbette hatırlayamaz. Nasıl hatırlasın ki?

"İçiniz rahat mı? Depreme hazırlık yaptınız mı?" diye soruyor gazeteci. "5 yılda nasıl hazırlayayım, mümkün değil" diye cevaplıyor. Ne 100 bin konut vaadini hatırlıyor, ne kentsel dönüşümü. Fakat İstanbul'un caddeleri iki aydır "insanları ev sahibi yaptığı, büyük bir kentsel dönüşüm gerçekleştirdiği" şeklindeki reklamlarla dolu.

Söylediğini inkâr eden siyasetçiler gördük. "Dün dündür" diyerek tüm geçmişi bir kalemde silenleri gördük. Söz verip tutamayanları gördük. Fakat böylesini hiç görmemiştik. Maaşa bağladığı kiralık kalemleri bile canından bezdirecek bir pişkinliği ilk defa görüyoruz.

Yakasını silkeleyerek "Ekrem'e toz bile yapışmaz, yapışmaz" diye bağırıyor. Aslında karşımızda gördüğümüz şey bir öfke nöbeti. Bütünüyle dağılmış durumda. Paradan kule yapan yoldaşlarının yakalanmasına değil, elleriyle semirttiği Saraçhane Medyası'nın bile patlayan bu lağıma kayıtsız kalamamasına öfkesi.

Ajans marifetiyle yapılan makyaj döküldü çoktan. Badananın altından huysuz, küfürbaz, muhteris bir beceriksiz çıktı. Nasıl yarışsın "neysem oyum" diyen hakiki bir adayla.

Bakanlık yaptığı dönemde gece gündüz çalışmış, selde, depremde halkının yanından bir kez olsun ayrılmamış, dar gelirli insanlar için yüz binlerce yaşanabilir konut inşa etmiş, şehirleri millet bahçeleriyle buluşturmuş bir mühendis var karşısında. Murat Kurum'la onu karşılaştırmak bile imkânsız.

Nasıl mümkün olabilir bu? Bir tarafta kentleri ayağa kaldıran bir yüksek mühendis; diğer tarafta dünyanın incisini yaşanmaz hale getirip, hafızasını yitirmiş numarası yapan pinokyo.

O hatırlamasa da sözlerini, İstanbul hatırlatacak.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp