Türkiye bir yandan şehitlerinin yasını tutarken, diğer yandan CHP'nin TBMM'de teröre karşı ortak bildiriye imza atmamasını tartışıyor. Aslında bu bütünüyle beyhude bir tartışma. Çünkü CHP için Türkiye'nin kantonlara bölünmesi, üniter yapıdan vazgeçilmesi, Suriye'nin kuzeyinde ABD destekli ve sol-seküler tandanslı yapay bir devletin kurulması gibi konular çok geride kaldı.
CHP'nin PKK'nın siyasi kanadı DEM'le kurduğu ilişkiyi, seçim ittifakı şeklinde okumak büyük bir yanılgı. CHP için bu ittifak çok daha derin ve güçlü bağları ifade ediyor. Bu yüzden "Türkiye'nin kurucu partisi neden teröre karşı birlik içinde hareket etmiyor" sorusu parti yöneticileri tarafından öfkeyle değil, acı bir tebessümle karşılanıyor. Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti.
Öncelikle mevcut CHP'nin, ülkenin kuruluşuna katkı sunan Halk Fırkası'yla hiçbir alakası yok. Tek parti dönemi CHP'si ile tek bir ortak noktaları var: Halkın inancı ve dini değerleriyle kavga. Bunun dışında CHP'nin, milli devlet, bölünmez bütünlük, misak-ı milli, işgalden kurtarılan topraklar dışında kalan soydaş ve dindaş halklarla ilişkiler, kurucu unsur olarak anasır-ı İslam ve azınlıklar gibi hemen hiçbir konuda "kurucu irade"yle ortak tek bir noktası yok. Kimse kimseyi kandırmasın. Gerçek bu.
Özgür Özel'in ayaklarına kırmızı halılar sererek karşıladığı DEM yetkililerine göre iki partinin yaptığı görüşmede seçim ittifakı konusu en tali mevzu olmuş. DEM Başkan Yardımcısı Tayip Temel yaptığı açıklamada görüşmelerde öncelikli gündemin Öcalan'ın hapishane koşullarının iyileştirilmesi, terörist başına uygulanan tecridin kaldırılması, teröre lojistik destek sağlayan belediye yönetimlerine kayyım atanma uygulamasının sonlandırılması, cezaevindeki PKK'lı mahkûmların durumu gibi konular olduğunu vurguluyor.
CHP'nin eş başkanı Özel'i ziyarete giden DEM'in eş başkanı Tuncer Bakırhan 12 şehit verdiğimiz kanlı terör saldırısından sonra yaptığı açıklamada taleplerinin yerine gelmemesi halinde Tekirdağlı'nın da, Trabzonlu'nun da rahat yüzü göremeyeceğini söylemişti. Kendisini çiçeklerle karşılayan CHP heyeti huzurun yolunu birlikte nasıl inşa edeceklerine karar vermişlerdir herhalde.
DEM'in diğer eş başkanı Tülay Hatimoğulları'nın geldiği SYKP'ye göre sadece Türkiye değil, İran, Irak ve Suriye de Kürtlerin topraklarını işgal eden devletler. Hatimoğulları Kürt değil, Samandağlı bir Arap Alevisi. Gezi terörü sırasında kurulan bu partinin liderinin DEM'de eş başkanlığa getirilmesi PKK'nın çatı örgütü KCK'nın bir politikası. KCK, sadece bölücü Kürtçüleri değil, aynı zamanda Türkiye'ye karşı savaşan marjinal sol örgütleri de tek çatı altında toplamayı hedefliyor. Bu doğrultuda Suriye'deki PKK, Türkiye merkezli 9 sol terör örgütüyle birlikte hareket ediyor.
Şu anda Demirtaş'la birlikte tutuklu olan eski eş başkan Figen Yüksekdağ da, MLKP terör örgütünün siyasi ayağı olan ESP'nin başkanıydı. Yüksekdağ da tıpkı Hatimoğulları gibi Kürt değil, Adanalı bir Türk.
Türkiye görüldüğü gibi sadece Amerikan Kürdistan'ı hayalini kuran bölücülerle değil, aynı zamanda "Türkiye'ye düşmanlık zemininde PKK'yla buluşan" yıkıcı sol terör örgütleriyle de savaşıyor. Bu yapıların bir kısmını ABD, bir kısmını Avrupa ülkeleri, bazılarını ise İran ve Suriye rejimleri destekliyor.
İşte bu yüzden terörle mücadele çok yönlü olmak zorunda ve birlik içinde hareket etmek elzem. PKK'nın televizyonundaki yorumcuların Özgür Özel'i, "Türkiye'deki birlik görüntüsünü bozduğu için tebrik etmeleri" de bu yüzden anlamlı. CHP'nin atmadığı imza göründüğünden çok daha fazla anlam içeriyor.
