Türkiye kendi kader seçimini 2023'te yaptı ve Cumhur İttifakı'nın ortaya koyduğu çizgiyi Batı'nın tüm hesaplarını altüst ederek kendine istikamet olarak belirledi. Yamalı bohçaya benzeyen ittifakların yenik ekin yaprağı gibi savrulmasının sebebi budur. Yoksa ne Akşener'in yıllar sonra hatırladığı ideolojik duruşunun ne de Davutoğlu ve Babacan gibi figürlerin özgün siyaset yapma iddiasının bu parçalanmada bir etkisi var. Topyekun mağlubiyetin neticeleri bunlar.

Kendi başlarına varlık göstermesi imkânsız olan bu partiler için yerel seçimler bu yüzden çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Fakat CHP için yerel seçimler gerçek bir kader seçimi. Çünkü Kılıçdaroğlu gibi yenilgi yorgunu birisinden sonra Özgür Özel'e mecbur kalmış bir parti için İstanbul'u kaybetmek "yolun sonu" demek.

İstanbul, lider sıkıntısı çeken CHP için sadece ajans marifetiyle parlatılmış İmamoğlu imgesi anlamına gelmiyor. Devasa bütçesiyle partiyi besleyen, genel başkan belirleyebilen, delege ticareti yapılabilen, İmamoğlu'nun deyimiyle "büyük bir nimet".

Fakat İstanbul'a baktığında hizmet edilmesi gereken kadim bir şehir değil de, altın yumurtlayan kaz gören bir zihniyet için alarm zilleri çalıyor. Çünkü AK Parti'nin adayı Murat Kurum İstanbul'da adım attığı her yerde sadece büyük bir sevgiyle karşılanmıyor. Aynı zamanda Kurum, CHP'nin İstanbul'a kaybettirdiği yılların telafisi için "kurtuluş umudu" haline gelmiş durumda.

Bu yüzden CHP, terör elebaşlarının müdahalesiyle DEM ile ittifak yapsa da, yapmasa da ağır bir yenilgiyle karşılaşacağını görüyor. Hatta umut bağladığı Yeniden Refah'ın aday çıkarması dahi CHP'nin istediği sonucu almasını sağlamayacak. Çünkü Fatih Erbakan'ın 2023'te aldığı oy Cumhur İttifakı içindeyken kendisine verilmişti. Bugün ise talep ettiği 2 büyükşehir ve 35 ilçe belediye başkanlığı teklifi kabul edilmediği için Cumhur İttifakı'na seçim kaybettirmeyi hedefleyen bir anlayışı milletimiz onaylamayacaktır.

Bir tarafta telafisi mümkün olmayan can kayıplarımızın yanında, deprem felaketinin Türkiye'ye verdiği 120 milyar dolar zarara rağmen bir yıl içinde 50 binden fazla konutu inşa edip hak sahiplerine teslim eden AK Parti anlayışı, diğer tarafta ise kentsel dönüşümü engelleyerek Hatay'da binlerce canın yitirilmesine sebep olan CHP anlayışı var.

Hatay'da tüm tepkilere rağmen CHP tarafından yeniden aday gösterilen Lütfü Savaş'ın kentsel dönüşüm karşıtı mitingde yaptığı konuşma hâlâ kulaklarımızda çınlıyor: "Emek Mahallesi halkı burada mısınız? Bu dönüşüme bizimle birlikte karşı mısınız?"

O binlerce insan "karşıyız" demişlerdi. Şimdi ise o insanlar yok. Emek Mahallesi insanlarıyla birlikte artık toprak altında.

İstanbul halkı, şehrin en önemli sorunu olan çürük yapıların yenilenmesi ve artık büyük bir çileye dönüşen ulaşım sorunun çözümünü oylayacak. Bu iki konuda da en ehil ismin Murat Kurum olduğu ise su götürmez bir gerçek.

Zaten rakibinin bu konular gündeminde dahi değil. İstanbul'un sorunlarını merkezine almayan birisinin yerel seçimde şansı yok. Mağlup olursa genel başkanlık, kazanırsa cumhurbaşkanlığı hayali kuruyor. Oysa rüyalarının kâbusa dönmesine hızlıca yaklaştığını artık kendisi de görüyor.