Top
Hüseyin Besli

Hüseyin Besli

atifhuseyin@gmail.com

20/04/2014

SNOP

Seçkin görünmek için başkalarının düşüncelerini bayraklaştıran onlar gibi davranmaya özenen kimse. 1 Kesinlikle kendi kişiliği yoktur. Şişine şişine kimlik diye taşıdığı şey başkalarına ait bir gömlektir. Özenti içindedir ve özendiklerinin gömleğini giyerek onların kulübüne üye olmayı beklemektedir. Ahlak diye taşıyabildiği ancak bir ‘yanaşma’ ahlakıdır. Yanaşmaya çalıştıklarının ‘artık/atık’larında boncuk ararken, kendini doğru dürüst birisi olmaya çağıranlara düşman kesilir. Özendiği ve öykündüğü kulüp üyelerinden aldığı/alacağı bir aferini görgüsüzce ve utanmadan bir övünç madalyası gibi taşır, üstelik arsızca ve saldırgan bir biçimde boynunda taşıdığı yaftayı insanların kutsamasını bekler. Başkalarının fikriyle kendi insanlarını dövmeye kalkışır. Cahillikten kaynaklanan cesaretiyle tepeden bakmacı üslubuyla bir de herkese ayar vermeye kalkışır. Yaşadığı topraklarla ve toplumla hiçbir sahici ilişkisi bulunmayan, ama onlardan beslenmekten de geri durmayan, gerçek hiçbir değer üretmeden, toplumun ürettiği değerleri en fazla tüketmeye kendini layık gören bir asalak. Pek hazzetmese de bizim dilimizi konuşan, ara sıra da olsa bizimle aynı türküyü dinler görünen, bizimle ayrı havayı soluyan ama hiçbir zaman içinde yaşadığı toplumla aidiyet bağı kuramayan bir ‘yabancı’. 2 Taammüden gösteriyorum. İşaret ettiğim kişi Ertuğrul Özkök ve onun gibileridir. Özkök, 10 Nisan 2014 tarihinde Hürriyet Gazetesindeki köşesinde 30 Mart seçimleri sonrası düşüncelerini yazmış. “Bu yaz farklı geçecek, Plajlar daha cıvıltılı olacak, insanlar kendi mahallelerinde inadına yaşamaya başlayacak, kadehler daha büyük bir özgüvenle kalkacak, yeni bir Türkiye doğuyor. Tek millet olmadan, bir hayat tarzları konfederasyonuna doğru gidiyoruz. … bildiğimiz hayatı yaşayarak yaşatacağız. Çünkü hayatta en iyi bildiğimiz bizden önceki cumhuriyet nesillerinin bize en iyi öğrettiği şey bu.” Bu satırlarda snoplaşmanın ve yabancılaşmanın en açık tezahürlerini görmenin yanında iki veçheli bir yalancıyla karşı karşıya bulunduğumuzu görüyoruz. Özkökgiller takındıkları kimlik nedeniyle doğal yalancı ve yalanlayıcıdırlar zaten. Bundan gayrı ‘hayat tarzları konfederasyonu’ içinde yaşayacakmışız. Böyle bir tespitin doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu. Varsayalım ki Özkök’ün tespiti doğrudur. Bu tespit doğru ise bu bir özgürlük emaresidir. Herkes farklılıklarını koruyarak başkalarının varlığına saygı duyarak birlikte yaşayabilecek. Peki, bu özgürlük ortamını kimler sağladı. Özkök’e göre “cumhuriyet nesilleri”. Birinci yalan bu cümlelerde. Daha düne kadar cumhuriyet nesilleri değil miydi toplumun tamamını tek renge boyayıp, bütün farklılıkları törpüleyip sınırsız tek tip toplum yaratmaya (!) çalışan. O günleri yaşayanlar henüz hayattayken ve yaşadıklarını dün gibi hatırladıkları ortadayken ancak bir snop böyle bir iddiada bulunabilir. Dünün islah edilmesi gerekli toplulukları, dindarlar, kürtler, aleviler vs. isimlerini ve kimliklerini gizleyerek yaşamak mecburiyetindeyken bulduğu her fırsatta onları zamanın zinde görüşlerine gammazlayanlar Özkökgiller değil miydi? Yalanın öteki veçhesine gelirsek, Özkök bugün ve yarın savunacağı ‘hayat tarzları konfederasyonu’ olgusunu ortaya çıkaran iradenin AK Parti iktidarı olduğunu göremiyor, AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı nedeniyle kanlanmış gözü yüzünden… 3 Fazla söze hacet yok. (Aslında Ertuğrul Özkök’ü ‘snop’ diye vasıflandırmak, dünyada Oscar Wilde gibi temsilcileri olan, kendi çerçevesi içinde bir tutarlılığı bulunan ‘snopizm’e karşı yapılmış bir haksızlıktır. Özkök için snopluk bile bir payedir. Neyse, şimdilik idare edin!) Artık bu yabancıların devri bitti. Onların snopluklarına prim vermiyor artık millet. Millet kendinden olmadığı halde, içine girip maddi ve manevi değerlerini kemiren kenelerinden kurtuluyor artık. Bunların çırpınışı, dereyi geçmek için sırtına bindiği kurbağayı ısıran akrebinki gibi; ısırılan kurbağanın suya dalmasıyla zor durumda kaldığında bağırmasından farksızdır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp