Top
Hüseyin Besli

Hüseyin Besli

atifhuseyin@gmail.com

28/04/2024

‘Hadari'leşmek /2

Bir önceki yazımızda R. Tayyip Erdoğan'ın okuduğu Ak Parti'nin kuruluş bildirgesinden bahsetmiştik.

Şimdi o metinden bir alıntıyla devam edelim.

"Partimizin fikren doğup, resmen kuruluşuna kadar geçen süreçte arkadaşlarımızla birlikte Anadolu'nun değişik kentlerinde birçok ziyaretler gerçekleştirdik ve 'Gerçek Türkiye'yi (yani çevreyi) oluşturan milyonlarca insanımızla tek tek kucaklaştık.

Bilhassa az konuştuk, çok dinledik.

Bilhassa az tavsiyede bulunduk, çok tavsiye aldık.

Bu gezilerimiz sırasında tanıştığımız eli kınalı küçük köylü kızı Ayşe'ye,

Askerde ya da gurbetteki oğluna ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş Fatma Ana'ya,

İçinde bulunduğu şartlardan bunalmış Tüccar Ahmet'e,

Torunlarının nasıl okuyup, iş sahibi olacağını düşünmekten yorgun düşmüş, emekli Osman Amca'ya,

'Partimizi kurduğumuzda oylarınızı bize verin' demedik, diyemedik. Zaten diyecek konumda da değildik.

Sadece ve sadece onları tek tek ve sükûnetle dinledik.

Bu geziler sırasında insanlar bize;

'Yorgunuz, üzgünüz, kırgınız, gelecekten ümitsiziz' dediler.

Bize bizzat onlar 'sizi bekliyoruz' dediler.

Ve bizzat onlar onurlu bir görevi yüklediler: 'Hala ne bekliyorsunuz!'

Cevaben bu insanlara dedim ki; Ey amcalar, dayılar, teyzeler, kardeşler; sizler çok güzel söylüyorsunuz fakat daha yola çıkmadan beni ve arkadaşlarımı içine sindiremeyip taşralı diyenler, Türkiye'nin geleceği daha demokrat, daha zengin, daha özgür olsun diye başlattığımız yürüyüşü engellemeye çalışanlar var.

Peki ya onlara ne diyeceksiniz?.. diye sordum.

Bana ne cevap verdiler biliyor musunuz?

'TÜRKİYE BİZİZ' dediler.

Ne bir eksik ne bir fazla 'TÜRKİYE BİZİZ!'

Seçimler sonucu; sivil siyaset Ak Parti'nin eline geçmiş olsa da askeri vesayet ve bürokratik oligarşi hala varlığını koruyor, devlet yönetimine müdahalelerde bulunabiliyordu.

Kaçınılmaz ve nihai sıcak çatışma malumunuz 15 Temmuz 2016'da gerçekleşti. İşte bu tarihten sonra Ak Parti Merkez'i teslim aldı ve oraya yerleşti diyebiliriz.

4

Doğal olarak Ak Parti merkeze yerleşmesiyle, kendisine geçmiş seçimlerde başarılar sağlayan 'çevreci dili' kaybetti. Artık Ak Parti'nin söylemlerinde 'merkezin kazanımlarını korumaya matuf yeni, yeni olduğu kadar eğreti bir dil oluştu... iddiasında bulunabiliriz.

Bu hususun her zaman tartışmaya açık olduğunu da peşinen kabul ederiz.

Doğrusu Ak Parti lideri R. Tayyip Erdoğan bu tehlikenin farkındaydı. Dolayısıyla bu yeni dile teslim olmamak için epey çaba sarfetti.

Bu durumu 18.08.2014 tarihinde Habertürk Gazetesinde verdiğimiz bir röportajda şöyle dile getirmişiz.

Röportajı yapan Balçiçek İlter soruyor:

"Ak Parti değişti... Aktör de (R. Tayyip Erdoğan) değişti aslında. Her ne kadar ezilmişin, ötekinin, mazlumun sesi olsa da kaç dönemdir iktidar..."

Biz de cevaben demişiz ki: "Ortada, çok büyük müthiş bir ustalık var. Görülmüyor, görmüyorsunuz. Evet mazlumların, itilmişlerin adamı ama bugün merkezde. Ama hala aynı dili kullanıyor. Neden biliyor musunuz? Dışarıda kendisi (yeni) bir merkez icat etti bir nevi. Başlangıçta Türkiye içerideki merkeze, oligarşik derin devlete karşı duruyordu. Şimdi ise dışarıda BM nezdinde saldıracağı bir merkez yarattı. BM'ye "Bu haksızlık derken, Gazze derken, One minute derken... Dünyadaki merkeze karşı (bu kez dünya ölçeğinde) yine ötekileştirilenlerin, kenarda olanların, mazlumların dilini kullanıyor... Dünyadaki mazlumların sözcülüğünü yapıyor... bu çok geçerli bir dil..."

5

Şimdi; şu soru bütün uyarıcılığı ve yakıcılığıyla önümüzde durmaktadır. Acaba, uzun yıllar iktidar olmasının verdiği körlük ve algı zayıflığı nedeniyle, biriken tortular sebebiyle, korumacılığın icbar ettiği atalet mucibince, statükoyu korumak, merkezi ve kişiler olarak kazanımlarımızı muhafaza etmek gayretiyle farkına varmadan hadarileştik mi?

Eğer öyleyse, 'hadarileşme' ne zaman başladı... diye de sorulabilir.

Buna kesin bir tarih verilemez. Zira, bardak 31 Mart 2024'te taşmıştır, lakin bardağa su damlama/birikme ameliyesi çok öncelerden başlamış olabilir. Buna rağmen bardağı yeniden olması gereken yere koyabiliriz; 'taze (bir) kan' bulabiliriz.

Yeter ki inanalım, yeter ki isteyelim.

Hani ne demişti Erdoğan;

"İman varsa imkân da vardır"

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları