Top
Hüseyin Besli

Hüseyin Besli

atifhuseyin@gmail.com

15/03/2024

“Hâlâ beklemeye devam edecek misin Arap ulusu?” (*)

Arap'ın Filistin'de İngiliz sömürgeciliği ile olan öyküsü, diğer bütün Arap ülkelerinin söz konusu sömürgecilikle yaşadığı öykünün aynısıdır. İngiliz emperyalizminin Filistin'de Araplara kurduğu hile ve komplolar da, diğer ülkelerde gerçekleştirdiği senaryoların aynısıdır.

Gerçekte buna öykü demek, oldukça hafif ve müsamahakâr bir nitelemedir. Aslında "sürekli tekrarlanan oldukça acıklı bir facia ve trajedi" demek daha uygun olur. Trajedinin en az kendisi kadar insanı kahreden bir başka yönü de, Arapların biteviye yenilenen bu komplolara karşı gözlerinin bir türlü açılmaması, her defasında perişan olmalarına rağmen tuttukları yolu değiştirmemesi, tekrar tekrar defalarca ısırılıp zehirlendikleri delikten sakınmamasıdır.

Bu trajedi İngiliz vicdanından medet umma, ona tutunup sığınma trajedisidir.

Aslında İngiliz'de (ABD'de) vicdan olduğuna inanmanın kendisi bile başlı başına bir faciadır!

Bu vicdan, bütün Arap ülkelerinde, Arap'ın defalarca ısırılıp sokulduğu bir engerek yılanları kovuğudur. Tüm alanlara karşın bu deliği bir türlü tıkamıyorlar ve nihai anlamda, hadis-i şerifin bildirdiği hakikat aleyhlerine tecelli ediyor. (...)

Bir avuç siyasetçi cihadı ve onun zorluklarını göğüslemeyi göze alamayıp, halkları için yolun ehvenini, işin kolayını tercih ederek kongrelerle, anlaşmalarla, görüşme ve konuşmalarla vakit öldürmeye koyuldular. (...)

Kendi halkını böylesine uyuşturup uyutan, uyanmadan rahatına devam etmesi için onları yelpazeleyen ve uykularını en güzel rüyalara gark eden siyaset adamları varken, emperyalistler bu halkların gasp ettikleri haklarını niye teslim etsin ki? (...)

İnsaflı olmak gerekirse; yiğit Filistinlilere oynanan bu oyunun esas sorumlusu İngilizler değil, Mısır ve diğer Arap beldelerinden gelen lider statüsündeki kişilerdi.

Sorun bir ırk ya da devlet sorunu değildir.

Amerikalı İngiliz'den, İngiliz Fransız'dan, Fransız Hollandalıdan daha iyi değildir. Hepsi aynı uygarlığın çocuklarıdır.

Ne kalbi, ne de vicdanı olmayan madeni ve iğrenç bir uygarlık...

Hep alan vermeyen, yaralayan tedavi etmeyen pis bir uygarlık...

Her ne kadar dışardan büyük yaygara ve gürültü koparıp şimşekler çakan iri cüsseli bir dev gibi görünse de gerçekte küçük, egoist ve çıkarcı bir uygarlık.

Kuşkusuz bu medeniyet zelildir, aşağılıktır. Çünkü insanlığa ruhi ve moral değerler bazında azık olabilecek hiçbir şey takdim etmedi. Vahşi ve ilkel kanunların boyunduruğunda pestili çıkarılmış insanlığı yüceltecek hiçbir çabaya yeltenmedi. Kaldı ki, bu medeniyetin kendisi -doğası gereği- yeryüzünün musibet ve eziyetlere uğramış halklarına vahşi ve insanlık dışı kanunlardan başkasını uyguladı mı?"

(*) Seyyid Kutub, Mecelletür Risale, sayı 694/21 Ekim 1946 ve sayı 659/18 Kasım 1946

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp