Tarih, ne yazık ki tekerrür ediyor.
Ne kadar gayrimillî unsur varsa her yere tünemiş durumdalar. Kimi kendine sosyal demokrat, kimi Rusçu, kimi Çinci, kimi "siyasal İslamcı", kimi ateist, kimi deist kimi LBGT'Lİ, kimi PKK’lı diyor... Öyle ki hepsinin ortak derdi bu ülkenin asli unsuru olan Türk milletine, tarihine ve kültürüne olan derin husumetleri maalesef.
Adam, ülkenin en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı…
İzmir’in kurtuluşu törenlerinde öyle bir konuşma yapıyor ki düşman başına! Mensup olduğu ülkenin tarihini bölüyor, parçalıyor, beğendiğini alıyor, beğenmediğini yerlere çalıyor!
Millî bilinç, genel Türk tarihi tasavvuru ne yazık ki adamın semtine hiç uğramamış. Ne vakit bir konuşma yapsa, bu ülkeye uzaydan baktığını düşündüğüm bu insanın Türk milletinin seciyesinden hiç nasiplenmemiş olduğu hissine kapılıyorum.
Bir iskeleye “Agamemnon” ismi verilirken “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali bu durumu eleştiren insanları suçluyor ve “Agamemnon isminden rahatsız olmak nasıl bir ruh hâlidir?” diye soruyor!
“-Beyefendi, biz “Agamemnon” isminden rahatsız olmuyoruz. Biz, sizin bir yabancı gibi, bir el gibi, bir gayrimillî unsur gibi, birilerine mesaj verir gibi vatan topraklarına “Agamemnon” ismini yakıştırmanızdan ve bundan hiç rahatsızlık duymayışınızdan rahatsız oluyoruz! Çünkü bin yıldır Türk milletinin ana vatanı olmuş bu topraklara bir isim verilecekse şayet bu Çaka Bey, Umur Bey, Hasan Tahsin gibi isimler olmalıdır. Siz bunu düşünemediğinizden dolayı rahatsız oluyoruz.
Umur Bey’i hiçbir konuşmanızda andınız mı mesela?
O Umur Bey, İzmir’in gerçek fatihidir. Umur Bey varken bir mekâna “Agamemnon” ismini verenlere arka çıkamazsınız! Beyefendi, bu nasıl bir ruh hâlidir ki kendi vatanınızda gayrimillî unsur gibi davranmakta ve yaşamaktasınız! Osmanlı Devleti’ni aşağılıyor ve ihanetle suçluyorsunuz! Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, o aşağıladığınız devletin yetiştirdiği bir komutan olduğunu unutuyorsunuz! Osmanlı ki 600 yıl üç kıtayı yönetti, o Osmanlı ki hâlâ damgasını vurduğu topraklarda yaşıyorsunuz…
Son yıllarda kimileri "Osmanlıcı", kimileri "Cumhuriyetçi" geçinip tarihimizi bile bile politize ediyorlar. Türk tarihi bir bütündür. Mete Han'dan, Bilge Kağan'dan, Çağrı ve Tuğrul Bey’e, Sultan Alparslan’dan Ertuğrul Gazi’ye, Fatih’ten, Sultan Süleyman’a, Emîr Timur’dan Yıldırım Bayazıt Han’a, Abdülhamid Han’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar tarihimizin bütün şahsiyetleri bizim için kıymetlidir, büyüktür ve tarihimizin yıldız isimleridir…
Bir yıldızlar şehrayini misali tarihimizin altın yapraklarını başarılarla, zaferlerle, şanla-şerefle yaldızlayan tarihî şahsiyetlerimizi yarıştırmaktan bıkmadınız mı?
Bırakınız ilim insanları onları günahlarıyla, sevaplarıyla, yazsınlar, araştırsınlar. Onların hiçbiri siyasete malzeme olacak kadar kıymetsiz değildir! Tarihî kıymetlerimizi bile ayırarak, kayırarak siyaset terazisine koyup üzerinde politik hesaplar yapıyorsunuz! Yapmayın! Dar-ı bekaya irtihal etmiş bu şahsiyetlerin size verecekleri bir hesapları da yoktur, cevapları da!
Bir hesap verilecekse şayet siz vereceksiniz! Yunanlıların "Mavi Vatanımızı" taciz ettiği şu günlerde gündemimizde “Agamemnon” değil, “Hasan Tahsin” olmalıydı mesela!
Hasılı anlıyoruz ki bir şehri emin ellere teslim etmedikçe caddelerinde Umur Bey, Çaka Bey isimlerini değil, Agamemnon gibi Yunan krallarının isimlerini bulmanız da mukadderdir!
Sözlerimizi Merhum Arif Nihat Asya’nın sözleriyle bitirelim:
“Tarihine yüz vermeyen/Tarihten yüz bulmaz olsun.
Kendisi de benzeri de/Olmaz olsun, olmaz olsun!..”
