Top
Meryem Aybike Sinan

Meryem Aybike Sinan

meryemaybike@gmail.com

01/12/2023

Bunları cezalandırmalı!

Gerçek bir anne için çocuk göz bebeğidir, aile cennettir.

Gerçek anne de ne demek diye düşünmeyiniz lütfen. Gerçek anne ve sözde anne diye anneleri ikiye ayırmanın nedenleri hakkında çok güçlü gözlemlerim ve bilgi notlarım var.

Aile içindeki çatırtıyı zaten duymayan kalmadı.

Kadın-çocuk-aile birbiriyle ilintili ve birbirini tamamlayan kavramlar. Her kadın anne olmalı mıdır peki? Veya her kadın aile kurmalı mıdır? Beş on yıl önce bu sorulara cevabım güçlü bir şekilde evet olurdu kesinlikle.

Bugünün şartlarında ve gerçekliğinde böyle düşünmüyorum/düşünemiyorum ne yazık ki! Öyle bir kadın modeli oluşturuldu ki onları açıkçası hiçbir yere iliştiremiyorum. Neden mi? Farkında mısınız, son zamanlarda çocuklarını terk edip yabancı erkeklere kaçan veya özgürlük adına başka hayatları seçen kadın sayısında ciddi bir artış var.

Bugün bu kabil kadınlardan söz edeceğim.

Sözde özgür hayatı seçen, çoklukla eğitimsiz, vasıfsız, değerler manzumesi yerle yeksan olmuş kadın tipi, kısa kısa ilişkilerinde çocuk yapmayı da ihmal etmiyor! Kısa bir zaman sonra da bu adamdan da sıkılıp başka hayatlara yelken açmak için çocuğunu devlet yurtlarına bırakıp şehir şehir dolaşıyor.

Bir devlet yurdunda çalışan arkadaşım, farklı şehirlerde birkaç çocuğu olan kadınların sayısında çok ciddi artış olduğunu, sık sık devlet yurtlarına çocuk bırakan bu kadınlar hakkında hiçbir cezai işlem yapılmadığını söyledi.

Tabii arkadaşım bu bilgileri verirken düşünemediği, göz ardı ettiği çok ciddi bir husustan bihaberdi! Bu yolla soy bağının yani nesebin karışması meselesinin ne denli hayati bir konu olduğunu muhtemelen bilmiyordu veya aklına gelmiyordu.

Bu kadın cinsinin sayısı artarken erkeklerin sayısı artmıyor mu? Bu adi suça karışan sözde erkeklerin sayısı da artıyor elbette. Onların da böyle bir derdi olsaydı bu kabil ahlaki düşüklüğün kenarında kıyısında bile dolaşmazlardı.

Bu meseleye nasıl çözüm getirilmesi gerektiğine dair aklımdan sayısız düşünce geçiyor. Akla en yatkın olanı bu kabil kadınların tespitinin yapılması. Ardından bunların doğurganlıklarının sona erdirilmesi gerekir. Ve elbette bir cezai müeyyidenin de en ağır şekilde uygulanmasında yarar var.

Kimi kadın dernekleri bu düşünceme karşı çıkabilirler, yok kadın hakları, yok özgürlük diye bağırıp çağırabilirler! Ben de diyorum ki ya sosyolojimiz ya geleceğimiz ya devletimiz ya soy bağı meselesi? Ne olacak?

Hayatını pespaye bir şekilde yaşamak isteyenler ne anne ne de baba olmalıdır! Bu insanlarla ilgili hayat tarzını tespit eden devlet, ülkenin sosyolojisi için, geleceğini korumak için bu insanlara gereken yaptırımları uygulamalıdır.

Zinanın tanımı genişletilmeli ve yeniden suç olarak görülmelidir.

Yok öyle. Başka başka adamlardan çocuk yapıp nasıl olsa devlet bakıyor diye bu çocukları devlet yurtlarına bırakıp sıvışmak öyle kolay olmamalıdır. Ahlak ve annelik denen bir kurum var. Bu kadınların kesinlikle anne olma hakkı olmamalıdır!..

Annelik güdüsü öyle güçlü bir his ki hayvanlar bile yavrularını ölesiye korur, gözetir, onları besleyip büyütmek için büyük emek verir. Bizim sitedeki kediler öyle. Kedi yavrularına yaklaşamazsınız zira anne kediler hırıltı çıkararak üzerinize gelirler ta ki yavruları avlanana kadar, kendi başlarına kalana kadar.  

Hasılı, hâl böyle iken bu kabil kadınların anne olma hakkı var mıdır? Gerçek bir anne doğurduğu çocuğu hiçbir saikle terk etmez, bırakmaz. Çocuğu olmadan yaşayamaz. Hele kendi nefsi için bunu asla ve kat’a yapmaz.

Çocuğunu terk eden kadın, tekrar anne olmalı mıdır?

Veya bu kabil kadınlar anne olmayı hak ediyor mu?

Hayır, hayır, hayır diyorum...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp