Top
06/12/2023

Sülün Osman ve tamahkârlık üzerine

Büyüklerimizin güzel bir sözü vardır. Derler ki: “Sahtekârlar ile tamahkârlar birbirlerini çabuk bulurlar.” Bu güzel söze şunu da eklemek mümkün: “Tamahkârlar olmazsa sahtekârlar kolay kolay iş yapamazlar.”

Peki Türkçemizde bu iki kavramın anlamları nedir?

Sahtekâr: Sahte iş yapan, düzmeci, sahteci... Tamahkâr: Aç gözlü, gözü bir türlü doymayan...

Onun için güzel bir söz vardır, der ki: “Karnı aç olan insanı doyurmak kolaydır ancak gözü aç olanı doyurmak zordur!..”

Ülkemizde karnı aç olan insanlar varsa da sayısı çok değildir. Hatta kendilerini belli etmezler. Mümkünse utancından gizlenmeye çalışırlar. Oysa gözü aç olan insanların sayısı çoktur. Her gün haberlerde patlak veren kimselerin haberleri gibi...

Sahtekârlar ve tamahkârlar bugün olduğu gibi eskiden de vardı. Biraz geriye gidersek meşhur “Sülün Osman"ı (Osman Ziya Sülün) hatırlarız. İstanbul’da “Saat Kulesini, Köprüleri, Galata Kulesini..." satmakla meşhur bir adamdı. Sülün Osman sahtecilikten mahkemelik olunca mahkemede verdiği ifade aslında çok anlamlıydı. Şöyle demişti:

“Benim dolandırdığım insanlar da birer dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira ise diyorum ki “300 liraya ihtiyacım var.” O adamlar bin liralık(!) bilezikleri benden 300 liraya almaya çalışıyorlardı.”

Yaşları 50’den yukarı olanlar hatırlar. O dönemde adına “Banker” denilen kimseler çıkmıştı. Yani “şu kadar para getir sana şu kadar faiz verelim” diyenler. 18 yaşında banker kuranlar vardı ve insanlar ona para yatırmak için kuyruğa giriyorlardı. Sonra ne oldu diye merak ederseniz şimdikiler gibi onlar da battı ve paralar gitti. Günümüzde de tam hız bu sahtekârlık devam ediyor. Her gün batanları ve yurt dışına kaçanları duymamıza rağmen yeni yeni çıkan sahtekârlara hâlâ para yatırmaya devam ediyorlar. Para yatıranlara baktığımız zaman sporda, sanatta ve ticarette ismi duyulmuş nice insanları görüyoruz. Milyonları yatırmışlar ve paralar uçmuş gitmiş. Peki ne yapmalı? Herkes çocuklarına önce helali haramı ve kul hakkının önemini küçüklüğünde anlatmalı. Herkes çocuğunu muhsin olarak yetiştirmelidir. Muhsin insan, iyilik yapmayı seven insandır. Herkes çocuklarına kanaati ve şükrü öğretmelidir.

     Abdulvasih Duran
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp