Top
13/10/2023

Görüntüye aldanma…

Eski Türk geleneğinde dünyayı göbeğinden öte aleme ve Kutup Yıldızı'na bağlayan, dalları ile bilge kişileri yüksek alemlere ulaştırdığına inanılan bir ulu ağaç vardır. Bu yüzden memleketi görkemli ağaçlara benzetmeyi, ulu çınar falan demeyi pek severiz.

Fakat istedikleri kadar ulu olsunlar ağaçlar da ölür. Ancak onların ölümleri tıpkı büyümeleri gibi ağır ağır olduğundan yıkılmak üzere olsalar bile kolay kolay farkedilmez.

Bir bakarsınız, aaa o ulu çınar devrilmiş!

Yüzyıllara meydan okuyan ağaçları bile deviren nedenleri araştıran, ‘bazen ölüm süreci tek bir dalla başlayabilir' diyen uzmanlar düşmanları sıralamış: Kuraklık, karanlık, zararlı böcekler, akarlar, mantarlar, virüsler, istilacı türler, büyük memeliler ve özellikle de insanlar

Sizi bilmem ama arka arkaya sıralayınca bana çok tanıdık geldi ulu ağaç düşmanları!

***

Görmek isteyene pek çok işaret var ama bir sonuncu işaret var ki bizim ulu çınarın durumunun ne hale geldiğini gözümüze sokuyor!

Dimdik ayaktaymış havası yaratılan hayat ağacımızın zararlı böcekler tarafından içten içe kemirildiğini, virüslerin dalını yaprağını, kökünü gövdesini hasta ettiğini, mantarların dört bir yandan saldırıya geçtiğini, istilacı türlerin cirit attığını, memelilerin de tüy diktiklerini ayna gibi gösteriyor.

Anlayışlı okur çoktan anladı konunun ağaçlar gibi yavaş yavaş tüketilen Türkiye Cumhuriyeti olduğunu!

Anayasamız'ın 10 ve 61'nci maddelerine bakalım.

Madde 10… Herkes ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, savaş ve görev şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Devlet, eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır!

Madde 61… Yaşlılar devletçe korunur!

Anayasaya göre böyle de gerçekte nasıl?

Türkiye'deki yaşlıların büyük bölümü ‘yaş ayrımcılığına' uğradığını söylüyor. Üstelik yaşlı, yoksulsa bu ayrımcılık iki katına çıkıyor! Bunu ben demiyorum, hazırlanan ve Birleşmiş Milletler'e de sunulan bilimsel rapor diyor!

Rapora falan gerek yok aslında… Dünya liderimiz daha üç gün önce, anayasa babayasa dinlemeden “5 bin lira vereceğiz ama çalışan emekliye yok” demedi mi?

Allah'tan İŞKUR var(!)

Az da olsa yaşlılarımızın bir kısmı Türkiye İş Kurumu sayesinde dünya liderimizin ayrımcılığından kurtuldu!

Nasıl mı?

İzah edeyim… İŞKUR, başvurup sıraya giren 60-64 yaş grubundaki binlerce kişi arasından 4 bin 892 kişi ile 65 yaş üzerindeki (alt sınır 65 olduğuna göre üstünü siz düşünün) gruptan ise bin 457 kişiyi ocak-eylül döneminde işe yerleştirdi!

Diyeceksiniz ki, bu yaşlılarımızdan emekli olanlar varsa dünya liderimizin bahşişini alamayacak… Bu nasıl kurtuluş?

İŞKUR onları değil, iş bulamadığı emeklileri kurtardı zaten!

Evet belki işleri yok ama bu sayede 5'er bin liraları bozdurup bozdurup harcayacaklar.

Güleriz ağlanacak halimize ama dahası da var…

Emekli oldukları halde yaşarmış gibi yapabilmek için İŞKUR'a başvuran yaşlı insanlar iş için ne kadar bekliyorlarmış biliyor musunuz? Bir yıldan fazla! Bitmedi… İşsizden çok patrona prim desteği olan işsizlik maaşı için sırada bekleyen 60 yaş ve üstü kaç kişi varmış dersiniz? 5 bin 285. Kaçı işsizlik maaşı almış peki? İki bin!

Yani kardeşim çocukların boş beslenme çantası ile okula gittiği, 70'ine merdiven dayayanların İŞKUR'da kuyruğa girdiği, Anayasa'da kapı gibi maddeler olmasına rağmen yaşlısına, emeklisine ayrımcılığın tillahının yapıldığı, iki de bir ulu ağaca benzetilen memleket kemirile kemirile un ufak olmuş. Görüntüye aldanma…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp