Top
Saygı öztürk

Saygı öztürk

saygi@sozcum.com

29/10/2023

29 Ekim 1923’ü yaşayanlar anlatıyor

TRT Yapımcı- sunucusu Nazmi Kal, Cumhuriyetimizin 50 yılında “Cumhuriyet'in İlanını Yaşayanlar” adlı bir program hazırladı. Bugün 85 yaşında olan Nazmi Kal, o sıcak anıları yazdığı kitaplarla günümüze taşımaya çalıştı ama o eserlerden çok az sayıda kişinin haberi oldu. Nazmi Kal'a göre, Gazi Mustafa Kemal, Samsun'a ayak bastığında kafasında Cumhuriyeti kurmak vardı. Onu hep gizledi. Nazmi Kal'ın röportajlarından Cumhuriyet ilanı öncesi yaşananlardan kesitler:

Saygı Öztürk-Nazmi Kal

O SIRRI HEP SAKLADI

-Ord. Prof. Yusuf Hikmet Bayur  (Atatürk kitabının yazarı): Erzurum kongresi sırasında Mazhar Müfit Kansu “Başarından sonra ne olacak?” diyor. Öyle bir soruş ki herkes “Cumhuriyet olacak” cevabını bekliyor. Gazi, bunu seziyor ve şöyle diyor: “Bu mesele hakkında bir şey söylemek istemem, hatta söz konusu etmemek doğrudur. Bu konunun tartışma zamanı gelmemiştir. Gelince görüşürüz. Şimdi sadece düşman baskısı altında bulunan Padişahı ve düşman kuvvetlerinin işgal ve istila ettikleri vatanımızı kurtarmak için çalıştığımızı söylemekte fayda vardır”

Birinci meclis aslında Cumhuriyetin temeli olan,  ihtilal, mücadele meclisiydi. İkinci meclis birinci meclise nazaran daha aydın, daha genç, çoğu Avrupa görmüş mebuslardan oluştu. İkinci meclisin genç elemanlardan oluşması daha aydın, çoğu Avrupa görmüş mebusların yer alışı devrimlerin yapılmasını, dolayısı ile Atatürk'ün işini kolaylaştırmıştır.

TUTUCU MİLLETVEKİLLERİ ÇOKTU

-İhsan Hamit Tigrel (2. Dönem Ergani mebusu):  Birinci meclis olağanüstü bir durumda toplanmıştı. Milli mücadelede Atatürk'e yardımcı olmuştu. Düşman memleketten atılıp gidince Birinci Büyük Millet Meclisinin dağılması gerekti. Atatürk bir takım inkılaplara ve ıslahata geçmek kararındaydı. Mecliste Atatürk'ü istemeyen, beğenmeyen ve ondan kuşkulanan insanlar vardı. Özetle, Birinci Meclis devrimci değildi, birinci mecliste Atatürk'ün arzu ettiği reformlar gerçekleştiremezdi. Tutucu milletvekilleri çoktu.

CUMHURİYET İÇİN NE DÜŞÜNÜYORSUN?

-Org. Fahrettin Altay: Birinci meclisin esas vazifesi bir milli hükümet teşkil etmek ve memleketi kurtarmaktı. Yoksa memlekette rejim meselesi mevzubahis değildi. Atatürk'le aramızda şu konuşma geçti:

-Atatürk: Cumhuriyet konusunda ne düşünüyorsunuz, reyiniz nedir?

-Altay: Cumhuriyet yönetimindeyiz zaten.

-Atatürk: Hayır, Cumhuriyette değiliz, Birinci Büyük Millet Meclisinde saltanat müessesesi duruyor. Saltanat düşmüş değildir. Saltanat müessesinin düşürmek için meclisin cumhuriyeti ilanı lazımdır. Cumhuriyet ilan olunursa saltanat müessesesi doğal olarak düşer. Bu konuda sizin fikriniz nedir?

-Altay: Elbette bu fikirdeyim, hep bu fikre hizmet ediyoruz.

YABANCI GAZETECİYE SÖYLEDİ

-Gazeteci Mecdi Sadrettin Sayman: Viyana'da yayımlanan Neue Press'in temsilcisi Mösyö Lazar bana ‘Paşaya hangi meseleler üzerinde sualler sorayım?' dedi.  Türkiye'nin idare şeklinin ne olacağını sormasını önerdim. Görüşmeden sonra meclis bahçesinde, Gazi Paşa'nın söylediklerini aynen okudu. Beyanat şöyle bağlanıyordu:  ‘Ankara,  Türkiye Cumhuriyeti'nin merkezidir.' Meclise koştum Hamdullah Suphi Bey'e, yabancı gazeteciye Gazi Paşa'nın Cumhuriyetten bahsedip etmediğini sordum. O da ‘Hem de kaç defa kaç defa' dedi.

Gazetelere haberleri telgraf olarak gönderiyorduk. Kaç kelime yazıldıysa parası ona göre tahsil ediliyordu. Postaneye koştum. Telgrafımda Cumhuriyete temas ederek Cumhuriyet ilan edilmesi ihtimalini bilhassa işaret ettim.

Telgrafı Yusuf efendiye verdim kelimeleri saymaya başladı. Hiç unutmam, hâlâ gözümde canlanır. Yusuf Efendi Cumhuriyet kelimesine gözü takılınca gözlüğünü biraz oynattı kalemi elinden bıraktı. Gişenin ufak deliğinden yüzüme bakmaya başladı. Bir şey söylemeye cesaret edemedi. Makbuzu hazırladı.  Bu Telgraf buradan 22 Eylül'de çekilmişti.  İstanbul'da büyük bir şaşkınlık büyük bir hayret ve büyük duygular uyandıran bu haber üzerine İstanbul gazeteleri buradaki temsilcilerine telgraflar yağdırdıklarını hatırlarım. Cumhuriyetin ilan edileceği haberini ilk defa veren gazeteci olarak mutluyum.

ÇANKAYA TOPLANTISI

Milletvekili İhsan Hamit Tigrel: Atatürk artık o sıralarda Cumhuriyeti ilan etmek hükümete kati bir şekil vermek kararındaydı. 28 Ekim 1923 gecesi her zamanki gibi Atatürk planlarını Çankaya Köşkünde hazırlayacak, Mecliste uygulayacaktı. O gece yakın arkadaşları Kemalettin Sami, Halit Paşa ve Milli Müdafaa Vekili Kazım'ı (Dirik) yemeğe davet etti. Her zaman olduğu gibi İsmet İnönü'de o gece davet edilenler arasındaydı. İnönü bütün geceyi Atatürk ile birlikte geçirdi.

İSMET İNÖNÜ O GECEYİ ANLATIYOR

28 Ekim akşamı Atatürk bizi Çankaya'da toplamıştı. Yemek hep beraber yendi. Atatürk ertesi günü Cumhuriyet ilan olunacağını söyledi. Bunu söyledikten sonra herkes ayrıldı. Atatürk bana kalmamı söyledi. Hiçbir konuşma olmadan masanın başına yan yana oturduk. Evvela kanun metnini görüştük. Her madde üzerinde tabiatıyla eski ve yeni arasında bir mukayese yapıyordu. Atatürk neticeyi dikte ediyordu ben yazıyordum. Bu suretle çerçeve tamamlandıktan sonra tekrar okudum. Atatürk dikkatle dinledi, düşündü. ‘Hazırlık tamam' dedi. Odama çekildim. Ertesi sabah metni bir kere daha gözden geçirdik ve beraberce meclise gittik. Kanunun görüşülmesini bekledik.

Atatürk Cumhuriyeti ilan etmeye kesin kararlıydı. Kanunu mutlaka çıkaracaktı. Sonuçtan kuşkuları yoktu.

TOPLANTININ İÇERİĞİNİ BİLMİYORDUK

 -Gazeteci Münir Müeyyet Bekman: Basın mensupları 28 Ekim gecesi Çankaya'da bir toplantı olduğunu biliyordu. Ancak o gece Cumhuriyetin ilanına karar verildiğinden haberimiz yoktu. Onu ancak ertesi günü yani Halk Fırkasının öğleden evvel ve öğleden sonra yaptığı toplantı neticesinde öğrendik. 29 Ekim günü halk fıkrasının öğleden sonra yaptığı son toplantıda karar kesinleşti. Kanun metni meclise geldi, okundu. Hararetli konuşmalar oldu. Bazı muhalif mebuslar müzakerenin acele yapılmamasını istiyorlardı. Bu teklif rağbet görmedi. Cumhuriyetin ilanını isteyen hatiplerin hepsi konuşmalarını ‘Yaşasın Cumhuriyet' sesleri ile bitiriyorlardı. Cumhuriyet, alkışlarla ‘yaşasın Cumhuriyet' sesleri ile gerçekleşti.

Ertesi günkü bütün gazeteler Cumhuriyetin ilanını manşetten duyurdu. Ankara bütün gece şenlik yaptı. Cumhuriyet beklenmekte idi ve istenmekteydi.

 “ATATÜRK PADİŞAH MI OLDU?”  DEDİLER

-Hıfzı Veldet Velidedeoğlu  (Meclis kâtibi): Cumhuriyetin ilanından bir süre sonra memleketim olan Çorum'a babamı ziyarete gittiğim zaman oradan benim mecliste çalıştığımı bilen babamın arkadaşları, eski okul arkadaşlarım ‘Mustafa Kemal Paşa padişah mı oluyor?' gibilerden sorular yönelttiklerini hiç unutmam. Ben padişahlık başka, Cumhuriyet başkadır. Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı oldu dediğimde bir reaksiyon uyandırmadı.

Bazıları ‘Mustafa Kemal Paşa diktatör olacak mı?' diye bir endişe duyuyorlardı. Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı olmakla, diktatör olmak bir yana hukuken elindeki yetkileri bir kısmını bırakıyordu. Otoritesi vardı ama bu otorite kendisinin dikta eğiliminden değil milli mücadelenin başı ve milli mücadele kahramanı olmasından ileri geliyordu.

Nazmi Kal, bu röportajlarını “Atatürk'ten Duymadığınız anılar”, “Atatürk İnönü İlişkileri”, “Kalkınma Mucizesi” kitaplarında da topladı. Yaşasın Cumhuriyetimiz…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp