Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan'ın sorgusunda neler söylediği, ifade metninde bakan, yüksek yargı, emniyet mensubu ismi olup olmadığı merak ediliyor. Emniyet'te şöyle bir uygulama vardır; bir “resmi ifade” yani savcılığa gönderilen ifade, bir de “gayri resmi” yani Emniyet'in arşivine girecek ifade olur. Gayri resmi ifadede her şey sorulur, her şey kayda geçer. Ancak bunlar hemen ortaya çıkarılmaz, yeri ve zamanı beklenir.

Ayhan Bora Kaplan'ın da gayri resmi bir ifadesinin olduğu konuşuluyor. Resmi ifadede örneğin bir yüksek yargı mensubuna lüks bir daire aldıklarına ilişkin bölüm yok. Üst düzey bir siyasetçiyle ilgili herhangi bir soru ve bölümde yer almıyor. Ama, bazı emniyet mensuplarının adı resmi ifadeye yansımış durumda.

NEE! 250 BİN DOLAR MI?

Organize suç örgütü mensubu olduğu bilinen, faaliyetleri yakından gözlenen kişilerin söyledikleri kayda geçse bile bunların bazen yargı ve emniyet mensuplarını yıpratmak amacıyla söyleyebilecekleri göz ardı edilmez. Görevde olduğu dönemde rahmetli Atilla Aytek'in, İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan da büyük iftiralara uğramıştı. Organize suç örgütlerin bu taktikleri bilinir ama her ihtimale karşı söylediklerinin üzerine de gidilir.

Şüpheli olarak ifadesi alınan Bora Kaplan, sorgusunda, “Ayrıca ifademe eklemek istediğim dosya konusu ile ilgili olmayan bir konuyu da anlatmak istiyorum” dedi. Sorgusu 9 saat süren Bora Kaplan'ın ifadesinin son sayfasında şu iddiası yer aldı:

“2017 yılında Albüm Bar'ın işletmeciliğini yaptığım dönemde ismini A.A olarak öğrendiğim, organize müdürü olarak bildiğim şahısla tanıştım. Mekanımıza N.K adlı bir kadınla birlikte gelirdi. 2018 yılında Günay Restoran'ı işlettiğim zaman benden 250 bin dolar (6 milyon 737 bin TL) rüşvet istedi. ‘Ben bu kadar para vermem' dediğimde ‘Sana öyle bir dosya yaparım ki hayatını bitiririm' dedi. Ben ise bir suç işlemediğimi söyledim. Ancak her gün mekanı bastılar ve iş yapmamı engellediler.

PARA VERİRSEN GELMEYECEK

Yine Asayiş Şube'de çalıştığını bildiğim S. isimli ve Köroğlu'nda ismini bilmediğim oteli olan şahıs bize gelip haftalık 30 bin lira vermemiz durumunda asayiş şube ekiplerinin uygulamaya gelmeyeceğini söyledi.”

Çarşamba günü bu köşede, organize suç örgütüyle mücadele edilecekse bunun “Projeli operasyon olması” gerektiğini belirtmiştim. Bora Kaplan'ın tutuklanma gerekçesi bir kişiye işkence yaptırdığı iddiasıdır.  Hem organize suç örgütü lideri olduğunu söyleyeceksiniz, hem de bu kişiyi işkence iddiasından tutuklayacaksınız. Bu suçun cezası fazla değil. Yakında çıkarsa adliyemiz de, emniyet birimlerimiz de ister istemez zan altında kalacak, “Bakın serbest bıraktılar” denilecektir. O nedenle dosyanın sağlam olması bu anlamda önem taşıyor.

KORUMASI ANLATIYOR

Ayhan Bora Kaplan'ın korumalığını emekli uzman Çavuş Uğur Pekşen yapıyordu. Sorguda korumaya Bora Kaplan'ın niçin Almanya'ya gitmek istediği soruldu. Cevabı şöyle oldu:

“Günümüzde gerek adliye gerekse emniyet içerisindeki konjonktür değişimlerinden sonra Bora Kaplan, bu kurumlardaki bağlantılarının kaybolduğu, dolayısıyla etkinliğinin azaldığı düşüncesine kapılması sebebiyle kurmuş olduğu suç örgütünün geçmiş dönemlerde karışmış olduğu suça konu eylemlerinin açığa çıkacağı düşüncesine kapılmıştı.”

Şüpheli Bora Kaplan'ın müdafi Av. Doç. Dr. Serhat Sinan Kocaoğlu ise bunun oldukça anlamsız bir iddia olduğunu belirtti. Kaplan'ın yurtdışı çıkış yasağı, hakkında yakalama kararı bulunmadığını, ifade için herhangi bir çağrı almadığını kaydeden Avukat Kocaoğlu, “Müvekkilim yurtdışında yatırım yapmak amacıyla gidiyordu. Gayet meşru bir yolculuğu Türk Devleti tarafından maalesef ki teleshowa dönüştürülmüştür” iddiasında bulundu.

“YURTDIŞINA KAÇACAKTI”

Emniyet'in olaya bakışı ise farklı. Kaplan'ın gözaltına alınması süreci ilgili makamlara verilen bilgi notunda şöyle aktarıldı:

“Açılan yeni soruşturmaya istinaden yapılan çalışmalarda can güvenliğinden çok korktuğundan dolayı devamlı olarak zırhlı araçlarla  dolaşıyor, kendisini devamlı olarak takip eden bir koruma aracı bulunuyor. Gitmek istediği yere koruması emekli uzman çavuş Uğur Pekşen ile birlikte gittiği şeklinde bilgiler edinilmişti.

Bora Kaplan'ın yurtdışına kaçma hazırlığı içerisinde bulunduğu ve Ankara Esenboğa Havalimanı'na gideceği bilgileri edinilmiş, yapılan çalışmalarda şüpheli Bora Kaplan ve koruması havaalanı girişinde zırhlı araç içerisinde yakalanmıştır. Korumada iki tabanca ele geçirilmiştir.

AYAKKABIDAKİ SERVET

Bora Kaplan'ın valizinde ayakkabının içine konulmuş 50.000 EURO (1 milyon 435 bin TL) tutarındaki dövizin günümüz şartlarında nakit olarak taşınmasının hayatın olağan akışına aykırı olması, şüphelinin yurtdışına kaçma hazırlığı içerisinde olduğu şüphesini kuvvetlendirmiştir. Kaplan'ın yakalandığı tarihte Ankara'dan Almanya'ya tek yönlü uçuşunun bulunduğu tespit edilmiş, dolayısı ile şüphelinin ülkeyi terk etmek üzere Almanya'ya gitme planı yaptığı şüphesi kesinleşmiştir.

Şüphelinin yüklü miktarda döviz ile yurt dışına çıkmaya çalışmasındaki amacının işlemiş olduğu suçların açığa çıkması durumunda tutuklanma korkusundan kaynaklı olabileceği değerlendirilmiştir.”

SİM KARTLARINI VERMEDİ

Korumanın üzerinde bulunan telefonları alan polis, SİM kart üzerinde inceleme yapmak istedi. Ancak Uğur Pekşen, cep telefonun şifresini vermedi ve bu yüzden telefonların sim kartlarında ön inceleme de yapılamadı.

Söylentiler, Bora Kaplan'ın sırtını önemli siyasetçiye dayadığı, korunduğu, kollandığı, Emniyet'ten desteği aldığı yolunda. Ama böyle olduğunu söyleyemem. Çünkü bir bilgim yok. Eğer bunlar doğru değilse Allah herkesi iftiradan korusun.

YARGI MENSUBUNUN ADI GEÇİYOR MU?

Başında da belirttim, emniyette “Gayri resmi ifade de alınır ve bu işleme konulmaz” diye. C. Savcılığı'na gönderilen resmi ifadede, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve halen Yargıtay Üyesi olan Yüksel Kocaman'ın adı geçmiyor. Aynı şekilde bu kişiyi kolladığı öne sürülen bakanın ya da onun bir yakının da resmi ifadede adının bulunmadığını da belirtmeliyim.

Bora Kaplan, resmi ifadede kendisine sorulan isimlerin hemen hiçbirisini tanımadığını söylemesi de ilginç. Hayırsever olduğunu belirtiyor, deprem bölgesine de önemli yardım malzemesi gönderdiğini de kaydediyor. Kuşkusuz soruşturmayı yürüten C. Savcısı her şeyi değerlendirecektir.