Top
26/04/2023

Yoksulluk prangasını kırıp halkı özgürleştireceğiz

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, partisinin ‘Aile Destekleri Projesi’ni SÖZCÜ’ye anlattıRefah içerisinde yaşamanın Anayasal bir hak olduğunun altını çizen Nazlıaka, “AKP, vatardaşları yoksullaştırıp yardıma tutsak hale getirdi. Toplumun yüzde 70’i yoksulluğa hapsolmuş durumda” dedi

Enflasyonun devamlı olarak kendi rekorunu tazelemesi, hayat pahalılığın dayanılmaz boyutlara ulaşması, elektrik-gaz faturalarının ödenemeyecek kadar artması toplumda orta sınıfı da iyice yok etmiş vaziyette. Tam  bu sırada Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “Hayatımın en önemli projesi” dediği Aile Destekleri Sigortası'nı bir kez daha açıkladı. Asgari ücret bile alamayan ailelere verecekleri desteği, bu desteğin “Her ay bir Cumhuriyet altını” olarak ev kadınlarını da güvence altına almak için onların banka hesabına yatacağını anlattı. Bu konunun detaylarını 23 Nisan Pazar akşamı SÖZCÜ Televizyonu'ndaki programımda CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Sayın Aylin Nazlıaka ile konuştum. Yoksul ailelere veya yalnız yaşayan ama geliri olmayan vatandaşlara büyük bir yardım sağlayacak olan bu projeyi bir kez de burada size anlatmanın gerekli olduğunu düşünerek bugünkü röportajımı Sayın Aylin Nazlıaka Ankara'dan Eskişehir'e giderken yolda, trende yaptım. Güzel şeyler duymaya öyle ihtiyaç var ki anlattıklarını ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum. Tabii o arada önemli gördüğü bazı başka konuları da açıkladı.

Aylin Nazlıaka, Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdikten sonra Harvard Üniversitesi'nde ‘Yükselen Liderler Programı'nı tamamlamıştır. 24 yaşındayken Türkiye'nin ilk yerel “İnsan Kaynakları Danışmanlığı” şirketini kurdu. 2001'de “Yılın İş Kadını”, 2002'de “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Takdir Ödülü”, 2008'de “Yılın Genç İş Kadını”, 2012'de “Yılın Milletvekili”, 2013'te “Yılın Politikacısı”, 2014'te “Yılın Siyasetçisi” gibi birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı, Bilkent Üniversitesi'nde “İnsan Kaynakları Yönetimi” dersi verdi. 24'üncü dönemde Ankara Milletvekili seçilen Aylin Nazlıaka 3 dönem milletvekilliği, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu ve Türkiye AB Uyum Komisyonu üyeliği yaptı. Halen CHP Kadın Kolları Genel Başkanı'dır.

YOKSULLUK TABLOSUNUN TEK SEBEBİ AKP!

Sayın Nazlıaka, CHP'nin “Aile Destekleri Projesi” ve yoksul ailelere her ay verilecek olan bir Cumhuriyet altını konusu çok önemli. Birçok kişinin bu konunun detaylarını öğrenmeyi beklediğini biliyorum, o kadar fazla yoksul var ki hepsine yetişebilecek misiniz, detayları bize açıklar mısınız?

Önce Aile Destekleri Sigortası nedir ve amacı nedir, onu anlatayım; bu, her haneye asgari geçim garantisi sunmayı hedefleyen bir proje. Yani, devletin yurttaşını doğumundan ölümüne kadar yoksulluğa karşı koruduğu bir proje. Bu projeyle hedeflenen “asgari ücretin altında geliri olan ya da hiç geliri olmayan” vatandaşları gelir sahibi yapmak. AKP, vatandaşları yoksullaştırıp yardımlarına tutsak hale getirdi, bu yoksulluk prangasını kırıp halkı özgürleştireceğiz. Bizim iktidarımızda hiçbir kadın bir erkeğe avuç açmak zorunda kalmayacak, çünkü refah içinde yaşamak herkesin hakkı, bu Anayasal bir hak. Halkı yardımlara muhtaç hale getirip bununla övünen bir AKP var. Dün Bakan Derya Yanık'ın bir açıklaması vardı; “2002'de sosyal ve ekonomik destek hizmetlerinden faydalanan çocuk sayısı 11 bin 807'ydi, 2023'te yaklaşık 174 bin oldu”, bunu gururla paylaşmış oysa ki bu utanç verici yoksulluk tablosunun tek sebebi AKP. Yine Yanık, 2023-3 Yıl Sunuş konuşmasında; “84 milyon Türkiye'nin 60 milyonu sosyal yardım almak için Sosyal Yardım Bilgi Sistemi'ne kayıt yaptırdı” diyor, yani nüfusun yüzde 70'i yoksulluk envanterine kayıtlı, yani toplumun yüzde 70'i yoksulluğa hapsolmuş ve bunu olumlu bir şeymiş gibi aktarıyor.

AİLEDEKİ YAŞLI, ÇOCUK, ENGELLİ SAYISINA GÖRE GELİR DESTEĞİNİ ARTTIRACAĞIZ!

Biz ne yapacağız; yoksul vatandaşlarımızı siyasi rehine gibi gören, “Bize oy vermezseniz mahvolursunuz” diyen bu anlayışı reddediyoruz. İşsizlik ve kayıt dışı çalışmayla samimi olarak mücadele edeceğiz, israfı, yoksulluğu önleyecek ve her hanenin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Bunu, aileye hem gelir desteği sağlayarak, hem de ailelerin yaşam kalitesini yükselterek gerçekleştireceğiz. Örneğin; ailedeki yaşlı, çocuk, engelli sayısına bağlı olarak verdiğimiz gelir desteğini artıracağız. Diğer taraftan; aile eğer tarım işçisiyse bu ailedeki kadınların ve gençlerin sigortalı olmasını sağlayacağız; sigorta primini devlet ödeyecek ve emeklilik hakkı olacak. Engelliye bakan aile bireylerini de sigortalayacağız, emeklilik hakları olacak. Bugün soruyorlar; “Aile Destekleri Sigortası'nda bir prim ödeyecek miyiz” diye. Hayır, vatandaşlarımız bir kuruş bile prim ödemeyecek, bu tamamen devlet tarafından karşılanacak.

YOKSULLUĞU İSTİSMAR EDEN DEĞİL, BİTİREN OLACAĞIZ!

Bu sigortaları almak acaba vatandaşları tembelleşmeye iter mi, çalışmaktan uzaklaştırabilir mi?

Hayır, çünkü Aile Destekleri Sigortası aslında bizim 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu'nda yasa çıkararak Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Sosyal Güvenliğin Asgari Doğruları Sözleşmesi'ni (102 sayılı kanun) kabul etmesiyle yürürlüğe girmesi gereken bir sigortadır, 9 sigorta dalından biridir.  Diğer sigorta dallarını uygulamaya soktular, en son işsizlik sigortası uygulamaya girdi ve halen devam ediyor ama 9'uncu sigorta dalını uygulamadılar. Neden uygulamıyorlar; çünkü işlerine geliyor, yardımları tek çatı altında toplamak yerine “dağınık ve şeffaf olmayan” bu düzeni tercih ediyorlar, böylece “kendilerine oy verdiğini bildikleri hanelere” ayırımcılık yapıyorlar, oy vermeyen yoksul yurttaşlarımızı kendilerince cezalandırıyorlar, bunun tek bir adı var; zalimlik! Biz böyle bir ayırım yapmayacağız, tıpkı belediyelerimizin yaptığı gibi herkese eşit davranacağız. Yani biz onlar gibi “yoksulluğun istismar edenler, yoksulluğu yönetenler” değil, “yoksulluğu bitirenler” olacağız.

Kılıçdaroğlu mitinglerinde sık sık kadınlara “Tam altın parasını ev hanımlarının hesabına yatıracağız” vaadini dile getiriyor.

AİLEDE, YOKSUL AİLELERDE KADININ HESABINA HER AY BİR TAM CUMHURİYET ALTINI YATACAK!

Bu aile desteğinin simgesi neden altın kart?

Altın kart, bahsettiğim asgari ücret altı geliri olan veya hiç geliri olmayan hanelerin gelir güvencesi. Çünkü işin bir gelir tarafı var, bir de aynı zamanda sosyal destek tarafı var. Gelir tarafında “altın kart” vermemizin sebebi şu; kadınlar için altının sembolik bir önemi var, kadınlar altını teminat olarak görür; “kenara bir çeyrek altın attım” der, altın günleri düzenler. Biz de Aile Destekleri Sigortası'yla özellikle aile içindeki kadını güçlendirmek istiyoruz, onun için hane halkı içerisindeki kadının adına bir banka hesabı açacağız ve bunu “bir tam altına sabitleyeceğiz”, böylece her hane, her ay bir tam Cumhuriyet altını tutarında bir gelire sahip olacak.

Yani altın olarak değil, Cumhuriyet altını fiyatı karşılığında bir para mı yatacak?

Para olarak yatıracağız ama bazı yurttaşlarımızda “katılım bankacılığı” hassasiyeti olabilir, onlar için de altın hesabı açacağız ve altın hesabına yatıracağız. Dolayısıyla, her ay sonunda kadın bankaya gidecek, tıpkı bir işçi gibi, bir memur gibi hesabına yatırılmış olan bu ödemeyi alacak. Eğer ailenin “yarım asgari ücret kadar geliri” varsa yarım altın alacak, çeyrek altın kadar geliri varsa “3 çeyrek altın” alacak, yani bir tam altına tamamlayacağız. Ama bunun yanı sıra o ailelerdeki çocukların kreşi ücretsiz olacak, o ailelerdeki çocuklar eğitim hayatı boyunca burslu olacak, onlara yurtlar ücretsiz olacak, yine devlet okullarında su, süt ve öğün ücretsiz olacak. Hiçbir çocuk okulda açlıktan bayılmayacak, hiçbir baba çocuğuna pantolon alamadığı için intihar etmeyecek, hiçbir anne çocuğunu ısıtamadığı için yaşamını sonlandırmayacak. Tüm ailelerin huzur ve refah içinde yaşaması teminat altına alınacak. Tarım emekçilerinin çocukları için de gezici okullar olacak, çocukları eğitimden mahrum kalmayacak. Bunlar anayasal bir haktır, devletten, hükümetlerden bir lütuf değildir, biz bunları “sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek” mantığıyla yapacağız.

Vatandaşlar hesabına yatırılan parayı alıp hiç çalışmazsa ne olacak?

Şu anda işsizlik sigortası uygulanıyor ya, onun kanununa göre devlet iş bulduğunda kişi çalışmamazlık edemez. Aile Destekleri Sigortası kapsamındaki bireylere kamudaki istihdamda öncelik tanınacak. Hem merkezi otorite, hem de yerel yönetimler yoksul ailelerin bireylerini öncelendirecek ve kişiye iş teklif edildiğinde çalışmayı kabul etmiyorsa ödenek alamayacak. Böylece, sistemin istismarı önlenecek. Biz aileleri bu sigortaya da muhtaç olmaktan çıkartmak istiyoruz, onları kendi ayakları üstünde duran güçlü bireylerden oluşan güçlü aileler haline getirmek istiyoruz.

Bu proje istihdam da yaratacak, Sosyal Sigortalar Kurumu gibi hükümetler değişse de devam eden bir kurum kurulacak ve bu kurumda sosyal hizmet uzmanları istihdam edilecek, aile hekimlerinin olduğu her yerde sosyal hizmet uzmanları olacak, onlar aileleri izleyecek, raporlayacak. İstihdam edilecek olan sosyal hizmet uzmanlarının yüzde 99'u da kadınlardan oluşacak, bugün Türkiye'de yaratılan her 3 işten 2'sinde erkekler çalışıyor, böylece bunu tersine çevireceğiz.

BOŞANAN KADINLAR İÇİN BARINMA VE GELİR DESTEĞİ SAĞLANACAK

Boşanan kadınların hayata tutunması için hem onların barınma ihtiyacını karşılayacak, hem gelir desteği sağlayacak, “Yeni Başlangıçlar Fonu” adı altında bir ödenek sunulacak. Ayrıca meslek edindirme kurslarına yollayarak meslek sahibi olmaları sağlanacak.

PKK'LI DURAN KALKAN “EN ÇOK AKP İLE GÖRÜŞTÜK” DEDİ!

İktidar yandaşı kanallarda konuşma aralarına mutlaka sıkıştırılarak CHP ve Millet İttifakı ile PKK ve FETÖ arasında bağlantı kurma faaliyetleri sürüyor. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da yapıyor. Manisa'da konuşurken arkadaki ekranda PKK elebaşı Duran Kalkan'ın muhalefetle ilgili sözleri yayınlandı. Bu “terörle ilişkili gösterme” çabalarına ne diyorsunuz, Duran Kalkan'ın konuşturulması seçmende algı yanılması yaratma değilse nedir?

Bu konuya PKK'lı Duran Kalkan “En çok AKP ile görüştük” sözüyle noktayı koydu. “İmralı'ya da, Kandil'e de o elçileri gönderen AKP yönetimiydi” dedi. TRT'ye Genel Başkanımızı çıkarmıyorlar ama terörist elebaşı Duran Kalkan'ı çıkarıyorlar. TRT onu başka bir amaçla çıkardı ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Ayrıca biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kuvayı Milliye ruhuyla savaş meydanlarında kurulmuş bir partiyiz, dolayısıyla bu toprakların bedel ödenerek kazanıldığı bilinciyle hareket eden bizler asla ve asla terör örgütleriyle saf tutmadık, tutmayız. Ama bugün bizi karalayanlar gözlerimizin önünde FETÖ'ye, PKK' ya, IŞİD'E yardım ve yataklık yaptılar, terör örgütü elebaşını TRT ekranlarına çıkararak şov yaptırdılar, FETÖ'yü devlet kurumlarına yerleştirerek 15 Temmuz'a sebep oldular, Habur sınır kapısında PKK'yı alkışlarla karşıladılar. Biz ne kandık, ne de kandırıldık ama bunlar menfaat için terör örgütleriyle yan yana geldiler. CHP kurulduğundan beri asla ve asla hiçbir terör örgütüyle bir ilişki içinde olmamıştır ve olmayacaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu, sık sık 418 milyar doları geri alacağını söylüyor, hatta son saldırılardan sonra “Bana bir şey olursa bu parayı sizler geriye alacaksınız” dedi, bu para Türkiye'nin birçok sorununu çözecek kadar büyük bir miktar. Acaba hepsi haksız ihalelerle yandaş müteahhitlere, şirketlere verilen para mıdır? Bunun çok daha fazlası buharlaştı, onlar da alınabilecek mi, yoksa dışardan alacağı para bu projelerin hepsine yetecek mi?

Genel Başkanımızın çok güzel bir ifadesi var, diyor ki; “Onlar 5'li çetelere çalışıyor, biz halk için çalışacağız. Örneğin ekonomi dediğimiz şey tercihler meselesidir, onlar tercihlerini saraydan yana kullanıyorlar, biz halktan yana kullanacağız. İsrafı önleyeceğiz, yolsuzluğu önleyeceğiz, 5'li çete ve şürekasına kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz. İlk bir hafta içerisinde Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkaracağız, Kesin Hesap Komisyonu kurup başına da muhalefeti getireceğiz, çünkü biz hesap vermekten korkmuyoruz, tam tersine her şeyi şeffaflık ve hesap verebilirlik esasıyla kurmak ve bu ülkeyi tamamen bu pis kokulardan arındırmak istiyoruz. 4 ayaklı bir ekonomik model oluşturacağız, bunun birinci ayağı “demokrasi” olacak, demokrasi olunca yatırımlar artacak, ülkemize temiz fonlar gelecek, hem yerli hem yabancı yatırımcı herhangi bir kaygı duymadan yatırım yapacak. İkinci ayağını “üretim” oluşturacak, üretim artırılacak, üçüncü ayağını “üretimi hakça paylaşmak” oluşturacak, masanın dördüncü ayağını da “sürdürebilir bir kalkınma modeli” oluşturacak.

Bunu da strateji ve Devlet Planlama Teşkilatı'nı yeniden kurarak ülkemizin geleceğini inşa ederek, üreten ve ürettiğini hakça bölüşen bir Türkiye ile başaracağız. Ülkemizin kaynakları var, önemli olan bu kaynakların doğru kullanılması, işte biz bunu gerçekleştireceğiz. Şunu tekrar vurgulamak istiyorum; Meclis'e ilk sevk edeceğimiz yasa “Siyasi Ahlak Kanunu”, yani biz siyasetin bir zenginleşme aracı olmasını da engelleyeceğiz.

İktidar partisi ve medyası Sayın Kılıçdaroğlu'nun “Aile Destekleri Projesi” ve diğer projeleri için kaynağın olmadığını da aleyhte propaganda olarak kullanıyor. Yurt içinde yapılacaklar yanında, yurt dışından bulduğu kaynak bunlara yetecek mi?

Ülkemize temiz fonları getirmek, yeni kaynaklar yaratmak gerekiyor, bunun için de gerekli bağlantılar kuruldu, el sıkışıldı, ancak bunun gerçekleşmesi için bizim iktidara gelmemiz gerekiyor. Hiç kimse şu anda bu iktidara güvenip de kaynak göndermek istemez. 300 milyar dolar gibi bir kaynak var, ancak bu kaynak iktidar değiştiğinde Türkiye'ye gelecek, şu anda hiçbir yatırımcı Türkiye'ye yatırım yapmak istemiyor. Şirketler bir şekilde sıkıntıya girse mahkemelerin ondan değil, güçten yana karar vereceği endişesini yaşıyor, yatırımcılar ihalelere giriyor ama ihalelerin önceden 5'li çetelere paylaştırıldığını görüyor, TRT bile iktidarın borazanı olmuş, böyle bir ortamda demokrasinin olmadığı bir ortamda yerli ve yabancı yatırımcı gelmez, bunlar çözüldüğünde her şey değişecektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp