Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

25/06/2023

Lirayla dış borç dolarla iç borç

Önce bir hususu açık ve net olarak vurgulayım. Başkan Erdoğan'ın “faiz sebep, enflasyon neticedir” deyip faizi indirerek, enflasyonu düşürmeye kalkması hataydı. Merkez Bankası'nın faizi indirme kararını, tasarruf mevduatı sahipleri “doların fiyatı çıkacak” diye anladı. Bu sinyal üzerine derhal dolar almaya başladı ve doların fiyatı çok kısa sürede iki katına çıktı. Bu dolar talebi “cari işlemlerden” yani artan ithalattan doğmamıştır. Talep, tamamen spekülatif sermaye hareketidir. Gerek hane halkı gerek iş alemi, parasal varlığını koruma, hatta kâr saikiyle “dolara/dövize” yatırım yapmıştır. Tüketim ve yatırım harcamaları arttığı yani ekonomi ısındığı için değil, dolar fiyatı arttığı için enflasyon patlamış, onu düşürmek de zorlaşmıştır.

★★★

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. Erdoğan'ın faizi indirerek, enflasyonu düşürme hipotezi ne kadar yanlışsa, Türkiye gibi “dış-borç-kolik” ve “çift para birimli” bir ülkede, ulusal paranın faizini artırarak enflasyonu “kalıcı” olarak düşürme tezi de o kadar yanlıştır. Çünkü faizi yükseltme, her ne kadar ilk aşamada (o da bazen) ülkeye sıcak para çekip, döviz arzını “taşıma suyla” artırıp, döviz fiyatını baskılayarak enflasyonun inmesine yarasa da, döviz açığını büyüterek, devalüasyona zemin hazırlamaktadır. Bu ilgileşim, Türkiye ve benzeri ülkelerin 80 yıllık verileri incelenerek gözlemlenebilir.  Ne yazık ki; gerçek böyle olmakla birlikte, tek paralı gelişmiş ülkelerde geçerli olan “yükselt faizi-düşür enflasyonu” tezi, iyi niyetli yurdum iktisatçıları tarafından Türkiye için de geçerli sanılmaktadır.

ENFLASYON DOLARLA HESAPLANMALIDIR

Her şeyin dolarla ölçüldüğü “güzel ve yalnız ülkemizde” niçin enflasyon hâlâ TL ile ölçülüyor. Tamam, açıklanan veriler “fiyatlar genel düzeyindeki” artışın TL cinsinden ifadesidir. Ama ekonomi politikası oluştururken göz önünde tutulması gereken veriler içinde dolar cinsinden TÜFE ve ÜFE oranları da yer almalıdır.  Görülecektir ki; bu ikisi ters çalışmaktadır. Türkiye ekonomisinin tek bir derdi vardır. O da zaman zaman “dövizsiz kalmak”tır. Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan ikilisinin öncelikli görevi de ülkede “fiyat istikrarını” (enflasyonu düşürme diye okuyun) sağlamak değil Türkiye'ye sıcak-soğuk, temiz-kirli demeden döviz girişi sağlamaktır.

YABANCILAR TL'Lİ FİNANSAL VARLIKLARA YATIRIM YAPMAZ

Dr. Gaye Erkan'ın başkanlığında toplanan MB-PPK (PKK değil) faizi 6.5 puan arttırdı. Artış, beklentilerin altında kaldığı için piyasa tarafından “MB, döviz fiyatı artsın” istiyor şeklinde anlaşıldı. Arttı da. MB'nin aldığı “faizi tedricen artırma” kararı isabetlidir. Çünkü ülkemizdeki enflasyonun kök sebebi “döviz açığı”dır. Döviz açığı da döviz, reel olarak (enflasyondan arındırılmış) pahalılaşmadan kapanamaz. AKP'nin Lale Devri'nde uygulanan “yüksek TL faizi, düşük dolar fiyatı” yöntemiyle enflasyon indirilemez. Çünkü çok uzun zamandan beri TC Hazinesi ile  özel sektör (bankalar ve firmalar) yüksek dolar faiziyle borçlanıyor. Buna rağmen yabancılar portföy büyütmekte nazlanıyor. Yabancılar, Şimşek ve Erkan geldi diye faizi ne olursa olsun TL'li kağıtlara yatırım yapıp kur riski almaz. Ama Türkiye, cari açığını kapatmaya kararlı olduğunu gösterirse, daha düşük faizle dövizli Türkiye kağıtlarına yatırım yapar. Bu da döviz açığı sorununu hem kısa hem de uzun vadede çözer.

SON SÖZ: Düşük dolar faizi, yüksek lira faizinden evladır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları