Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

10/12/2023

Bana dokunmayan enflasyon

Sokaktan geçen 100 bin kişiye “Enflasyonun inmesini istiyor musunuz?” diye sorun. Yüzde yüzü evet diyecektir. Enflasyonun inmesi için alınması gerekli önlemleri uygulamak bakımından, bu %100’lük mutabakatın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü, ikinci soru olarak “Bunun için ücretleri dondurmak gerekiyormuş, buna razı mısınız?” diye sorun. Ücretlilerin hiçbiri buna evet demeyecektir. Benzer soruları, ev ve dükkan sahiplerine, doktorlara, berberlere, tesisatçılara vs. “Kiralar, vizite ve hizmet fiyatları dondurulacak, buna razı mısınız?” şeklinde sorun, hiçbiri evet demeyecektir. Sendikacı gibi ağzı laf yapan uyanıklar ise “Önce bizim geçmiş dönem kayıplarımızı giderecek zamlar yapılsın, ondan sonra dondurma gelebilir” diyecektir. Aslında bireyler enflasyondan değil, gelirlerinin enflasyon kadar artmamasından, yani hayat pahalılığından şikayetçidir. Enflasyonun durmasını (sıfırlanması değil, yıllık %2 dolayına inmesini) isteyenler iktisatçılardır. Çünkü onlar, kaliteli ve istikrarlı milli gelir büyümesi ile servet ve gelir dağılımının daha eşitlikçi hale getirilmesinin önündeki en büyük engelin enflasyon olduğuna inanmıştır. İyi niyetli saf siyasiler, toplumun uzun vadeli çıkarlarıyla çelişen bireylerin kısa vadeli isteklerini telif etmeye uğraşır. Meslekten siyasiler ise önce ailelerinin, sonra yandaşlarının ve kendi seçmenlerinin ekonomik sorunlarını çözmeye çalışır. Hayat böyle bir şeydir.

SAYDAMLIK, ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK, GÜVENİLİRLİK

Türkiye’nin ilk alafranga Merkez Bankası Başkanı Amerika’dan iktisat doktoralı Rüşdü Saracoğlu’dur. Şimdi 75 yaşında olan ve 1987-1993 yılları arasında Merkez Bankası Başkanlığı yapan Rüşdü Bey’in bu göreve gelmeden önceki iş tecrübesi eksiksizdir. FED’de, IMF’de uzman ve TCMB’de 1984-1987 yılları arasında araştırma genel müdürü ve başkan yardımcısı olarak çalışmıştır. Dr. Saracoğlu’nun İstanbul’da verdiği bir konferansa dinleyici olarak katılmış ve çok etkilenmiştim. Katılımcılara, (aklımda kaldığı şekliyle) merkez bankaları “saydam, öngörülebilir ve itibarlı” (accountable-predictable-credible) olmalıdır demişti. Yani önce bunu oturtmaya çalıştıklarını anlatmak istemişti. Bir merkez bankasının (dolayısıyla başkanının) esas görevi, fiyat istikrarını yani düşük enflasyonu sağlamaktır. Saracoğlu’nun 6 yıllık TCMB Başkanlık döneminde yıllık enflasyon ortalama %65’tir. Yani mükemmel bir tahsile ve uygun tecrübeye sahip olmasına rağmen Saracoğlu “sayısal sonuçlara göre” başarısızdır. Hayat böyle bir şeydir.

ALGI, KABUL, İTİBAR

Yüksek bir özgüvene sahip olduğu her halinden belli olan “boss tavırlı” TCMB’nin yeni guvernörü Gaye Erkan, geçenlerde yaptığı bir konuşmada kullandığı bir üçlemeyle bir anda meslektaşlarına fark attı. Onun üçlemesi bende Saracoğlu’nun (yukarıda yazdığım) merkez bankaları için elzemdir dediği “saydam-öngörülebilir-itibarlı” üçlemesini çağrıştırdı. Geçen yüzyılın başlarında Almanya’da geliştirilmiş “gestalt” diye bilinen bir algı kuramı vardır. Gestalt “şekil” demektir. Bu, birkaç harf veya bir resim veya bir insan portresi olabilir. Bunu gören herkesin aklına aynı şey mesela “güven” gelir. Anlaşılan yeni başkan, enflasyonla mücadelede başarılı olmak için öncelikle TCMB markasının “emir kulu” algısını “bağımsız”a dönüştürmek istiyor. Yaptığı üçlemenin üçüncü kelimesi “itibar”. Bunu İngilizcedeki “credible” karşılığı olarak kullandığını sanıyorum. Türkçede itibar etmek, sadece güvenmek değil, aynı zamanda kale almak, hesaba katmak ona göre karar vermek manasına da gelir. Bu bakımdan itibar “bize saygı gösterin” ricasından farklı bir anlam taşımaktadır. Tabii karşı taraf bunu böyle anlarsa. Hayat böyle bir şeydir.

SON SÖZ: Algı, gerçeği anlatır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları