Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

20/08/2023

Ya cari açık, o kadar açık değilse

Perşembe günkü yazımda başladığım “cari işlemler açığı, sadece cari işlemlerden doğmuyor” hipotezini irdelemeyi sürdürüyorum. Herkes “hastalık teşhis edilmeden, tedaviye başlanmaz” gibi mantıkî bir cümleyi tereddütsüz onaylar. İktisatçılar da bu lafa bayılır. Ancak özelikle iktisatta, sorunu (hastalığı) teşhis etmek zordur.  Çünkü semptomlar birden fazla sorundan kaynaklanabilir. Zaten bu yüzden iktisatçılar çoğu kez semptomu sorunun kendisi kabul eder. Mesela “enflasyon” ve “cari işlemler açığı” Türkiye ekonomisinin iki kronik sorunudur denir. Gerçi “semptom-sorun” ilişkisi bir yumak gibi gerilere kadar gider. Onun için bütünsel analizde “sebep” değil “kök sebep” bulunmaya çalışılır. Acaba:

Enflasyon ve cari açık sorun mudur yoksa semptom mudur?

Bunlar sorun değil semptomsa, sebep olan sorun veya sorunlar nelerdir?

Bu iki semptom, tek mi yoksa iki ayrı sorunun varlığına mı işaret etmektedir?

★★★

İktisat biliminin inşa edildiği tek paralı ekonomilerde ve bilhassa para biriminin altın olduğu veya altına bağlandığı dönemlerde oluşmuş ve benim “Standart Teori” diye adlandırdığım bir “ekonomi kavrayış modeli” vardır. Buna göre enflasyonun yükselmesine sebep olan ilk günah, genelde kamunun “bütçe açığı” vermesidir. Bana göre bütçe açığı, çok düşük hatta eksi “reel faizli” iç borçlanmayla kapatılıyorsa, bu bir günah değildir. Yok bu açık, yüksek faizli iç borç ve/veya kısmen de olsa “dış borçla” finanse ediliyorsa, günahtır. İster kamu, ister özel kesim tarafından alınmış olsun, dış borç ülkenin “tasarruf açığı” kabul edilir. Bunun diğer adı “iç açık”tır. Bu da hem “enflasyonun” hem de “cari açık”ın  sebebi olabilir. Çözüm, tasarrufu artırıp “iç açığı” sıfırlamaktır. İç açık sıfır olunca dış açık (cari açık)  da kendiliğinden sıfır olur sanılır. Buradaki temel yanılgı, dış borcun sadece yatırım malları almak için alındığını varsaymaktır. Halbuki, dış borcun bir kısmı, tüketim malları ve tasarruf aleti (mesela altın) ithali için de alınmış olabilir.

İÇ AÇIK-DIŞ AÇIK  İKİZ DEĞİLDİR

Fizikçilere özenerek “Standart Teori” diye adlandırdığım  modeli ben de kullandım. Standart Teori eskimiştir, çağdaş oluşumları açıklamıyor iddiasında değilim. Çünkü teoriler zamanlar üstüdür. Ama geçerlilikleri varsayımlara dayanır. Varsayımlar “var değilse” teori işlemez. Mesela “kamu açığı” hesaplanırken, gidere yazılan nominal faizler, enflasyona göre düzeltilince “gelire” kamu açığı da “fazlaya” dönüşebilir. Enflasyonun yüzde 80 olduğu son yıllarda eğer Hazine yüzde 15 faizle borçlanabiliyorsa, yüzde 36 negatif faizle devlete borç verenler  (bankalar) enayi midir? Değiller ki astronomik  kâr ediyorlar. Bu kadar büyük kâr rakamları da bankaların ve Merkez Bankası'nın bilançosunda yanlışlara sebep oluyordur. Bütçe açığı yanlışsa, ikiz açığın birincisi olan “iç açık” rakamı da yanlıştır. O yanlışsa dış açık, iç açığın ikizi değildir.

TASARRUF İÇİN TASARRUF ALETİ İTHAL ETMEK

Standart Teori'ye göre dış borç almak, tasarruf ithal etmektir. İthal edilen tasarrufun (alınan borcun) yabancıların tasarrufu olduğu doğrudur. Ama dış borcu alan ülke, bununla “parasal olmayan altın” veya Bitcoin vs. ithal ediyorsa, bu o ülkede tasarruf açığı değil, yeterli miktarda “nitelikli tasarruf aleti” olmadığını gösterir. En az bunun kadar ölçüm hatasına sebep olan diğer bir dış harcama kalemi şişik faturalı ithalattır. Çünkü aradaki fark patronun yurt dışı tasarrufudur. Bu da muhasebe mantığına göre “tasarruf ihraç” etmektir. Eğer dendiği gibi gerçek kişilerin yurtiçinde 300 milyar dolar değerinde 5.000 ton altını, yurt dışında da 100-150 milyar dolarlık “kayıt dışı” menkul kıymeti varsa, “dış açık” da göründüğü kadar açık değildir.

SON SÖZ: Sağlam ekonomi, sağlam parayla olur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları