Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

17/04/2016

Kıdem tazminatı, ne kuştur ne de deve

Yeni Çalışma Bakanı Süleyman Soylu göreve başlar başlamaz “kıdem tazminatı” meselesini çözmeye soyundu. Bir süredir sesi sedası çıkmıyor. Galiba o da havlu attı. Ben, 1961 yılında personel müdürü olarak iş hayatına başladım. Bu görevim dolayısıyla daha o yıllarda kıdem tazminatıyla tanıştım. Konuyla ilgim 1980'e kadar devam etti. Bu sebeple kıdem tazminatı konusu gündeme geldikçe ben de dayanamayıp bir yazı yazıyorum. Arşive baktım, en son geçen yıl bu konuyu tarihçesiyle birlikte yine işlemişim. Kıdem tazminatı “emeklilik ve özellikle işsizlik sigortası” devreye girince yürürlükten kalkması şartıyla yapılmış bir düzenlemedir. Her iki sigortanın da işler hale gelmesine rağmen, madde yürürlükten kalkmamıştır. Çünkü kıdem tazminatının niteliği zamanla değişmiştir.
Sosyalist düşüncenin egemen olduğu 1963-1980 arası Türkiye'de işçi işveren ilişkilerinin her yıl daha kötüleştiği bir dönemdir. Bu dönemde toplu iş sözleşmesi uyuşmazlıklarının başta gelen maddesi “kıdem tazminatı” olmuştur. İşçi sendikaları, her toplu iş sözleşmesinde yüksek ücret zamları aldıkça, işverenler de pahalı işçileri işten çıkarmanın yollarını arar olmuştu. Bunu gören sendikalar, işverenleri kıdemli işçileri işten çıkarmaktan caydırmak için kıdem tazminatını ağırlaştırma yoluna gittiler. Kıdem tazminatı yükü arttıkça işverenler, bu yükten kurtulmak için firma kapatmaya bile başladı. Ancak tazminat yükü, öyle bir mertebeye çıkmıştı ki; rekabet gücünü kaybeden bazı firmaların, öz kaynakları işçilerin kıdem tazminatı talebini karşılayamaz haldeydi.

1976'DA BEN DE MODELLEYEMEDİM

İşverenler en kötü günlerinde bir de yüksek bir kıdem tazminatı ödeme riskinden kurtulmak için, bu riski sigorta ettirmeye karar verdiler. Bunu da bir SİGORTA FONU aracılığıyla yapmak istediler. Bu Fon, her ay işverenlerden prim tahsil edecek, karşılığında işverenlerin ödemek zorunda olduğu kıdem tazminatlarını ödeyecekti. O tarihte MESS yönetim kurulu üyesi benim de Genel Müdürüm olan Metin İplikçi, bu fonun modelini kurma işini bana verdi. Ancak ben bu modeli kuramadım. Daha doğrusu, İşverenlerin modelini, işçi sendikaları kesinlikle reddetti. Çünkü işçiler kıdem tazminatını bir “iş güvencesi” olarak görüyor ve bunu işverenlerin ödemesini istiyor. İşçiler işverenin ben işten atarım, tazminatı Fon öder rahatlığına kavuşmasını istemiyor. Sendikaların Fon'un, emekli olan işçilere “emeklilik ikramiyesi” ödemesine pek bir itirazları yok. İşverenler de, hem Fon'a her ay prim ödemeye hem de kıdem tazminatı yükünü taşımaya devam etmek istemiyor.

Son söz: Kıdem tazminatı, hem kuştur hem de deve.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları