Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

13/08/2023

Ahşap, kağıt ve ağaç

Yeniköy-Kemerköy termik santralleri, Bodrum ve Marmaris gibi iki süper sayfiye beldesinin bağlı olduğu Muğla ilinin Milas ilçesindedir. Türkiye'nin sürekli “döviz açığı/cari açık” veren ve bu açığı yüksek faizli dış borçla finanse eden bir ekonomik düzeni var. Cari açığın bir numaralı sebebi de petrol, doğalgaz ve kömür gibi “enerji hammaddesi” ithalatıdır. Yeniköy-Kemerköy santralleri, 1984-1993 yılları arasında döviz tasarrufu için yerli kömürle elektrik üretmek amacıyla, devlet tarafından Polonyalılara inşa ettirilmiştir. 2014'ten beri de özel sektör firmaları tarafından işletilmektedir. Bu santrallerin çevreye en büyük zararı, bacalarından kötü duman çıkmasıydı. Sebep yeterli filtre düzeneği bulunmamasıydı. Bu yüzden faaliyetleri bir süre yargı kararıyla durdurulmuştu. Bu santraller şimdi de yakacakları kömür, toprak altından çıkarılmadan önce yüzeydeki ağaçların kesimine sebep oldukları için tekrar “tu kaka” ilan edildi. Pek tabii olay derhal siyasallaştı. Konu meclise taşındı. Muhalefet, iktidarı ülkenin ormanlarını özel firmalara peşkeş çekmekle, iktidar da muhalefeti, ikinci bir “Gezi Olayı”(?) çıkarmakla suçladı. Genel görüşme açılması önerisi reddedildi. Halbuki böyle bir görüşme açılsaydı, ülkemizin elektik üretimindeki açmazları enine boyuna tartışılabilirdi.

YAŞ KESEN, BAŞ KESER

Hem ormanı (ağacı), hem de ahşabı (mobilyayı, kapıyı, guleti, merdiveni) ve kağıdı (kitabı, gazeteyi ve dergiyi) sevmeyen yoktur. Ahşap, ormandan kesilen ağaçtan yapılmış demektir. Ormanlar birer sanayi işletmesidir. Burada ağaç yetiştirilir ve tomruk üretilir. Sadece kuruyan dallar ile ölü ve yaşlı ağaçlar kesilmez. Gövdesi belli bir çapa gelen canlı ağaçlar da kesilir. Kerestenin iyisi bunlardan olur. Avcı-toplayıcı toplumlarda “kültür yani yetiştirme” kavramı pek olmadığı için ağaç kıyımını önlemek için “yaş kesen, baş keser” denmiştir. Hepimiz çifte standartlıyız. Hem güzel gözlü kuzuya kıyamayız, hem de kuzu pirzolası severiz. Neyse. Ekonomi, mal ve hizmet üretimi demektir. Ölçüsü, yaratılan “Gayri Safi Yurtiçi veya Milli Hasıla”dır. Hasıla, hasıl etmek yani üretmekten gelir. Üretim de elektrik enerjisi kullanarak yapılır. Ülkemizin okumuş ve nispeten yüksek gelirli yani “çok elektrik tüketen kesimi” her türlü (kömürlü termik, nükleer, HES ve hatta rüzgar) elektrik santraline karşıdır. Bu “her şeye karşı olma” tutumları onları marjinalleştirmektedir.

AMAN PETROL, CANIM DOĞALGAZ

Ben kendimi bildim bileli, halkımız ibadullah petrol ve doğalgaz bulunması sevdasıyla yanıp tutuşmaktadır. Berat Albayrak'ın enerji bakanlığı sırasında bu alana inanılmaz boyutta yatırım yapıldı. Son teknolojilerle donatılmış araştırma gemileri alındı. Yabancı uzmanlar istihdam edildi. Mavi Vatan ilan edildi. Uğrunda Libya'da savaşa girildi. Şu ana kadar Akdeniz'de hiçbir olumlu sonuç alınamadı. Karadeniz'de bulunan doğalgaz yatakları ise derin denizin derinindedir. Rezervler küçüktür. Bu derinlikten doğalgazı çıkarmanın ve çıkan gazı karaya kadar taşımanın maliyeti yüksektir. Arama faaliyeti giderlerinin itfa payı ile yatırımların finansman giderleri ve amortismanlar da hesaba katılınca, yerli gazın üretim maliyetinin belki de satış fiyatının üstünde olduğu ortaya çıkacaktır. Enerji Bakanlığı bu konularda TBMM'ye kapsamlı bilgi vermeli ve enerji politikamız irdelenmelidir. Önsezim bana, borç harç bulduğumuz paraları, denizlerde petrol veya doğalgaz aramak yerine güneş ve rüzgar santralleri kurmaya tahsis etmiş olsaydık, bugün çok daha iyi bir noktada olurduk diyor. Yerbilimciler, Anadolu yarımadası ve kıyıları fosil yakıtlar bakımından fakirdir diyor. Ben de buna inandım artık. Kafayı yenilenebilir enerjiye taktım.

SON SÖZ: Hem üzülürüm, hem de icabında ağacı keserim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları