Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

11/05/2014

Bir işlem, usule tam uygunsa, esasa mutlaka aykırıdır

Bundan yaklaşık 5 ay önce, ileride “17 Aralık Vak'ası” diye anılacak tarihi bir olay cereyen etti. Özetlemek gerekirse, bazı bakanlarının rüşvet yemiş olabileceğine dair çok önemli kanıtlar
ard arda ortalığa dökülmeye başladı. Bunlar içinde ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş milyonlarca dolarlar, deste deste Türk Liraları, para kasaları ve para sayma makineleri gibi maddi deliller vardı. Ama en önemlisi, montaj-dublaj olarak nitelendirilmesine rağmen varlığı bizzat konuşanlar tarafından kabul edilen tapelerdi. Bu delilleri bulan ve halkın bilgisine sunanların “Fettullah Gülen Tarikatı”na sempati duyan Emniyet ve adalet elemanları olduğuna hükmedildi. Hükümet bu ekibe “paralel” adını taktı. Anlaşıldı ki; uzun zamandır yönetimle paralel yürüyen “cemaat”in, siyasi iktidarla yolları ayrışmıştı. “Paralel devlet”, ezelden beri varlığından kuşkulanan, hükümet karşıtı güç anlamına gelen “Derin devlet”in tam zıttıydı. Muhtemelen “Derin devlet” tasfiye edilmemiş olsaydı “Paralel devlet” vucut bulamazdı. Belki de “Paralel devlet”, önce “Derin Devlet”i tasfiye etmiş, yürüyeceği “tarik” yani “yol”un taşlarını elleriyle döşemişti.

YASAL OLARAK ELDE EDİLMEYEN
DELİLE DAYANARAK HÜKÜM VERİLMEZ
Ayyuka çıkmış suiistimal iddialarını içeren dosyalar, savcı tarafından, “deliller usule uygun toplanmamıştır” gerekçesiyle kapatıldı. Savcı, yargıç olmadığına göre, kendisinden bu kanıtlara dayanarak bir hüküm vermesi beklenmiyordu. Ama bu husus, savcının soruşturmayı genişletip, yasalara uygun olarak yeni delil toplamasına engel değildi. Kural olarak, savcılar, icabında bir gazete haberini bile “ihbar” kabul edip, resen soruşturma açabilir. Usulsüz kanıtlara, ihbar gözüyle bakılabilirdi. Soruşturmayı derinleştirmekten vazgeçmek, yargıcın önüne konacak yasal delil toplama imkân ve ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Savcı, şüphelilerin avukatı değildir. Delillere itiraz, yargılama sırasında avukatların görevidir.
HİÇBİR GÜZEL İŞ, USULE TAM
ANLAMIYLA UYULARAK YAPILAMAZ
Yasaların ruhuna uygun, iktisaden faydalı ve halkın uzun erimli çıkarlarına hizmet eden hiçbir güzel iş, usullere tam olarak riayet edilerek yapılamaz. Bunun anlamı, usule aykırı işler iyidir demek değildir. Eğer doğru bir iş yapılırken, en küçük bir usul hatası yapılmamışsa, “ileride yakalanmaya karşı önceden çok iyi tedbir alınmış” demektir. Yani işin esasında bir kötülük vardır. Çünkü doğru ve güzel işler yapanlar, usul hatası yapmama konusunda suçlular kadar dikkatli değildir. Bu yüzden faka bastırılan kötüler, kendilerine yöneltilen suçlamanın esasına dönük hiçbir açıklama
veya savunma yapmazlar.
Onlar ve avukatları meselenin esasına girilmesini önlemek için, konuyu “usul tartışması” bataklığına
çekerler. Çoğu zaman bunda da başarılı olurlar. Bir süre sonra kanıtlar, usul bataklında görünmez hale gelir. Maşeri vicdan bunu reddetse de, mahkemeler bal gibi kabul eder.

Son söz: İlahi adalet, bu dünyada tecelli etmez.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları