Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

05/05/2016

Aranan otomobilci babayiğit İran’dan çıktı

İran, atom bombası yapmayacağına söz verince, ABD tarafından İran'a uygulanan mali ve iktisadi ambargo kalktı. İran, önümüzdeki yıllarda, yılda en az 1 milyar varil daha fazla petrol ihraç edip döviz gelirlerini artıracak. Varili 50 dolar desek, senede 50 milyar dolar ilave para İran'a akacak demektir. Ambargonun kalkmasıyla birlikte İran'ın yurtdışı bankalarda bloke edilmiş paraları (miktarını bir Allah, bir de ABD bilir; ama 100 milyar dolardan ziyadedir deniyor) serbest kalacağı için ekonomisi bu yıldan itibaren canlanacak.
İran'ın zenginleşmesi üstelik “Rıza Sarraf & Halk Bankası” benzeri mekanizmalara muhtaç olmadan uluslararası ödemeleri gerçekleştirebilecek olması Türkiye için bir şanstır. Ticari ilişkileri çıkmaza sokacak tek şey, herhangi bir sebeple İran'la papaz olmamızdır.

BİRLİKTE ÜRETELİM ÜÇÜNCÜ ÜLKELERE SATALIM

Durumdan vazife çıkaran İstanbul Sanayi Odası Başkanı, ticari ilişkileri geliştirmek üzere 70 kişilik bir heyetle birlikte İran'a gitmiş. Yapılan görüşmeler sırasında İran Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı Mohammed Reza Nametzade “yüzde 50-50 ortaklıkla yeni bir otomobil tasarımı yaparak dünyaya satabiliriz” demiş.
Gazetelerde bunu okuyunca aklıma Bulgaristan ve Romanya'da başımdan geçen olaylar geldi. 1979 yılında Bülent Ecevit Başbakan'ken ve Türkiye hayatının en kötü ekonomik krizini yaşarken bendeniz de “Sosyalist Ülkelerle Ticareti Geliştirme” görüşmeleri yapmak üzere Koç Grubunu temsilen iki yönetici arkadaşımla birlikte bu ülkelere gitmiştim. Bu kabil “istikşafı” görüşmelerde, her iki taraf diğer tarafa mal satmak ve diğer taraftan doğrudan sermaye çekmek ister. Bu yüzden hiçbir anlaşma olmaz. Görüşmeler çıkmaza girince, akşam yemeğine gitmeden önce toplantı tutanağına “iki ülkenin ortak fabrikalar kurup, üretilecek malları üçüncü ülkelere satması konusunda mutabakat sağlandı” yazılır. Bu suretle “anlaşma(ma)ya” varılmış olunur.

PROJE YAPMAK İŞADAMLARININ İŞİDİR

İki ülkenin resmi, yarı resmi (Ticaret ve Sanayi Odaları gibi) veya özel sektör heyetleri arasında yapılan “toplu görüşmelerden” dişe dokunur bir dış ticaret artışı çıkacağına inanmam. Yabancı firmalarla sürdürülebilir iş ilişkileri kurmak ve ortak proje geliştirmek iğne ile kuyu kazmaya benzer. Bu işi ancak kararlı firmalar başarabilir. Heyetler değil. Hele hele heyetlerin başında “siyasiler” (bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları) içinde de “gazeteciler” varsa o heyetten sadece siyasi, örgütsel veya ferdi propaganda çıkar. Heyetlerin işi, proje konuşmak değildir. Onların ödevi, mali-hukuki ortamı, ortak iş yapmaya uygun hale getirmektir. Tabiri caizse iş adamlarının yürüyeceği yoldaki engelleri kaldırmaktır
Son söz: Araziye doğru eğim verilmezse, su tarlaya akmaz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları