Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

03/08/2023

Suda boğulan balık

Tüm hayvanlar, oksijen ile karbonu sentezleyerek ısı enerjisi üretir; ürettiği bu ısı enerjisini mekanik enerjiye dönüştürerek hareket eder. Diğer bir deyişle hayvanlar, bitkiler gibi fotosentez yetenekleri olmadığı için, çevrelerinde ne kadar bol gıda maddesi bulunursa bulunsun oksijensiz ortamda yaşayamaz. Solungacı olan balık ve sair su hayvanları, suda erimiş halde bulunan oksijeni alarak bu enerji dönüşümünü gerçekleştirir. Lakin sudan havaya çıkınca “sudan çıkmışa” döner ve oksijensizlikten boğulur.

Çünkü havada gaz fazında bulunan oksijeni kullanacak akciğerleri yoktur. Yani oksijen azlığından değil, bolluğundan ölürler. Solungacı olmayan diğer hayvanlar ise suda erimiş halde bulunan oksijeni bünyelerine alamazlar ve ciğerlerindeki oksijen bitince boğulurlar. Uzun süredir Türkiye ve benzeri “çift paralı” (dual currency) ekonomiler ile döviz açığı bulunmayan “tek paralı” (single currency) ekonomiler arasındaki yaşam farkını anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum. Maalesef bu konuda başarılı olamadım. Halbuki bu fark, mesela enflasyonu düşürme ve düşük tutma için uygulanacak para politikasının tasarımında yaşamsal derecede önemlidir. Çünkü çift paralı ülkelerde “devalüasyondan enflasyona geçişkenlik” orta vadede %100'dür. Bu yüzden devalüasyon (ulusal paranın değer kaybı) durmadan enflasyonları durmaz. Tek paralı ekonomilerin böylesi bir “devalüasyon-enflasyon” sarmalı yoktur.

DOLARA ÇIPALANMIŞ TÜRK LİRASI'YLA ENFLASYON DÜŞÜRME

“Çıpa” (anchor) konuyu en iyi bilen iktisatçı Stanley Fisher'dir. Stanley Fisher'i biz de yakinen tanırız. 1990'da duvara toslamış Türkiye ekonomisini, sadece içine girdiği dövizsizlik çukurundan çıkarmak değil, duçar olduğu yapışkan yüksek enflasyon hastalığından da kurtarmak için tasarlanan “takvime bağlanmış kademeli sabit dolar fiyatına çıpalı TL ile istikrar (enflasyon indirme diye okuyun) programının” tasarımcısı bu hocadır. Profesör Fisher, bir süre İsrail Merkez Bankası Başkanlığı da yapmıştır. Bu yöntem İsrail'de de uygulanmış ve 1970'lerde aylık %30'a çıkan enflasyon 1985'te de hiper-enflasyona dönüşmüş olmasına rağmen, bu program sayesinde kısa sürede %20'lere indirilmiştir. Aynı program 1990 başında “Fetret Devri” yaşayan Türkiye'de feci başarısızlığa uğramıştır. Kemal Derviş'in başarılı uygulamasının gerisinde bu deney yatar. İsrail'de enflasyon sorununun kalıcı olarak çözülmesi uzun zaman almıştır. Ancak bu kökten çözüm, “para politikası cambazlıklarıyla” değil, “dış ticaret fazlası verilerek” sağlanmıştır. Bizim bir türlü anlamak istemediğimiz husus budur. Hâlâ enflasyon düşürecek sihirbaz maliyeci arayıp duruyoruz.

AL SANA KADRO

AKP'nin elinde enflasyonu indirecek ve ekonomiyi sağlıklı bir yapıya kavuşturacak kadro yok denirken birden ortaya hepsi ABD'den doktoralı erkekleri bıyıksız bir “Boğaziçi Dörtlüsü” çıktı. Bu vesileyle Boğaziçi Üniversitesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iltifatına mazhar olur, boykotlar falan biter inşallah. Hukukta “Hakimler, aldıkları kararlarla konuşur” diye bir özdeyiş vardır. Ben de bu kadronun icraatını değerlendirirken, verdikleri beyanata değil aldıkları kararlara bakacağım. Bugün gördüğüm tablo şudur: Mehmet Şimşek'e ve bu dörtlüye “TEZ DÖVİZ GETİRİN” görevi verilmiştir. Bunun dışında, mesela pahalılık, büyüme, verimlilik, istihdam gibi sorunlarla “sıcak döviz” çekme bağlamı dışında ilgilenmelerine gerek yoktur. Esasen, uzmanlıkları “finans” yani “para bulma” olan bu kadronun da ekonomi vizyonları içinde “cari açık vermeyen bir ekonomik yapı” inşa etme gibi bir ülkü veya düşünce bulunduğunu da sanmıyorum. Bu hususta muhalefetle de aralarında hiçbir fikir ayrılığı olmayacaktır. Bankalar ve iş alemi de onları destekleyecektir.

SON SÖZ: Kök ve gövde duruyorsa, enflasyon budandığı yerden tekrar yeşerir.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları