Top
11/11/2023

Özgür Özel’in görevi ve CHP’nin değişim potansiyeli

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı geçtiğimiz hafta sonu tamamlandı ve Özgür Özel yeni genel başkan seçildi. Kemal Kılıçdaroğlu ise 2010'da CHP Genel Başkanı olmasıyla zirveye ulaşan ve o günden beri serbest düşüş içerisinde olan siyasi kariyerini yine bir mağlubiyet ve başarısızlık ile sonuçlandırdı. Dolayısıyla CHP için artık yeni bir dönem başlamak üzere.

Ancak Özgür Özel, her ne kadar kendilerini "değişimciler" olarak adlandıran bir grubun adayı ve kendisini değişimi getirecek kişi olarak sunsa da CHP'de durum bundan biraz farklı. Zira Özel, daha çok Ekrem İmamoğlu liderliğinde toplanan bir grup CHP'li ismin öne çıkardığı bir adaydı ve yine bu grubun desteğiyle bir tür "koordinatör" olarak genel başkanlık koltuğuna oturdu. Dolayısıyla her ne kadar genel başkan olsa da en azından henüz partisinin lideri değil. İkinci olarak ise Özel, yine değişim bekleyen parti taban ve seçmeninin bu duygusal beklentilerine seslense de CHP'nin bu konudaki potansiyeli kısıtlı. Söz konusu kısıtları oluşturan en güçlü dinamik ise CHP'nin kurumsal yapılanması.

Özgür Özel'in CHP'deki Yeni Rolü

Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili olarak polemikçi tarzı ve kısmen medya popülaritesi ile parti içerisinde sivrilen isimlerden biriydi. Ancak bu süreç içerisinde gerek siyaset tarzı gerekse bir siyasetçi olarak sahip olduğu nitelikler, onun geniş toplumsal kesimlere veya hareketlere lider olmak yerine daha çok sözcü olabileceğini gösterdi. Dolayısıyla Özel, aslında bir parti veya grup sözcüsü olarak ideal rolünü bulmuştu.

Ancak 2023 seçimlerinde yaşanan mağlubiyet sonrası CHP elitleri arasında başlayan mücadele, Özel'i farklı bir konuma taşıdı. Zira Ekrem İmamoğlu, seçim öncesi göze alamadığı CHP liderliği için mücadeleyi, seçim mağlubiyetinin hemen ardından değişim sloganıyla başlattı. Ancak bu süreç içerisinde, özellikle CHP'li eski genel başkanlar, partinin önde gelenleri, parti içinde konumu kuvvetli ve yıllardır Kılıçdaroğlu etrafında kümelenen isimler ile yaptığı müzakereler neticesinde doğrudan CHP Genel Başkanı olmaktan vazgeçti. Çünkü hem İstanbul'un yeniden kazanılması hem de 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP tek başına yeterli değildi. Üstelik parti içerisinde farklı elit gruplarıyla gireceği mücadele çeşitli ve gereksiz siyasi riskler barındırıyordu. Öte yandan İmamoğlu her ne kadar zaman zaman sarsılsa da biraz muhalefetin alternatifsizliğinden biraz da kendi kişisel niteliklerinden dolayı yalnızca CHP değil, genel anlamda muhalif seçmen nezdinde popüler isimlerin başında geliyordu. Dolaysıyla İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığını ana planı haline getirdi ve olası bir kötü senaryoda CHP'yi yedek planı olarak cebinde tutmayı tercih etti.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp