Top
Yavuz Semerci

Yavuz Semerci

ysemerci@htgazete.com.tr

11/11/2016

Trump’ın kara kutusunu çözene helal olsun!

 

Türkiye’de Clinton ile Trump arasında yaşanan bölünmüşlük ve ardından Trump destekçilerinin sevinç naraları bir hayli şaşırtıcı. Çünkü Amerikan halkı henüz Trump’ın devasa sorunlar karşısında nasıl hareket edeceğini bilmezken, Türkiye’nin ehine hareket edeceğine dair kanaatin ayakları yere basmıyor.

Tek belirgin olan şey, yeni yönetimin FETÖ konusunda Türkiye’nin hassasiyetini anlıyor olması; ABD’nin FETÖ’ye ev sahipliği yapmasından ve ABD vergi mükelleflerinin parasıyla okullar işleterek rahat bir yaşam sunmasından hoşlanmadığı. Ki bence ABD, bu yapı için sığınılacak bir liman olmaktan hızla çıkacak.

Dün Time’da bir analiz okudum. Özetle deniyor ki: “Hillary Clinton’ın bize ne getireceğini biliyorduk. Donald Trump’ın özellikle dış politikası tam bir (black box) kara kutu. Yeniden büyük Amerika dendi. Ama sadece birkaç konu tartışıldı. Yabancı düşmanlığı gibi...”

Analizde başkan olduğunda masasının üzerinde bulacağı dosyalara da atıf var. Rusya ile ilişkiler. (ABD’nin gücünü kırmaya çalışan Putin, Trump nedeniyle daha da cesaretlenebilir.) Çin’le dengeli ilişkiler ne olmalı? Çin’in diğer Asya ülkeler aleyhine giderek artan ağırlığı ve bu ülkelerle ilişkiler. İsrail, Suudi Arabistan ve Japonya ilişkileri. Ortadoğu sorununda izlenecek politikalar. (Ki Trump sembol sayılabilecek birkaç önerme dışında kapsayıcı bir yaklaşım sergilemedi.) Ve global ekonominin sorunları, ekonominin üretim ayağında iç piyasanın güçlendirilmesi, korumacı politikaların ne olacağı gibi yanıtlanması zor soru ve sorunlar masada olacak. Gerçek politikaları başkanlık koltuğuna oturduğunda anlayabileceğiz.

Hal böyle iken, ABD’de yorumcular reel politik gelişmeler üzerine inşa edilecek, belirsiz bir döneme atıfta bulunurken Trump’ın özellikle Ortadoğu’da ne yapacağını televizyonlarda ballandıra ballandıra anlatanlar nereden besleniyor bilemiyorum.

Özellikle ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımını durduracağı ve Merkez Bankası Başkanı (Trump’ın nefret söylemine muhatap olan) Yellen’in istifa edeceğine dair spekülasyonun gerçekleşeceğini sanmayanlardanım. Bu söylem de geride kalacak. Aynı Hillary Clinton’a, “Seni hapse attıracağım’’ çıkışı gibi... Yani faiz artırımı sürecini ABD ekonomisinin verileri belirleyecek.

ABD’nin bir kısmında yaşanan hayal kırıklığının temel nedeni, Trump’ın dengesiz kişiliği üzerinden açıklanabilir. Irkçı yaklaşımları, kadınlara yönelik tutumu, cinsiyetçi lafları... Ama unutmamak gerekir ki oy verenleri, Trump’ın vaat ettiklerinden çok seçkinleri cezalandırma isteği motive etti. Bir de Trump, ABD halkına, yeniden canlılık, ekonominin büyütülmesi, iç üretim kapasitesinin artırılması, dış ticaret açığı verdikleri ülkelere telafi edici vergi konulması, istihdamın artması, ortalama saat ücretlerinin yükseleceği, vergi oranlarının düşürüleceği gibi oyuncaklar verdi.

Nasıl yapılacağını söylemedi ama halk hayal kurdu, hayal kurmak hoşuna gitti ve sürpriz sonuç çıktı. (İki hafta önce böyle bir sonuç çıkacağına dair gözlemimi bu köşeden paylaşmıştım...) Hillary Clinton heyecanlandırmaya izin vermeyecek kadar açık ve gerçekçiydi! Ve seçim politikasını Trump’ın güvenilmezliği, dengesiz kişiliği üzerine kurdu. Halkı Trump ile korkuttu.

Şu anda ABD’nin birçok şehrinde başlayan protestoların ve yaşanan travmanın nedeni de Demokratların seçim politikasının yarattığı ‘’Trump gibi biri nasıl bizim başkanımız olabilir?” duygusu. Yani belirsizliğin olumsuzluk içereceğine dair bir ön kabul var toplumun yarısında. Zamanla bu duygu güçlenebilir ya da zayıflayabilir.

Özetle, ABD’nin yeni başkanı için ne umutlanın ne de umutsuzluğa kapılın derim. ABD çıkarının ön planda olacağı bir dış politika gerçeği bir kez daha kendini gösterecek. Soru şu: “Onların çıkarları ile Türkiye’nin çıkarlarını örtüştürecek politik zeminde buluşabilecek miyiz?” Bu sorunun yanıtı, Türkiye’nin AB ilişkilerini de NATO üyeliğini de, Rusya ile ilişkilerinin derinliğini de belirleyecek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp