Top
Yavuz Semerci

Yavuz Semerci

ysemerci@htgazete.com.tr

01/11/2016

Türkiye’nin petrolü, doğalgazı turizmdir!

 

Dün bir parça değindim, devam edeyim. "Petrolümüz, doğalgazımız yok" diyoruz ama en büyük doğal kaynak kabul edeceğimiz gelirimiz turizmdir. Turizm gelirlerimiz adeta (ortalama varil fiyatı 40 dolardan) yıllık 900 milyon varil petrol ihracatına eşdeğerdir. (Yani şu anda tükettiğimiz petrolün en az 5 katı) Komşularımızın petrolü ve doğalgazı var. Satıyorlar, gelirlerini paylaşarak, yatırımlara döndürerek bir şekilde ekonomilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Bitmez tükenmez bir kaynak. Petrol ve doğalgaz tedarikçisi ülkelerin sistemlerinin demokrasi mi, diktatörlük mü olduğunun gelirler üzerine hiçbir etkisi yok. İşte Suudi Arabistan, İran, Rusya, Irak, Kuveyt, Libya, Cezayir, Katar ve diğerleri.

Türkiye yıllık 30 ile 40 milyar dolar arasında bir geliri hem de milyonlarca insanı doğrudan ve dolaylı yoldan istihdam ederek turizminden elde edebilen/edebilecek bir ülke. Petrolümüz yok diye hayıflananlar, bazı politikalar uygulayarak bu eksikliğimizi, geçmişin güçlü argümanlarına dayanarak giderebileceğimizi düşünenlerin baskın olduğu bir dönem yaşıyoruz. Evdeki bulgurdan olmamak adına birkaç noktanın altını çizeyim.

1) Türkiye turizm gelirlerini önümüzdeki 5 yıl içinde 50 hatta 70 milyar doların üzerine çıkarma potansiyeline sahip.

2) Çünkü, Türkiye laik-sosyal bir hukuk devleti perspektifiyle var. Batı’ya açık. Demokrasi çabası ve AB üyeliğine olan talebi ile gündemde.

3) Ülkeye gelen (yurtdışında yaşayan Türkleri dışında tutarsak) 35 milyon turistin neredeyse 20 milyonu Batı değerleriyle yaşayan ülke vatandaşı. Buna Rusya’yı da eklerseniz 25 milyon turist...

4) TÜİK verilerini inceleyin. Türkiye’ye gelen turistlerin yüzde 30’u üniversite mezunu, yüzde 15’i yüksek lisans, yüzde 25’i lise mezunu. Yanlarındaki çocukları çıkarırsanız, okumamış veya ilkokul mezunu turist sayısı çok az.

5) Ülkeniz istikrarlı olacak. Batı değerleriyle barışık olacak. Güvenlik sorunları en çok kendi ülkelerinde başına gelebilecek düzeyde kalacak, yaşam tarzları sorgulanmayacak... Beklenti bu.

6) Bu insanlar medyadan, sivil toplum kuruluşlarından, hükümetlerinden etkileniyorlar. Mesaj açık: En büyük gelir kaynağınızın bağımlı olduğu ana noktalar bunlar. Görünüm ise şu: Petrol ve doğalgaz sahibi ülkeler daha fazla gelir için, petrol ve doğalgazın fiyatı artsın diye her yeri yakacak kadar şahindirler. Çıkarları bunu gerektirir. Ve çıkarlarının peşinden yakıp yıkıyorlar. Bizim en büyük gelir kaynağımız ise bu yaklaşımları sevmiyor. Politik ortamımız, ‘’başkanlık gelirse bölüneceğiz hayır gelmez ise bölüneceğiz’’ söylemleri, giderek artan Batı düşmanlığımız, Ortadoğu hayranlığımız, Avrasyacı yaklaşımlarımız, İŞİD, PKK, FETÖ terör örgütlerimiz, patlamaya hazır canlı bombalarımız derken bindiğimiz dalın çatırdadığını bilmem siz de duyuyor musunuz?

NOT: Üstelik her yıl ekonomiyi büyütmek için, yatırım yapabilmek için Batı finans kaynaklarına olan bağımlılığımızı da bu yazıya iliştirmedim. Özetle üstümüzü başımızı toparlayacak, nefes alacak, hasar tespiti yaparak güvenli yolculuğu başlatacak bir frene ihtiyacımız var. Bunun adına toplumsal mutabakat deniliyor galiba...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp