Top
07/02/2018

Sezen Aksu’yu kim bitirdi

 

BEN televizyonda Sezen Aksu’yu eleştirdiğimde adeta kutsal bir değere küfretmişim gibi abartılı bir tepkiyle karşılaştım. Oysa tam eleştirdiğim, Sezen Aksu’nun eleştirilemez oluşuydu. Zamanla garip bir şekilde o duvarın yıkıldığını, Sezen Aksu’nun tartışılmaya başladığını gördüm. Bana nefret kusanlardan “Haklıymışsınız” mesajları almaya başladım. Önce sokaklara verilen adı alındı, şimdi sosyal medyada bile barınamayacak bir hale geldi.

Beyoncé de sık sık troll saldırısına uğruyor, ama kendilerine arı kovanı sözcüğünden türetilen “beyhive” diyen hayran ordusu öyle bir duvar örüyor ki lafı eden bin pişman oluyor. Kraliçeye dil uzatanın hesabına anladığı yerden yanıt veriyorlar: Binlerce kişi aynı anda arı emojileri bırakıyor! Sezen Aksu’yu zamanında her şartta koruyan o hayran ordusu nereye gitti? Gülben Ergen’in bile sosyal medyada askerleri var, yılların Sezen Aksu’su nasıl bu kadar korunmasız kaldı?

Sezen Aksu, entelektüel ve politik biri değil. Yıllar önce sırf bazı entelektüeller istedi diye şarkılarına istemeden hiç uymayan kelimeler koyduğunu anlatmıştı. Politik derinliği de evinde televizyon izleyen vicdanlı bir ortalama insan kadar. Gezi döneminde sabahtan akşama kadar Halk TV izleyip bir anne gibi parktaki çocuklardan endişe eder, onlara yemek yollamayı falan düşünürdü. Ama onu bugüne kadar hiçbir eylemin başında görmedik.

LİBERAL ARKADAŞLAR

Son yıllarda ise hep politik Sezen Aksu ön planda. Şahsen konulara hâkim olmasa da politik bir duruş sergilemenin onu sanatçı olarak bir başka yere taşıyacağını biliyordu. Tıpkı Orhan Pamuk’un sadece roman yazmanın hedeflerine ulaşmak için yetmediğini bildiği gibi. Siyasi çıkış sağlamak Sezen Aksu’yu Zülfü Livaneli kategorisine yükseltecekti. Bu uğurda Cihangir’e yelken açtı. 90’lardan 2000’lere Sezen Aksu’nun siyasi yörüngesini Türk liberalleri belirledi. Tam da “İkinci Cumhuriyet” tartışmalarının moda olmaya başladığı yıllarda.

Türk liberalleri Türkiye’yi olduğu gibi Sezen Aksu’yu da yanılttı. Aktüel Dergisi’yle hediye dağıtılan “Cumartesi Anneleri” şarkısı büyük bir başlangıçtı. “Mozaik” o yıllarda Sezen Aksu’nun en sevdiği kelime oldu ve “Siyaset Meydanı” programıyla birlikte Aleviliği, Ermeniliği keşfetti. Ama bunu hep bir sanatsal arayış gibi sundu. 2000’lere gelindiğinde bir zamanlar Hey Dergisi’ne 12 Eylül’ün hayırlı olmasını dileyen Sezen Aksu’nun “Son Bakış” şarkısında aslında Erdal Eren’i anlattığı haberleri yapıldı. “Mozaik” modası Efes Antik Tiyatrosunda verilen konserle doruğa ulaştı. Komutan Hurşit Tolon’un tepkisini çekince Sezen Aksu belki ilk defa korktu.

Kendini korumak için önce basınla arasına koca bir duvar ördü, televizyona çıkmayı, gazetelere konuşmayı kesti. Zamanla açılıma destek verdi, askeri vesayeti yıkması vaadine inanıp 2010 referandumunda “yetmez ama evet”çi oldu. Rüzgâr bir-iki sene içinde döndüğünde ise hızı kestiremediği için “Kandırıldım” diye bir çıkış bile yapamadı. Taraf ve Radikal gazetelerine inanmaya, dünyayı o perspektiften görmeye devam etti ve yanıldı. Nasıl oldu da süreci okuyamadı? Entelektüel ve politik değil de ondan.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp