Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

31/12/2023

Kutlama, giden mi, yoksa gelen için mi?

BUGÜN hangisi için kutlama yapacağız?

Giden mi, yoksa gelen için mi?

Bir yılın bütününe bakıldığında “çok şükür bitti” diyerek giden için kutlama yapılması daha mantıklı geliyor…

Son yılların en geniş çaplı yıkımına yol açan deprem ile başlayan doğal afetler, sel felaketi ve Avrupa gözlemevi Copernicus’a göre Haziran-Ekim dönemi dünya çapında kayıtlara geçen en sıcak ayları yaşattı.

Büyük orman yangınlarına yol açtı...

İnsanın yarattığı savaş afeti ise çevremizde çok daha ağır sonuçlara neden oldu…

SAVAŞLAR DÖNEMİ

Birinci yılına giren Rusya- Ukrayna savaşı ABD ve AB’nin de gizli savaşına dönüşürken, gerisinde binlerce ölüm bıraktı.

Azerbaycan-Ermenistan savaşı ise Türkiye’nin de desteği ile yılların Karabağ sorununa çözüm üretti; toprakları gerçek sahibine teslim etti.

Kuzeyde sonlanması için uğraş verilirken, ona güneyde yenisi eklendi, İsrail’in Gazze saldırısı binlerce kişinin ölümüne ve yerinden edilmesine yol açtı…

İnsan haklarını hiçe sayan aymaz saldırılarına hala devam etmekle kalmıyor, uluslararası tedarik sistemini de sıkıntıya sokuyor…

Yılın son ayında yaşanan Kızıldeniz’deki gemi trafiğinin durması da bunun en iyi örneği…

KÜÇÜK OYUNCULARA BÜYÜK GÜÇ VERDİ…

Uluslararası sistemi tıkayan da öyle bir devlet veya süper gücün askeri teknoloji ile desteklediği vekalet savaşçıları da değil…

Yemen’de aşiret durumunda olan Husi güçleri, insansız hava araçları ile bütün gemi trafiğini durdurdu.

Geçen yıl bize dron teknolojisinin asimetrik savaşın en önemli aracı haline geldiğini gösterdi; küçük oyuncuların, insansız hava araçlarıyla büyük güç üreterek, daha geniş alanda uluslararası sistemi çökertebileceğini gösterdi…

Kadın basket ve voleybol takımlarımızın dünya şampiyonlukları ile ferahladığımız dönemler de oldu.

Onun getirdiği sevinci terör veya bir başka afet gölgeledi; son örneği de 12 şehidin verildiği Kuzey Irak oldu…

Son günlerini de krizsiz kapatmadı; üzerine bir de 10 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazası bindi…

Spordaki skandallar ardı sıra geldi; önce Ankaragücü’nün eski başkanının hakeme yumruğunu, İstanbulspor Başkanı’nın takımı sahadan çekmesi izledi.

SERONOMİ HAKKINI DEVREDİNCE

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak futbol karşılaşmasında “FİFA kuralları gereği, uhdesinde bulunması gereken serenomi hakkını” TFF, Suudilere devretti.

Kapitülasyonları çağrıştıran bir sürece yüz yıl sonra tanıklık edildi…

Birkaç fanatik dışında Türkiye’nin çok geniş kesiminin ortak paydası olan Atatürk, Bayrak ve İstiklal Marşı konusunda Suud tarafının tutumu maçın iptalini de beraberinde getirdi.

Sadece sporda üç haftada üç büyük kriz yaşandı; hepsinin gerisinde de TFF yönetiminin yükümlülüğü vardı…

Giden gibi bir genel seçimi de bünyesinde barındıran gelecek olanın ne gibi sürprizler hazırladığını kestirmek olası değil.

Ancak bu yıldan çok daha kötü olacağına ihtimal vermek istemiyorum…

O nedenle bugünkü her türlü kutlama, gideni uğurlamak olacak…

ANADOLU’DAKİ YILBAŞILAR

Peki, Anadolu topraklarında ilk yılbaşı ne zaman kutlandı?

Buna ilişkin farklı bilgiler mevcut olmakla birlikte devlet arşivlerine giren verilerden yola çıkıldığında ilk kutlamanın yapıldığı tarih, Gökhan Akçura’nın akademik makalelerde de alıntı yapılan araştırmasına göre 1829 olarak kayda geçmiş…

Kapitülasyonlar ve Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan etme çabasına İngiltere’nin ünlü Büyükelçisi Stratford Canning’i özel temsilci atayarak destek verdiği döneme denk düşen bu tarihte devlet erkanı ilk kez yeni yıl balosuna katılır.

YILBAŞI BALOSUNA İLK KATILIM…

İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Haliç’te bulunan bir gemide yeni yıl balosu verir; devlet erkanı Tersane Divanhanesi’nde yatsı namazını kıldıktan sonra, gemiye gider ve sabaha kadar eğlenir…

Baloya, dönemin Genelkurmay Başkanı’na denk düşen, sonrasında Sadrazam olan, Serasker Koca Hüsrev Mehmet Paşa da katılır…

Askerlerin şeriat ile ilgili sorunlarının çözümüne de katkı veren, kadıların başında bulunan Kazasker Yahya Bey, ertesi gün Hüsrev Paşa’ya, “balonun ne menem bir şey olduğunu” sorar…

Hüsrev Paşa, kadı başına fazla açık vermek istemez, şu yanıtı verir:

“Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kafir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti. Kaşık, çatal gibi metruk şeyler bile vardı…”

Kazasker Yahya Bey’e böyle konuşan Paşa, Padişah II. Mahmud’a tam tersi şekilde eğlenceyi ballandırarak anlatır; hatta “metruk” dediği çatal kaşık takımının elmaslısını yaptırıp armağan eder.

Sonrasında sıkıntılı dönem başlar, aynı yıl Osmanlı Donanmasının Rusya tarafından yok edildiği Navarin saldırısı üzerine Londra, Stratford Canning’i Büyükelçilik görevine son vererek cezalandırır…

PEDİŞAH YILBAŞI KUTLAMASINDA…

İkinci yılbaşı kutlamasına bu kez Padişah katılır…

Yönetim değişmiş, yeni Padişah Abdülmecit olmuştur; Fransız Büyükelçisi düzenlenen baloya bizzat katılır, dans edenleri uzun süre seyreder ve Saray’a döndüğünde çok memnun kaldığını dile getirir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulup, Rumi takvimden, Miladi takvime geçişin kararlaştırıldığı 1926 kültürel devrim açısından önemli bir milat oluşturur.

BİR DAKİKALIK KARANLIK

Tesadüfen 1926’yı, 1927’ye bağlayan gece hafta sonuna, Cuma gününe denk düşer…

O gece yapılan yılbaşı kutlamaları ilgi görür ve sabaha kadar eğlence devam ederken, Elektrik İdaresi de saatler 24:00’ü gösterdiğinde kentin ışıklarını bir dakika kapatarak bir dakika söndürme geleneğini başlatır…

Çocukluk yıllarımda yılbaşı gecesi lambaları söndürme eylemini gerçekleştirmek için elektrik anahtarını kapma yarışına çok girdiğimiz oldu…

Sonraki yıl eğlence İstanbul’da çok daha büyük olur…

Yıldız Sarayı’ndaki eğlence ve piyango çekilişleri günlerce konuşulur...

Bu durum sonrasında kamusallaşır ve yılbaşı düzenleme hakkı 1931 yılında o zamanki adıyla Türk Teyyare Cemiyeti olan THK’na verilir…

Tayyare Piyangosu’nun ilk özel yılbaşı çekilişi gerçekleşir, “Herkes yeni senedeki talihini denemek için bir piyango bileti” çeker…

Kurumsal yapı özelleşme kapsamına girene kadar da Milli Piyango İdaresi olarak devam eder…

YILBAŞI KANUNLA RESMİLİK KAZANDI

Dönemin Başkanı İsmet İnönü imzasıyla TBMM’ye yollanan tasarı ile yılbaşı ilk olarak 1935 tarihinde Ulusal Bayram ve Tatiller Hakkındaki Kanun’a eklenir…

O günden bu yana da 31 Aralık öğleden sonrası ile 1 Ocak arası resmi tatil olarak uygulanır.

Atatürk, Hakk’a yürümesinden bir yıl önce 1938 yılında Anadolu Ajansı aracılığıyla yeni yıl tebrik mesajı yayınlar, “yeni yılda ulusa saadet dileklerini” iletir…

Sonraki yıl Atatürk’ün vedası dolayısıyla yeni yıl hüzünlü geçer…

DANSÖZLÜ YILLAR

Radyonun ve televizyonun yaygınlaşması sonrası yılbaşı kutlamaları evlerde de kendini gösterir…

Teyyare Piyangosu’nun kime vurduğu radyo başında merakla beklenir…

Televizyonun yaygınlaşmasıyla piyangoyla beraber, kanto ve gece yarısı ekrana çıkacak dansöz de önem kazanır; nasıl kıvırdığı ekran başında ailece izlenir…

Zaman zaman belediyeler meydanlarda sanatçıların konserleri ile yılbaşı kutlaması gerçekleştirir, İstanbul’da Taksim, Ankara’da Kızılay en önemli kutlama alanı haline dönüşür.

Sonraki yıllarda gelen hüzün ve acı dolu yıllar yeni yıl eğlencelerini de gölgeler…

Yılbaşı PTT’si diye anılan pijama, terlik, televizyon dönemi 1980’lı yılların ortasından itibaren başlar ve bugünlere kadar geleneğini devam ettirir…

Öyle görülüyor ki ardı sora gelen krizler ve acıların ardından bu yıl da ben dahil birçok kişi PTT yapacak…

Umarım bütün bu kötülüklerden arındırır…

Nice sağlıklı, huzurlu, mutlu yıllara…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp