Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

30/10/2013

CHP'nin kapalıları

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun da bir konuşma yaptığı Tandoğan'daki 29 Ekim mitingini izledim.
Gözlemlerimi sıralarsam:
1- Gezi süreci CHP'nin seçmen profilini değiştirmiş; geçmiş mitinglerin ağırlıklı orta yaş üstü kesimine çok daha fazla genç katılmış. Elinde bayrak, bir anda gruplar oluşturup kaldırılan "and"ı söyleyen genç sayısı oldukça fazlaydı.
2- Genç aileler de çoğunluktaydı. Bayrağa sarmaladığı bebeğini kucağına basıp gelmişlerdi.
3- Miting meydanında sayısı azımsanmayacak kadar başörtülü genç kız da ellerinde bayraklarıyla Anıtkabir'e yürüyordu. Aslanlı Yol'da ilkokul günlerindeki gibi sıralanıp hazır ol vaziyetine geçerek "ant" içenlerin arasında yer alıyorlardı.
Kimse bu durumdan rahatsız değildi; "Sen niye bizimle birlikte eylem yapıyorsun" diyen de yoktu.
Şimdi gelelim şu soruya:
CHP, Meclis'te başörtüsüne karşı çıkar mı?
Bu soruya yakın geçmişte bazı önemli kararlara imza atan CHP'nin penceresinden bakarak yanıt vermek gerekiyor.
Yani, "Anayasa Mahkemesi'nin kararının geçerliliğini yitirdiğini" belirtip hizmet alan üniversite öğrencisinin başörtüsü yasağının kalkmasının önünü açan; hizmet veren kamuda başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemeye de destek veren CHP'den söz ediyorum.
Bu düzenlemelere destek çıkan CHP, toplumun vekili, onları Meclis'teki yansıması olanlara "Sen başörtüsü takma" diyebilir mi?

YÖNETİMİN TAVRI
Kılıçdaroğlu da bu tespitlerden etkilenmiş olacak ki, Meclis Grubu'nda bugün karar almadan önce kadın milletvekilleriyle bir araya gelerek durumu değerlendirdi.
CHP'de dün konuştuğum parti yöneticilerindeki genel hava, "Bu tuzağa niye düşüyoruz?" sorusunda yerini buluyordu.
Yakın çalışma arkadaşı, eski Parti Meclisi üyesi Muhammed Çakmak'ın da Kılıçdaroğlu'na yazılı metin göndererek başörtüsü konusundaki tutumu eleştirdiğinin altı çiziliyordu.
Çakmak'ın, "Üniversitede başörtüsünün kaldırılmasını sağlayan, kamuda başörtüsü yasağının kalkmasına destek veren CHP, Meclis'te ayrı bir tavır sergilememeli" dediği belirtilip sözlerine destek veriliyordu.
Aynı tutumu laiklik konusundaki katı tutumlarıyla tanınan genel başkan yardımcılarının da sergilediğini dünkü sohbetlerimden biliyorum.
Yaklaşımları da oldukça sade:
"Başörtüsü meselesine özgürlükler kapsamında bakmalıyız. Meseleyi siyasi malzeme haline getirmek isteyenlere karşı duruş gösterecek bir politika izlemenin yöntemini bulmalıyız. DSP'nin geçmiş tutumuna benzer 'karşıyız' duruşu bizi sıkıntıya sokar, geçmiş kararlarımızla çelişir."
Yukarıdaki cümleler, bugün grupta ele alınacağı için tartışmayı alevlendirmek istemedikleri gerekçesiyle adlarını yazmamı istemeyen bir elin parmaklarından fazla genel başkan yardımcısına ait.

TEKİN'İN SÖZLERİ
Bununla birlikte görüşünü açıktan dile getirenler de yok değildi.
Örneğin, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin başörtüsüne katı bir dille karşı çıkmanın doğru olmadığını söyledi.
"Sorunu daha yumuşak, diplomatik bir dil ve yöntemle çözeceğimize inanıyorum" dedi.
Başörtüsüyle ilgili kararını Meclis Grubu'nda bugün kesinleştirecek CHP'de asıl sorun, ufku kapalılara bunu nasıl anlatacakları ve oluşan algıyı nasıl yıkacaklarıdır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp