Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

12/05/2013

Reyhanlı'dan gelen mesaj

Güvenlik birimlerinin bir süredir "Hatay'da sıkıntı var" dediği korku dün Reyhanlı'da patladı.
Bombalardaki yöntem, şubattaki Cilvegözü eyleminden farklı değil.
Belediye ve PTT binaları önünde iki ayrı otomobil infilak ettirildi.
Gerisinde onlarca ölü ve yaralı bırakan patlamaları kimin gerçekleştirdiği konusunda farklı yorumlar yapılabilir.
Ancak çok renkli etnik yapısı ve gelişmelerden had safhadaki rahatsızlığı bilinen Reyhanlı'nın seçilmiş olması, Suriye odaklı olduğu varsayımını güçlendiriyor.

KARARLI POLİTİKA

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklaması da bu varsayımı pekiştirdi.
Davutoğlu, "Kimse Türkiye'nin gücünü test etmeye kalkmasın. Kararlı politikamızdan vazgeçmeyiz" deyip ekledi:
"Bütün dünyada Suriye konusunda bir ivme oluştuğu, Suriye halkının istek ve iradelerinin hayata yansıma döneminde bunun gelmesi tesadüf değil. Suriye için kritik olan bu süreçte zamanlama dikkat çekicidir..."
Doğrudan söylemese de sözlerinin anlamı açık...
Patlamanın gerisinde ABD ile Rusya arasındaki Suriye uzlaşısına tepkili Türkiye'nin, üretilen çözüm modeline katılımını sağlamak için bombaların baskı unsuru olarak kullanıldığını söylüyor.

MOSKOVA UZLAŞISI

Haksız da değil...
Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisine çıkmaya hazırlandığı bir sırada saldırının gelmesi dün bu varsayımın sürekli dile getirilmesine neden oldu.
Çünkü, ABD'nin Rusya'nın tezine yakınlaşmasıyla şekillenen Suriye çözüm modeline karşı olduklarını iki gün önce Davutoğlu, Ürdün'de açıkladı.
Peki, BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Brahimi'nin "en umut verici haber" dediği çözüm ne getiriyor?
Model, ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Putin ve Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşmesiyle netleşti.
Putin, önceki gün Soçi'de İngiltere Başbakanı Cameron'a da anlattı.
Putin'in bu hafta ABD Başkanı Obama ile yapacağı telefon görüşmesinde konunun netleştirmesi bekleniyor.
Hedeflenen, bu ay sonu yapılması planlanan Şam yönetimi ve muhalefeti bir araya getirecek uluslararası konferansın gelecek aya ertelenmesi.
Bu sürede ABD, konferansa karşı çıkan muhalefet üzerinde baskı kurarak kimlerin katılacağını netleştirecek.
Çünkü konferansta muhalefeti kimin temsil edeceği konusunda da uzlaşı yok.
Ankara Strateji'den Doç. Dr. Akif Okur ise dün farklı bir bakış getirdi, "Suriye'de Selefi gruplarla çatışma korkusu Esad kaygısını ikinci plana itti" deyip ekledi:
"Selefi çatışmasının başlaması bölgeyi başka yere götürür. ABD, aşırı dinci El Nusra örgütüyle mücadelede kararlı. Bu da Esad olmasa bile adamlarının olduğu bir formüle ABD'nin yakınlaşmasını sağlıyor..."
Okur,
Türkiye'nin böyle bir modele öteden beri karşı çıktığını anımsattı.
Buna rağmen PKK'nın yan kolu PYD'nin bile Özgür Suriye Ordusu'ndan etkin konuma gelebileceği bir formülle yüz yüze kalabileceğine dikkat çekti.
Daha önce de belirttiğim gibi, bu yaz sadece meteorolojik değil, siyasi olarak da çok sıcak geçecek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp