Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

10/05/2013

İktidardan pay almak!

ÇÖZÜM sürecinin başladığı günden bu yana devletin zirvesinin kullandığı dil ve üslupta bir tek değişiklik olmadı.
Veya herhangi bir üst kurum yöneticisinin karşı duruş veya sürecin gidişatına ters gelecek sözü de duyulmadı.
En umutsuz söylenen söz, "Bundan sonrasına dikkat edilmesi gerekir" cümlesinden öteye geçmedi.
Bazı kaygı ifadeleri ise güvenlik güçlerinin ileride karşılaşabilecekleri sorunların giderilmesine yönelik dillendirildi.
Bunun ötesine geçen olmadı.
Benzer durumun, çok daha askeri disiplin içinde olduğu varsayılan KCK/PKK Yürütme Konseyi tarafından sergilendiği söylenebilir mi?
Veya Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş başta olmak üzere BDP yönetimi ve İmralı'da yatan Abdullah Öcalan'ın dışında kalanların aynı yaklaşım içinde olduklarından söz edilebilir mi?
Hemen belirteyim, hayır...

PAY SAĞLAMAK
Bunun en iyi örneklerinden birini KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok iki gün önce sergiledi.
Kandil'de Independent Gazetesi'nin yazarı Patrick Cockburn'a konuşan Sabri Ok, ateşkese uyulduğunu, çekilme sürecinde bir sorunun bu aşamada görülmediğini belirttikten sonra ilginç bir yaklaşım sergiliyor.
Cockburn, Ok'un yaklaşımını aynen şöyle aktarıyor:
"Türkiye'den ayrılan PKK'lıların Kandil dağlarına yöneleceğini, silahlarıyla birlikte Türkiye'nin 'Kürt azınlığına' iktidarda pay sağlayarak karşılığını verip vermeyeceğini görmek için kamplarda bekleyeceklerini kaydetti..."
Haydi, gelin şu cümlenin ne anlama geldiğini sorgulayalım:
"İktidarda pay sağlayarak karşılık almak... "
Dikkat edin, eşit yurttaşlar olarak demokratik haklardan söz etmiyor; iktidardan pay almaktan bahsediyor.
Oysa iktidardan pay almanın iki aracı vardır; biri Ok'un da bahsettiği gibi, elindeki silahın gücü ne kadar yüksek ise o oranda kazanım edinmek.
Adına da darbe veya terör dayatmasıyla paylaşım denir...
Diğeri ise demokrasinin tüm yöntemleri içinde, özgürce sandıktan çıkarak iktidara tam veya yarı ortak olabilmektir.

BDP'NİN YAPACAĞI
Gelinen noktada, "Ya iktidar olanaklarını benimle paylaşırsın ya da silahlı mücadeleye tekrar başlarım"
yöntemiyle bir noktaya varılamayacağını da herkesin görmesi gerekiyor.
Devletin zirvesinde dile getirilen, "Tekrar deneyelim, bir bakalım oluyor muymuş; ona göre tavrımızı bir daha gözden geçiririz denilecek işler değil bunlar"...
Sadece Türkiye'de değil, gelişmemiş ülkelerde bile yaşanılan çağ bu tür tehditlere fırsat tanımıyor.
Bu yöndeki söylemlerin son bulması için herkese daha fazla iş düşüyor.
En çok da BDP'ye...
Düne kadar silahlı kadroların baskısı nedeniyle belki süregelen partiler gibi BDP de dilediği duruşu KCK/PKK yönetimine yeterince gösteremedi.
Çoğu zaman dağın söylemine esir kaldı.
Ok'un bugün iktidar için geçerli olan söylemi, o gün parti için de geçerliydi.
Ancak bugün BDP de özgür iradesiyle tavrını koyup sözünü söyleyebilmeli...
Unutulmasın ki bu süreç, sadece silahları değil, özgür ifadeyi bastıran namluları da susturdu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp