Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

09/05/2013

Gül konuştu: Sayıştay'ın fonksiyonu daraltılamaz

LİZBON

PKK, daha önce açıkladığı takvim gereği ülke dışına çıkışını başlatırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bundan sonrası için beklentilerini sıraladı.
Şato ve saraylarıyla masal dünyasını andıran Sintra bölgesi gezisinden dönüşümüzde Cumhurbaşkanı Gül'le Lizbon'daki sohbetimizin ana konusu iç politikaya dönük oldu.
PKK'nın başkaları tarafından kullanmaması için silahını tamamen bırakması ve Türkiye'nin ayrışmasına izin verilmemesi için neler yapılması gerektiği konusundaki görüşlerini dile getirdi.
Bir gün önce yeni Anayasa yapma sürecinin bitmesinden üzüntü duyduğunu söylerken, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun görev süresini uzatma kararından duyduğu memnuniyeti kayda geçirdi. Türkiye'nin Afrika'da 10 yıl sonra en etkin ülke olacağını belirtti, en fazla kadın büyükelçiyi kendisinin atadığını vurgularken, "Yetmez ama..." dedi.
İşte Gül'le sohbetimizin özeti:
YENİ ANAYASA: (TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun 1 Temmuz'a kadar çalışma kararı) Bu Meclis meşruiyeti güçlü olan, bütün fikir akımlarını yansıtan bir Meclis olarak bunu yapmalıydı. Daha önceki üzüntümü gelinen nokta itibarıyla ifade ettim. İnşallah süreç uzatıldığına göre uzlaşmayla böyle bir Anayasa yapılırsa buna en çok sevinecek ben olurum. Bir Cumhurbaşkanı olarak en çok gurur duyacağım, içeride dışarıda övüneceğim bu olur. Her partinin katkısı olursa hem çok gurur duyarım hem alkışlarım. Tabii polemiklere girmekten çok uzak duruyorum, ne dersem bir yerlere çekilebilir, ama geçen sefer üzücü durum olarak ifade etmiştim. Meclis Başkanı "Gün battı" falan deyince...
PKK'NIN ÇEKİLMESİ: Nihai amaç, silahlı bir örgütü silahlarından tamamen arındırmaktır. Arındırılmadığı takdirde daima tehlike olarak kalır. Kendileri istemedikleri halde kullanılır, geçmişte olduğu gibi. Bu coğrafyanın kırılganlığı ortada. Bu çalışmayı başlatmak, şimdiden gerçekleştirmek lazım. Açık, kapalı her çalışmayı yapmak lazım; nihayetinde terörden kurtulmak için bütün yolları denemek gerekli olduğunu hep söylemişimdir.
TÜRK DEVLETİ: Bütün bu tartışmaları, konuları bilen bir kişiyim, doğrusu en çok uğraştığım, kafa yorduğum konu bu oldu. Günü geldiğinde siyasi partilerin hepsiyle konuştum. Bugünkü modern anlayışta da devletin Türk devleti olduğu çok açık. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir kısmı, "Ben etnik olarak Türk değilim, ama devletime bağlıyım, sadakatim devletime" derse, buna söyleyecek bir şey yok açıkçası.
LAFZINA UYMAYINCA: 1924 Anayasası'nda, "vatandaşlık itibariyle" diye yazıyor. Bunu söylemekle her vatandaşa soyu, sopu, etnik farkı fark etmeksizin saygı duyulacağı ifade ediliyor. Üzücü olan ondan sonra onun lafzına ve ruhuna uygun davranışlar olmadığı için problemler ortaya çıktı. Tartışmaları sona erdirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor.
ANADİLDE EĞİTİM VE YEREL YÖNETİM: Önceden TV yayını yapılamıyordu, o kelime (Kürt) ağza alınmıyordu. Bunlar geçti. Dikkat edilecek şey, bir taraftan en medeni şekilde gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi herkesin kendi yurdunda devletine sadakati geliştirecek düzenlemeler yapmak; uzun vadede de ülkenin bir şekilde ayrışmasına fırsat verecek bir noktaya gelmemektir. Vatandaşlık tarifinden tutun, yerel yönetimlerin yetkilerine kadar.
KORKMAMAK LAZIM: Yerel yönetim sadece İzmir, İstanbul için değil. Sadece bir bölge, şehir akla gelmemeli. İçinde olduğum kabinede, 2004'te Kamu Yönetim Reformu tasarısı bütünlük içinde hazırlanmıştı. Sonra geri gönderildi, kadük hale geldi. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'na baktığımızda büyük rahatlık getirecek noktalar var. Bazı şerhlerimiz var, yazmışız ama fiili uygulamada şerhi tanımıyoruz. Kardeş şehirlere itiraz etmişiz, İstanbul-Lizbon kardeş şehir. Ya da yüksek mahkemelere yerel yönetimlerin gidebilmesine şerh koymuşuz, İstanbul Büyükşehir Anayasa Mahkemesi'ne gitmiş imar konularında. Burada korkmamak lazım.
NEDEN SAHİPLENMEYEYİM: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün kültür varlıkları bizim. Kültür varlıkları somut olduğu gibi soyut da olabilir. Dildir, edebiyattır, şiirlerdir, şairlerdir, hepsi Türkiye gerçeğidir. Eski tarihlerden gelen Anadolu zenginliklerini sahiplenirken Mem u Zin'i neden sahiplenmeyelim?
SAYIŞTAY ZEDELENMEMELİ: Sayıştay konusu çok önemli. Hükümetteyken de çok katkım oldu, yasanın çıkmasına çok önem verdim. Modern devlet, hesap verebilen, kamunun tek kuruşuyla bile yapılan harcanmanın denetlenebildiği devlettir. Son yasa reform niteliğindeydi, güvenlik birimlerinin bütçeleri denetlenmezdi. Bu yasayla bir kuruş kamu parası nereye harcanıyorsa, polis, istihbarat, silahlı kuvvetler dahil artık denetlenebiliyor. Bunu Meclis yapıyor. Tabii gizlilik taşıyan konular var, silah ve benzeri, ama denetlenmek şartıyla kuralları var. Sayıştay'ın önemi tam anlaşılamadı. 140'ıncı kuruluş yılında gittim özellikle baktım konuşmalara, Sayıştay'dan bir kişi dahi bundan bahsetmedi. Kürsüden hayretler içinde kaldığımı söyledim. En büyük reform yasası dedim. Çeşitli uygulamalardan kaynaklanan problemler olabilir, bunlar değiştirilebilir. Yeni düzenlemeye ihtiyaç varsa yapılabilir ama hiçbiri Sayıtaş'ın temel fonksiyonunu zedelememeli. Sayıştay'ın fonksiyonlarını daraltmak olmaz. Sayıştay denetleyici olmalı, engelleyici olmamalı; aksi takdirde yürütmenin elini kolunu bağlar.
AYAĞINIZA SIKIYORSUNUZ: AB müzakere sürecinin bugünkü donmuş hali Türkiye'den kaynaklanmıyor. AB ülkelerinin strateji noksanlığından kaynaklanıyor. Müzakere süreci tam üyelik de getirmiyor, Fransa gibi bazılarında referandumda siyasi karar alınacak. Fransızlara, "Şirketleriniz AB kriterlerinde faaliyet gösteren bir ülkede mi, bunları uygulamayan bir ülkede mi daha iyi faaliyet gösterir?" diyoruz. O nedenle kendi ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz diyorum...
AFRİKA'NIN EN ETKİNİ: Biz gelen ziyaretçilerimizin hepsine eşit davranıyoruz. Batı'dan gelen neyse Afrika'dan gelen de aynı protokole göre ağırlanıyor. Geçenlerde Kenya Cumhurbaşkanı geldi. "İlk kez herhangi bir aşağılanma tavrı veya bakışıyla karşılaşmadan ağırlandık" demiş. 10 yıl sonra Afrika'nın en etkini oluruz. Birçok işadamımız fabrikasını söküp oralara götürdü, iyi de kazanıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp