Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

06/11/2013

Değerler siyaseti

HÜKÜMET sözcüsünün "Asparagas" diyerek yalanladığını Başbakan "doğrularken" Meclis'te idim...
Karşımda da mütedeyyinliğinden en küçük şüphem olmayan bir arkadaşım oturuyordu.
Başbakan Erdoğan, öğrenci evlerine dönük açıklamasını yaparken arkadaşım irkildi.
Kendisinden beklenmeyecek bir tavırla tepkisini koydu:
"Eğer topluma zarar vermiyorsa çocuğumun ahlakı 18 yaşına kadar beni ilgilendirir; sonrasında da kendi bilir. Başbakan'ın sorunu değildir..."
Erdoğan'ın açıklamasını yaptığı parti grubu sonrası AK Parti milletvekillerinden bazılarının yaklaşımı da bundan farklı değildi.

SIRA NİKÂHSIZDA MI?
En dikkat çeken de AK Parti Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal'ın şu sözüydü:
"Bundan sonrası nikâhsız birlikte yaşayanların hayatına müdahale mi? Birlikte yaşayan üniversite öğrencisi okul bittikten sonra birlikte yaşamına devam ederse ona da mı müdahale edeceğiz?"
Öğrencileri ahlak zemininde değerlendirmenin yanlışlığına işaret etti.
Partinin, Gezi süreci, Mısır, Irak ve Suriye politikalarına getirdiği eleştirilerle de anımsanan Prof. Dr. Bal tepkisini bu noktada sonlandırmadı.
Geçmişte de benzer söylem hataları yaptıklarını anımsattı.
"Dün bana Mısır için tepki koyanlar bugün benim dediğim doğrultuda politika üretmek için çabalıyorlar" dedi.
Öğrenci evleri sorununun nereden kaynaklandığını bilmediğini, 11 yıldır iktidarda olan bir parti olarak bu yöndeki söylemlere dikkat etmeleri gerektiğinin de altını çizdi.
Haksız da değil.
Eğer toplumsal bir soruna yol açan sıkıntı varsa 11 yıl bekledikten sonra mı hayata geçiriliyor?

SÖZCÜLERİN DURUMU
İşin bir diğer yönü ise Başbakan'a en yakın iki ismin dün düştüğü durum.
Bir gün önce, "Haber tamamen asparagas" diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan'ı dinledikten sonra grup toplantısından hızla ayrıldı.
Herhangi bir açıklaması olmadı.
"Amaç o değildi" diyen Başbakan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Twitter üzerinden yeni bir görüş belirtmedi.
Peki, Erdoğan kendisine en yakın iki siyasetçiyi açığa düşürme pahasına neden böyle bir yola gitti.
Hem de "Ben karakteri itibarıyla farklı bir siyasetçiyim. Ve bir yerde konuştuğumu inkâr etme anlayışına sahip bir insan değilim" diyerek...

TAKTİK SİYASETİ
Bunu görmek için Erdoğan'ın seçim dönemlerindeki geçmiş politikasını anımsamak gerekiyor.
Aslında Erdoğan içeride istemediği bir tartışma devam ederken ne zaman yurtdışı gezisine çıksa, geçmişte merhum Özal'ın da yaptığı gibi bir konu atıp dönene kadar iç siyasetin tartışmasını istiyor.
Bunu da daha çok "muhafazakâr değerler siyaseti" üzerinden yapıyor.
Bazen kürtaj olayındaki gibi geri adım atmak zorunda kalsa da söylemiyle seçim öncesi kendi klasik tabanını kilitliyor.
Ardından üzerine ne kadar oy koyabileceğine bakıyor.
Onu de yine değerler siyaseti üzerinden gerçekleştiriyor; gelen eleştirileri de bu zemine çekerek karşıtlarını yaratıyor.
Özetle yeni bir seçim döneminin tartışması da yine değerler siyaseti üzerinden açılmış bulunuyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp